Güncel Sanat, sunduğu türlü katkıyla izleyicinin düş, düşünce, duygu, deneyim birikimiyle birlikte gelişimini sağlar. Bu etkileşimli varoluş için …
Güncel Sanat, sunduğu türlü katkıyla izleyicinin düş, düşünce, duygu, deneyim birikimiyle birlikte gelişimini sağlar. Bu etkileşimli varoluş için, sanatın insanlık yolculuğumuza armağanı diyebilir miyiz? Elbette.
DÜŞ SUDA DÜŞÜNCE DE
Borusan Contemporary’nin, küratörlüğünü Necmi Sönmez’in üstlendiği “Düş Suda” sergisinden bir seçkiyle oluşturulmuş “Burada Bir Sanat Eseri Gizli!” etkinliği de yön seçimlerimizle belirginleşen ömür haritamıza çok boyutlu bir deneyim armağanı sunuyor. Tek yapmamız gereken Boğaziçi’nde bir yürüyüş, bir de telefona “Düş Suda Sergi Rotası” uygulamasını indirmek. Bu yürüyüş için her yıl iple çektiğim “Erguvan Mevsimi”ni beklemeye de gerek yok, Emirgân Korusu’ndan Kuruçeşme Parkı’na uygulamada belirtilen noktalara yerleştirilmiş tabelalardaki karekodları okutmak, sonra da telefonu Boğaz’a doğru tutmak yeterli. Elbette Edip Cansever’i “Düş Suda” şiiriyle yanımıza almış olarak. Sonrası en başta kendimizin, yeni medya araçları ve özellikle artırılmış gerçeklik (AR) ile kamusal alana taşınmış şiir, güncel sanat, hareket, mekân, şimdiki zamanın harmanlanıp yeniden üretimi.
KOYVERMEK KENDİMİZİ SUYA
Sonrası koyvermek kendimizi, görünce suyun dibinde boğulmuş beyaz kenti… ya da Hervé Heuzé’nin uçurumlarındaki suyun derinlikleriyle yüzeyindeki yansımalara, yakın dünya tarihine, gelir dağılımı eşitsizliğine, Afrika’daki açlığa bakmak mesela. Markus Weggemann’ın cam balkonuna varıp geceyi anlatan ishak kuşundan saklanmak. Sokağın bitiminde sazlardan şapkalar ören adama yol sormak, Michael Wolf’un yoğunluk mimarisinde. Bilgi ile belleğin teknoloji üzerinden dağıtılışına kafa yoran Rafael Rozendaal ile yendik mi yenik mi düştük yoksa, diye sorgulamak, bir ufak kuş yukarıda sürüyüp dururken gölgemizi. Shirley Shor’un anbean değişen otoportresinde saat kaç, vakit ne vakit şimdi? Ve yürüdükçe ufkun kurtulması tanrıların kucağından, Ellen Kooi’nin doğayla arasındaki sınırı kaldırmış kadın figürünün uçsuz bucaksız koynuna sığınması… Hareketin renge dönüşmesi Maurizio Nannucci’nin neonlarında, biz gölgemizi suya düşürmüş, ardından düşürecekken kendimizi. Yok olarak geri gelmekten ürkmek belki, Frank Thiel’in fotoğraf serisinde çatlaklarında kat kat çağlar eriyen buzula giderek. Boomoon’un Japon mürekkep desenlerini hatırlatır fotoğrafıyla insansız doğaya bakmak, oradan iklim değişikliğine; Antti Laitinen’in adasında, evim neresi, diye sormak; Ekrem Yalçındağ’ın 195 renginde yaşamımızda kezlerce tekrar edenin yine de öncekine benzemezliğini irdelemek, balık pulu tasarımından düşümüzü düşüncemizi Boğaz sularına bırakarak…
BİR DEMET MAVİ SÜSEN
Buna benzer ancak her birimize özgün olacak böyle bir deneyimi 6 Mart 2022’ye değin kendinize armağan edebilir, Cansever’in şiir kişileri gibi, bir demet mavi süsen toplayabilirsiniz sunmak üzere bizi yaratan ozana… Ya da bir yürüyüş olsun, kenti düşlerden ve söyleşmekten yorgun düşmüş, iyi ki düşmüş, mavi dudaklı büyük ozan biz olabiliriz. Sanata evet.
Boğaz Hattı Sanat Rotası Eserleri: Emirgân Korusu’nda Herve Heuze – Les Abîmes; Emirgan Korusu Cam Balkon’da Markus Weggenmann; SSM önünde Michael Wolf, Yoğunluk Mimarisi #111; Baltalimanı Polis Evi önünde Rafaël Rozendaal, remotelydistant.com, 2014; Perili Köşk önünde Shirley Shor, Otoportre; Rumeli Hisarı Kalesi önünde Markus Weggenman; Aşiyan Parkı karşısında Ellen Kooi, Overveen-vogelmeer; Küçük Bebek girişinde Maurizio Nannucci, Hareket; Mısır Konsolosluğu yanı Frank Thiel, Perito Moreno #01; Akıntı Burnu’nda Boomoon, İsimsiz #2561; Arnavutköy İskele yakınında Antti Laitinen, Bu Benim Adam I, II, III; Kuruçeşme Parkı’nda Ekrem Yalçındağ, 195 Renk