Şiir, edebiyat, dergicilik, resim, müzik, mimari ve eğitimde ilkleri söyleyen, hayata geçiren… Çocuk, gençlik, yenilik odaklı… Yurt …
Şiir, edebiyat, dergicilik, resim, müzik, mimari ve eğitimde ilkleri söyleyen, hayata geçiren… Çocuk, gençlik, yenilik odaklı… Yurt sevgisiyle birlikte insancılık savunucusu… Düşünür, uygulayıcı, öncü… Atatürk’ün şiirlerini ezbere bildiği, Türk devriminin düşünsel yapıtaşlarından biri, Tevfik Fikret.
Cumhuriyetle birlikte gelen dilde yalınlığın da yönlendirmesiyle gelişmeye başlayan çocuk edebiyatının muştucu örneklerinden biri olan 1914 yayın tarihli “Şermin”, Türk edebiyatının eğitim amaçlı ilk çocuk kitabıdır örneğin. Çocuklar gibi gençlere de çok önem veren Fikret, yarınları gençlere verir, devrimi, yeniliği de. Gençler yükselmeli, alınları göğe dokunmalıdır, çünkü insan denen kul yükselmelere doymaz. Gençlik uğraşıp didinecek, düşünecek, arayıp bulacak, koşup atılacak, durmak zamanının geçtiğini, çalışmak zamanı olduğunu haykıracaktır. Düşünce tarihimizde Tevfik Fikret’le birlikte ilk kez kavram olarak öne sürülmüş “gençlik”, yarınların koruyucusu, sahibi olarak konumlanır.
ATATÜRK’ÜN DEVRİM RUHU
Salt gençliğin değil, her bireyin toplum sorunlarıyla ilgilenmesini, bireysel çıkarlarını toplumunun, insanlığın iyiliğinin önünde tutmamasını söyler Tevfik Fikret. Şiirinde, diğer ürünlerinde, özyaşamı içinde yaptığı seçimlerde, meslek hayatında aldığı kararlarda, bilim, sanat, güven, özen, cesaret, umut, ışıkla yurda hizmeti, etik-estetik-adalet üçlüsüyle birlikte öğütlerken kendisi de bunu yapabilmiş, şair sözü şiir sözüne tutarlılık göstermiştir. Toplumun sorunlarına getirdiği ilerici ve ileriye yönelik çözümler, eğitim sanatına ilişkin önerdiği görüşler hâlâ geçerliliğini korumakta. Devrim ruhunu ondan aldığını belirtmiş olan Atatürk, “O, bizden çok ilerisini görebilen bir insandı. Yazık ki ona hâlâ yetişemedik” der 1937’de. Peki, 2021’deki biz Atatürk’ün çocukları, bu yolculukta hangi noktadayız, yetişebildik mi onlara?
ŞİİRİ ÇALIŞMAK
“Ressam Tevfik Fikret”. Çocukken böyle yazıp odasına asan Fikret’in resim sanatı bilgisi, uğraş verdiği tüm alanlarla birlikte şiir sanatımız için de büyük bir şans. Edebiyat sanatında dış dünyayı görüşümüz onun bakışıyla başka bir açı, yeni boyut kazanırken, şiir sanatımız da hem biçim hem biçem açısından yenilikler kazandı. En başta da Fikret’le birlikte, yaratım süreci esin perisinin eline bırakılmışlıktan özgürleşen şiir, üstünde çalışılan bir ürün oldu, bir yaratı-tasarım.
FİKRİ HÜR, İRFANI HÜR, VİCDANI HÜR OLMAK
Yine “Hiçbir zaman hatırınızdan çıkmasın ki Cumhuriyet sizden fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür nesiller ister” der Atamız. Ne mutlu Fikret’in şu dizelerini kendine ilke edinmiş şairler gibi ilke edinen, edinecek tüm çocuğa, gence, yetişkine de. “Kimseden ümmîd-i feyz etmem, dilenmem perr-ü-bâl/Kendi cevvim, kendi eflâkimde kendim tâirim,/İnhinâ tavk-ı esâretten girandır boynuma;/Fikri hür, irfanı hür, vicdânı hür bir şâirim.” Ya da kendimce günümüz Türkçesi biçimiyle “Kimseden iyilik beklemem, kol kanat dilenmem/Kendi hava yuvarımda, kendi göklerimde kendim uçanım,/Baş eğmek esaret tasmasından ağırdır boynuma;/Fikri hür, irfanı hür, vicdanı hür bir şairim.” Sanat evet.