Gazetemiz yazarı Mustafa Balbay bugünkü köşesinde, “Devlet çarkı kırılınca…” başlıklı bir yazı kaleme aldı. Türkiye’de son bir haftadır yaşanan …
Gazetemiz yazarı Mustafa Balbay bugünkü köşesinde, “Devlet çarkı kırılınca…” başlıklı bir yazı kaleme aldı.
Türkiye’de son bir haftadır yaşanan kar yağışının sonuçlarının ardından iktidarın işin merkezine Ekrem İmamoğlu’nu oturttuğunu belirtti. Balbay, “Bir yandan başarısız olması için her türlü kısıntıyı yapacaksın bir yandan da attığı en küçük farklı yorumlanabilecek adımı deve yapacaksın…” dedi.
İstanbul’un yaşadığı sıkıntının üç parçalı olduğunu anlatan Balbay, şunları yazdı:
“Merkezi yönetim, büyükşehir ve ilçe belediyeleri…
Böyle bir felakette birlikte çalışmaya mecburlar.
Birlikte çalışmaları gerekir demiyoruz, ‘mecburlar’ diyoruz. Tıpkı zincirin halkaları gibi. Bir zincir en zayıf halkası kadar güçlüdür. Oradan koptu mu öteki halkalar ne kadar güçlü olursa olsun, zincir kopmuştur. İşlevi bitmiştir.”
Saray’ın, İstanbul’da bu zincirin kopması için var gücüyle bastırsığını vurgulayan Balbay, “Sonuçta olan İstanbulluya oluyor. İstanbul Havaalanı’nda yaşanan rezaletler ise hem iktidarın 19 yıllık anlayışını özetliyor hem de Türkiye’yi dünyaya rezil ediyor” diye yazdı.
“ÇARK KIRILDI”
“Yaşadıklarımızın özü devlet çarkının kırılmasıdır” yorumunda bulunan Balbay, “Böylesi felaketler karşısında devletin tüm kurumlarını bir araya getiren mekanizmalar vardı. Bunlardan biri EMASYA diye adlandırılan, ‘Emniyet – Asayiş – Yardımlaşma’ protokolü idi. Bu 2010 yılında kaldırıldı, yerine bir şey de konmadı” ifadelerini kullandı.
28 Temmuz 2021’de Ege ve Akdeniz illerimizde başlayan orman yangınları kısa sürede Şırnak’a kadar uzandığını ve yüz binlerce hektar ormanın yandığını hatırlatan Balbay, şunları yazdı:
“Sekiz kişi ve binlerce hayvan ölmüştü. O acı günlerde bile iktidar yangın söndürme uçaklarının olmamasını bir kenara koyup belediyelerin sorumluluğunu öne çıkarmıştı.
Hemen ardından 11 Ağustos’ta Karadeniz’de başlayan sel felaketi de 82 insanın, binlerce hayvanın ölümüne neden olmuştu.
DEVLET KURUMLARI VE YEREL YÖNETİMLER ARASINDAKİ KOPUKLUK
Gerek yangın gerekse sel felaketlerinde yine devlet kurumları ile yerel yönetimler arasındaki kopukluk günlerce konuşulmuştu. Anayasamıza göre devlet kurumları arasındaki dengeleri gözetmekten sorumlu makam, ayrımcılığın başını çekmişti.
Yine aynı durumla karşı karşıyayız. İstanbul seçimlerini kaybetmenin acısını bir metrelik kar bile örtemiyor!”
“EN BÜYÜK FELAKET ASLINDA…”
Yukarıdaki örneklere koronavirüs salgınının da eklemesinin mümkün olduğunu söyleyen Balbay, son olarak şunları kaydetti:
“11 Mart 2020’de Türkiye’yi de etkisi altına aldığı resmen açıklanan salgından sonra başta İstanbul, Ankara, İzmir olmak üzere yerel yönetimler de devreye girdi. Dayanışma kampanyaları başlattılar. Ancak 30 Mart günü Saray’ın talimatı, Soylu’nun uygulamasıyla belediyeler devre dışı bırakıldı.
Büyüteci Saray yönetimine odaklarsak kopukluk genel – yerel ayrımının da ötesinde. Devletin bütün çarkları arasındaki bağlantılar kopuk. Meclis’le bakanlar, bakanlar arasındaki bağlar ve bakanla bakanlık yönetimi arasındaki halkalar kopuk.
Felaketleri konuşuyoruz ama en büyük felaket bu aslında:
Devlet çarkı kırıldı!”