Dermatoloji Uzmanı Doç. Dr. Alev Eken, televizyon, telefon, bilgisayar gibi dijital cihazlar ile floresan lambalar ve parlak ışıkların yapay …
Dermatoloji Uzmanı Doç. Dr. Alev Eken, televizyon, telefon, bilgisayar gibi dijital cihazlar ile floresan lambalar ve parlak ışıkların yapay güneş ışık (mavi ışık) yaydığını söyledi.
Sağlıklı bir cilt için sadece güneş ışınlarından değil, mavi ışığın da etkilerinden korunmak gerektiğini belirten Eken, “Ancak mavi ışığın cilt üzerindeki olumsuz etkisi yeterince bilinmiyor. Mavi ışık, ton farklılıklarına, lekelere, çizgilere ve cildin daha erken yaşlanmasına neden olabilir. Mavi ışık, günlük hayatımızda 7/24 iç içe yaşadığımız bir güneş ışınıdır. Eskiden doğal güneş ışığından korunurken, şu an bütün gün hatta gece de dâhil LED, floresan lambalar, akıllı telefon, bilgisayar, TV ekranları gibi yapay güneş ışığı yani mavi ışık yayan dijital cihazlarla birlikte yaşıyoruz. Doğal güneş ışınları, ultraviyole, yüksek enerjili mavi (mor/görünür ışık) ve kızılötesi (infrared) ışınları olmak üzere farklı dalga boylarında elektromanyetik ışınlardan oluşur. Mavi ışığın kaynağı ne yazık ki sadece güneş değildir. Teknoloji çağında tıbbi cihazlardan dijital teknolojiye ve aydınlatmalara kadar yapay kaynaklarda da kullanılmaktadır. Bunlardan çok iyi tanıdığımız ultraviyole ışınları yeryüzüne ulaşan güneş ışınlarının sadece yüzde 5’ini oluşturur. Mavi ışık ise, yaklaşık yarısını oluşturmaktadır. Ultraviyole ışınlarına göre daha yüksek enerjili olan mavi ışığın tamamı yeryüzüne ulaşır ve cildin tüm katmanlarına, tüm derin dokulara hatta en küçük yaşam birimi olan hücre DNA’sına kadar etki ederek hasar verir” diye konuştu.
‘CİLDE HASAR VERİR’
Doç. Dr. Eken, mavi ışığın ultraviyole ışınlarına göre daha yüksek enerjili olduğunu kaydederek, “Bu nedenle ciltte daha derin tabakaları etkiler ve daha çok hasar verir. Ayrıca etkileri daha kalıcıdır. Mavi ışığın ciltte neden olduğu başlıca etkiler; cilt tonunda farklılıklar, lekeler, çizgiler ve kızarıklıktır. Ayrıca mavi ışığın da UV ışınları gibi cilt üzerinde DNA hasarı, ışık duyarlılığı, yaşlanma, cilt kanserleri gibi etkileri vardır. Ayrıca göz ve beyindeki ana merkez akşam saatlerinde maruz kalınan parlak ışıkları, gündüz olarak algılar. Bu durum cildin biyolojik ritminin, gece-gündüz döngüsünün bozulmasına neden olur. Gece, tamir ve hücre yenilenmesi yapılamaz ve cilt toksinlerinden arınamaz. Cilt onarılamadığı için matlaşır, esnekliğini, nemini kaybeder ve yaşlanır. Cildimiz yaşantımızın ve sağlığımızın dev bir aynasıdır. Cildimizde ton farklılıkları, kahverengi lekeler, elastikiyetinde azalma, ince kırışıklıklar, matlaşma ve ışıltı kaybı, döküntü ve yaralar görebiliriz. Bu durumlarda öncelikle yaşam biçimimizi sorgulamalıyız. Çünkü cildimizin verdiği tepkilerin, mesajların kaynağı burada olabilir” dedi.
‘YAŞAM ALIŞKANLIKLARI DÜZENLENMELİ’
Eken, mavi ışığın zararlarından korunmak için yapılması gerekenler ile ilgili, “Sosyal yaşamda ve çalışma hayatında mavi ışığa yani yapay güneş ışığına maruz kalmak kaçınılmaz. Öncelikle tüm tedavilerde olduğu gibi mavi ışığın zararlarını önlemede birinci seçenek ışıktan korunmaktır. Bu alanda 2020 yılında mavi ışıktan korunmayla ilgili cilt bakım ürünlerinin gelişimi yüzde 170 artmıştır. Ayrıca, yaşantımızın ayak izlerinin cildimize yansıdığını unutmamalıyız. Ancak bu yansımayı görebilmek bazen uzun zaman alabilir. Güneş ışığıyla ortaya çıkan cilt yaşlanması veya cilt kanserinde olduğu gibi arada yıllar süren zaman farkı olabilir. Bazen de iyi bir gece uykusunun sabahında ya da iyi nemlendirilmiş bir ciltteki değişimi görmek gibi, aradaki zaman birkaç saat ya da bir gün gibi kısa bir sürebilir. Bu durum her zaman akılda tutularak yaşam alışkanlıkları düzenlenmelidir. Bilimsel olarak cilde dış kaynaklı en büyük zarar verici faktörün yapay ya da doğal güneş ışığı olduğu kanıtlanmıştır. Güneşin ve yapay ışığın cilt üzerindeki etkilerini onarmak için gözle görülen belirtilerin beklenmesine gerek yoktur. Mutlaka koruyucu ve tedavi edici yöntemlerle cildin doğal onarım mekanizmaları desteklenmeli ve cilt kalitesi artırılmalıdır” ifadelerini kullandı.
‘DİJİTAL DETOKS’ YAPILMALIDIR’
Doç. Dr. Eken, mavi ışıktan korunmak için alınması gereken önlemler ile ilgili de şunları söyledi:
“Güneş koruyucu kullanılmalıdır. Mineral filtre içeren, ciltte beyaz bir tabaka oluşturan, güvenilir içerikli kremlerin kullanımları zordur. Işık teması azaltılmalıdır. Uyumadan iki saat önce televizyon ve bütün teknolojik cihazların fişi çekilmeli, akıllı telefon, tablet gibi mavi ışık yayan cihaz kullanımı sonlandırılarak ‘dijital detoks’ yapılmalıdır. Cilt bakım rutinine özen gösterilmelidir. Cilt, çevresel kirliliklerden iyi temizlenmeli ve nemlendirilmelidir. Unutulmamalıdır ki her nemlendirici nemlendirici değildir. Mutlaka seramit, hyaluronik asit, pantenol gibi ciltte su tutan ya da su kaybını önleyen nemlendiricilerle cilt bariyeri güçlendirilmelidir. Cilt, ışık hasarından koruyan antioksidanlarla içten ve dıştan desteklenmelidir. En güçlü antioksidanlar C, E vitamini, Ferulik asit, resveratrol, üzüm çekirdeği ve benzerleridir. Antioksidanlar, sabahları doğrudan cilde uygulanmalı ve ardından güneş kremi sürülmelidir. Medikal estetik uygulamalardan da yararlanılabilir. Cildin asıl onarıcı tabakasının derinde olduğu unutulmamalıdır. Cildin destek tabakasına enjekte edilen- direkt adrese teslim- hyaluronik asit, antioksidan ve protein içeren cilt aşıları aylık veya yıllık aralıklarla yaptırılabilir. Teknolojinin estetik bilimine sunduğu, kolajenlerin uyarılmasını sağlayan lazer, ultrason, radyofrekans gibi cihazlardan faydalanılabilir. Genetik ve çevresel risklere önem verilmeli, riskleri en aza indirecek yaşam biçimi seçilmelidir. Cilt güçlendirici beslenme planı uygulanmalı, antioksidan, mineral ve kolajen desteklerinden yararlanılmalıdır. Cildin nemini desteklemek için bol su tüketilmelidir. Gazlı içecekler ve alkol gibi şekerli içeceklerden kaçınılmalıdır. Çünkü şeker, ‘şekerlenme (glikasyon)’ adı verilen sürece yol açarak kolajenlere zarar vermektedir. Ayrıntılı bilgi ve doğru tedavi seçeneği için dermatoloğa başvurulmalıdır.”