Merkez Bankası’nın para politikası uygulamalarına ilişkin endişeler ve dolardaki küresel güçlü seyir TL’yi değer kaybı yönünde etkileyen ana …
Merkez Bankası’nın para politikası uygulamalarına ilişkin endişeler ve dolardaki küresel güçlü seyir TL’yi değer kaybı yönünde etkileyen ana etken olmaya devam ediyor.
TCMB, Ekim ayında beklenenin oldukça üzerinde olan 200 baz puanlık faiz indirimine gitmiş; böylece Eylül ve Ekim aylarında gerçekleştirilen faiz indirimi 300 baz puana ulaşırken politika faizi de yüzde 16’ya inmişti.
Son olarak Dolar/TL, Osman Kavala ile ilgili çağrı yapan 10 büyükelçi için AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “istenmeyen kişi” ilan edilmesi yönündeki açıklaması ile başlayan diplomatik gerilim ile geçen hafta yükseldiği 9.85 tarihi zirvesi sonrasında 9.42’ye kadar gerilemişti.
EĞİLMEZ: FAİZ, BAŞLANGIÇ DEĞİL SONUÇTUR
Kurdaki hareketlilik sürerken; Ekonomist Mahfi Eğilmez, ‘Doğru Ekonomi Politikasının Aşamaları’ başlıklı bir yazı kaleme aldı.
Eğilmez, yazısında, “Doğru bir ekonomi politikası uygulaması için başlanması gereken nokta faiz değildir. Faiz sonuçtur. Çözüme sonuçtan başlanmaz. Çözüm için ilk nedene gitmek gerekir” görüşünü dile getirdi.
Doğru bir ekonomi politikası uygulayabilmek için riskler listesi yaparak ve tek tek o riskleri çözmeye çalışarak işe başlanması gerektiğini aktaran Eğilmez, şu ifadeleri kullandı:
“Doğru bir ekonomi politikası uygulaması için başlanması gereken nokta faiz değildir. Faiz sonuçtur. Çözüme sonuçtan başlanmaz. Çözüm için ilk nedene gitmek gerekir. Burada ilk neden risk artışıdır. Mesela on Büyükelçinin yaptığı ortak açıklama bir risk artışı yaratmıştır. İşin aslına bakarsak risk artışı o aşamada değil AİHM kararının uygulanmamasıyla ortaya çıkmıştır. Bu sorunu faizi artırarak çözmek mümkün değildir, olsa olsa bir süre ertelenebilir. Bu sorunun çözümü hukukun üstünlüğünü kabul edip yargı kararlarını uygulamaktır. Türkiye’de en çok bulunan şey risktir ve bunlara her gün yenileri eklenmektedir. Risklerde ortaya çıkan her yükseliş önce döviz kurlarını sonra da CDS primini yukarı taşımakta ve Türkiye’nin dış kaynak sağlamasını zorlaştırmakta ve pahalandırmaktadır.
Doğru bir ekonomi politikası uygulayabilmek için riskler listesi yaparak ve tek tek o riskleri çözmeye çalışarak işe başlanması gerekir. Ancak bu şekilde başlayıp zaman içinde faiz indirimine kadar gelinirse sorun çıkmaz. Faiz indirimiyle başlanması risklerin çözümü değil tam tersine risklere ekleme yapılması demektir.
Riskler nelerdir ve nasıl azaltılabilir sorusunu yanıtlamak için önce Türkiye için bir risk listesi hazırlamak sonra bu listedeki risklerden ortadan kaldırılabilecek olanları kaldırmaya başlamak gerekir.”