Dünyayı kesin bir yok oluşa sürükleyecek dev bir kuyruklu yıldızın hızla yaklaşmakta olduğu sıralarda gezegenin kurtuluşu için acilen bir şeyler …
Dünyayı kesin bir yok oluşa sürükleyecek dev bir kuyruklu yıldızın hızla yaklaşmakta olduğu sıralarda gezegenin kurtuluşu için acilen bir şeyler yapılması gerektiğine inananların “Yukarı bak!” sloganıyla uyarılarda bulunduğu ama tam karşılarındaki kampın da “Yukarı bakma!” diyerek üste çıkmaya niyetlendiği bir ortam düşünün.
İşte Netflix’in 24 Aralık’ta izleyiciyle buluşacak yeni ve iddialı filmi “Don’t Look Up” üç aşağı beş yukarı böyle özetlenebilecek bir hikaye anlatıyor. Film bir yanıyla “post-truth” (hakikat sonrası) olarak tanımlanan ve gerçeğin artık yalanla hemhal olduğu bir söylemin yaygınlaştırıldığı günümüzün bir alegorisi olarak da okunabilir; çevre felaketinin ve iklim krizinin kapitalist sistemin de zorlamasıyla nasıl tüm gezegeni kaçınılmaz bir sona sürükleyeceğine dair son derece alaycı ve absürt bir komedi olarak da. Filmi izlerken aklıma ister istemez Sloven filozof Slavoj Zizek’in kıyamet temalı filmlere atfen söylediği o sözler geldi: “Kapitalizmin sonunu hayal etmektense dünyanın sonunu hayal etmek daha kolay geliyor.”
YILDIZLARLA DOLU KADRO
Adam McKay’in (“Big Short”) senaryosunu yazıp yönetmenliğini üstlendiği “Don’t Look Up” için çevrimiçi bir basın toplantısı düzenlendi ve 400’e yakın gazetecinin katıldığı toplantıda filmin oyuncu kadrosunda yer alan Leonardo DiCaprio, Jennifer Lawrence, Meryl Streep, Jonah Hill, Scott Mescudi (Kid Cudi) ve Tyler Perry ile Adam McKay filme dair soruları yanıtladı. Çevreye dair duyarlığı bilinen ve iklim krizine karşı eylemlerde bulunan Leonardo DiCaprio neden bu filmde oynadığını şöyle anlattı:
“Uzun süredir bu konuda bir film yapmak istiyordum. Tabii ki herkesin kendine sorduğu bir şey bu, yani buna nasıl katkım olabilir? Bu dava için ne yapabilirim? Ve Adam (McKay) bence bu anlatım tarzıyla işin şifresini çözdü. Yani demek istediğim bu hikayede iklim kriziyle bağdaştırabileceğimiz bir çok şey var. Ve genel olarak, burada en önemli mesele bunun hakkında hepimizin konuşmaya başlaması bence. Ve anlatıyı değiştirmek de sanatçıların yapacağı bir şey, bilmem anlatabildim mi? Bir sohbet başlatmak… Ve bunun bir parçası olduğum için de onur duydum.”
ABD BAŞKANI MERYL STREEP
Filmde ABD başkanı Janie Orlean’ı canlandıran Meryl Streep ise rolünü oluştururken kimden esinlendiği sorusuna şu yanıtı verdi: “O kadar saçma sapan insanlar var ki, bir sürü şey aldım onlardan. Halkın karşısına utanmadan çıkıyorlar üstelik. Bir bakıma bu karakteri inşa etmek eğlenceliydi benim için, güç peşinde, ve daha çok para, daha çok iktidar, para, güç vb… Tabii güzel saç, bakımlı tırnaklar falan… Muhteşem kıyafetler tabii… Ama ortak bir duygu paylaşımı yok asla.”
Filmde Greta Thunberg’i anımsatan bir karakteri canlandıran Jennifer Lawrence ise özellikle pandemi sonrası çok daha göz önünde olan bilim insanlarına dair şunları söyledi: “Hayatlarını gerçeği bulmak için adayan bilim insanlarını, sırf ortaya koydukları gerçeği beğenmedikleri için, yani bir anlamda doğruyu söyledikleri için yok sayanların var olduğunu görmek çok acı verici.”
Tam bu noktada Leonardo DiCaprio’ya yeniden kulak verelim. DiCaprio gerçeğin çarpıtılması ile ilgili olarak, “Adam iklim krizi ile ilgili bu filmi yaratırken 6 ay içinde dünyaya çarpması beklenen bir kuyruklu yıldız hayal etti. İşte bu noktada bilim bir anda politikleştirildi. Adam’ın iki farklı karakter yaratması bence çok doğruydu. Jen örneğin Greta Thunberg gibi bir karakteri oynuyor, bense sistemi içeriden değiştirebileceğine inanan bir karakteri. Ama ayrıca şu yaşadığımız dönemde nasıl da gerçekten uzaklaştığımıza dair çok dürüstçe bir tavır da var filmde.”
‘GÜLMEK BİRLEŞTİRİR’
Son sözü filmin yönetmeni Adam McKay’e bırakalım: “Büyük bir ihtimalle insanlık tarihinin en büyük felaketi iklim krizi olacak ama eğer bu konuda gülmeyi başarabilmek, yani biraz mesafe koyarak bakabilmek çok önemli bir şey. Kaybetmek, keder ve panik gibi duyguları mizahi bir bakış açısıyla da yaşamak mümkün. İşte bizim bu filmde yapmak istediğimiz de buydu sonuçta. Gülmek herkesi birleştiren bir şey, kahkahanın sahtesi olmaz, politik bir şey değildir.”
“Don’t Look Up” 24 Aralık’ta Netflix’te.