Hollanda’nın Eindoven kentinde ögˆrenimini tamamlayıp açık mikrofon gecelerindeki performansıyla adından söz ettiren Kovacs, önceki yıllarda …
Hollanda’nın Eindoven kentinde ögˆrenimini tamamlayıp açık mikrofon gecelerindeki performansıyla adından söz ettiren Kovacs, önceki yıllarda Türkiye’de çok sayıda konser verdi. Hatta salgın öncesi yine Zorlu PSM’de verdiği konser yoğun ilgi görünce üç güne uzatıldı ve ardı ardına kapalı gişe sahneye çıktı. Kovacs, performansları ve aykırı imajı ile adını günümüzün soul pop yıldızları arasına yazdırmayı da başardı. Biz de konser öncesi sanatçıyla konuştuk.
İlk olarak salgın sürecini nasıl geçirdiğinizle başlayalım. Neler yaptınız?
Çok fazla ruh arayışı… Aslında bilmiyorum, normalde sahneye çıkmak benim için gerçekten terapi gibidir ve bu terapi durduğunda, kendimi ifade etmenin gerçekten farklı yollarını bulmam gerekti. Yani sanatla uğraşmak, bir sürü resim, heykel yapmak… Aynı zamanda bunlar yeni albümle bağlantı kurabileceğim şeyler; çünkü o da henüz yapım aşamasında. Bence gerçekten ne istediğimi düşünmek için daha fazla zamana sahip olmak, benim için iyi olacağını düşündüğüm bazı değişiklikler yapmak ve terapiler iyi geldi. Geçen 10 yılda gerçekten çok çalışıyor ve sürekli sahneye çıkıyordum; bu aslında inanılmaz. Böyle olunca da kendi duygularıma çok fazla dikkat veremedim, hâlâ bunn üzerine çalışıyorum. Ben bunları yapmayı tercih ettim ve herkese de öneririm; çünkü kendinizin üzerinde çalışmak iyidir.
‘DİJİTAL KONSERLER BİRAZ GARİP’
Siz de son dönemde çevrimiçi konserler verdiniz. Hayranlarınızla bu süreçte dijital ortamda bağ kurdunuz. Ama sizi canlı canlı sahnede izlemek gerektiğini düşünenlerdenim. Sizce dijital ortam bir alternatif mi olmalı, yoksa fiziksel konserler gibi dijital konserler vermek de yaygınlaşmalı mı?
Bence de öyle. Ayrıca konserin enerjisini hissetmek isteyen biri olduğumu düşünüyorum. Ama dijital konserler de birazcık garip, konuşurken kendimi TV sunucusu gibi hissediyorum, çok farklı bir durum. Ama dünyanın bir başka yerinden, bir mekânın başka bir noktasından hatta konsere gitmenin yasak olduğu yerlerden bile izleniyor olmanın ilginç olduğunu düşünüyorum. Çok ilginç çünkü insanlar hâlâ katılıyor, hâlâ konserin bir parçası olabiliyor. Her ne kadar iyi bir şey olsa da tabii ki canlı izlemek kesinlikle daha iyi.
Salgına kadar neredeyse her sene Türkiye’de konser veriyordunuz hatta 2020’de dijital bir konserle yine Türk hayranlarınızla buluştunuz. Türkiye’deki size olan bu ilgi nasıl hissettiriyor?
Türk insanının her zaman kollarını açıp beni davet etmesinden dolayı çok mutluyum. Hep harika konserlerim oldu. Zaten birçok Türk arkadaşım da var. Ve evet, gerçekten Türkiye’yi özledim. Tabii ki baklavayı da yolculukları da özledim…
Onlara bir mesajınız var mı?
Dayanın. Her şey düzelecek. Bu salgın yakında bitecek. Ülkenizde hâlâ konser verebiliyor olmak güzel. Türk izleyicisinin karşısında sahneye çıkıyor olmayı dört gözle bekliyorum.