Getty ImagesUygulama halen bazı ülkelerde kullanılıyor ama ne kadar başarılı olduğu belirsizAlmanya ve İrlanda cep telefonlarına yüklenen …
Almanya ve İrlanda cep telefonlarına yüklenen koronavirüs temas-izleme uygulamalarının başarılı olduğunu açıklayan ülkeler arasında.
Fakat bu uygulamaların gerçekten amaçlanan şeyi yaptığını yani insanları virüsü almış olabilecekleri konusunda uyardığını kanıtlayan veriler var mı?
Bu soruya “Hayır, henüz yok” diye yanıt verebiliriz ve kişisel verilerin korunması kaygısıyla hazırlanan bu uygulamaların ne kadar işe yaradığını, bu özellikleri yüzünden hiç bilemeyebiliriz.
Geçen ay İngiltere hükümeti daha önce büyük beklentilerle kullanacağını açıkladığı, geliştirilmesi ve denenmesi için masraf yaptığı merkezi temas-izleme uygulamasından vaz geçtiğini ve Apple-Google uygulamasından uyarlanan merkezi olmayan bir diğerini tercih ettiğini açıkladı.
Bu uygulamanın tercih edilmesi verileri tek merkezde toplayan diğer uygulamaya karşı çıkan özel hayatın gizliliği kampanya grupları tarafından memnuniyetle karşılandı. Yeni uygulamada virüslü kişi ile temas kurduğu kişiler arasındaki eşleştirmeler merkezi bir bilgisayarda değil, kullanıcıların akıllı telefonlarında gerçekleşiyor. Böylece kişiler hakkındaki bilgiler çok daha korunaklı kullanılmış oluyor.
Fakat hükümet bu yeni uygulamanan hemen temin edilemeyeceğini vurguladı ve Başbakan Boris Johnson parlamentoya dünyada şu anda hiç bir ülkenin işleyen bir temas-izleme uygulamasına sahip olmadığını söyledi.
Fakat ana muhalefet İşçi Partisi lideri Keir Starmer, Almanya başta olmak üzere bir çok ülkenin hali hazırda temas-izleme uygulamalarını kullandığını söyleyerek başbakanın iddialarına itiraz etti.
Almanya’daki durum ne?
Almanya’nın “korona-uyarı” uygulaması Haziran ayından bu yana kullanılıyor. Robert Koch Enstitüsü tarafından yapılan açıklamada, uygulamayı şu ana kadar 16 milyon kişinin indirdiği kaydedildi ve “Bu başarılı başlangıç uygulamaya halk nezdinde büyük ilgi ve kabul olduğuna işaret ediyor” denildi.
Tabi Almanya’nın nüfusunun 83 milyon olduğu düşünülürse, bunun yine de sınırlı bir sayı olduğunu, ve uygulamanın gerçekten etkili bir şekilde işleyebilmesi için nüfusun yarıdan çoğu tarafından kullanılması gerektiği konusundaki uzman görüşünü hatırlatmakta fayda var.
Robert Koch Enstitüsü başkanı profesör Lothar Wieler “uygulama çalışıyor” dedi ve şimdiye kadar 500 kullanıcının koronavirüs testlerinin pozitif çıktığını ve temasla oldukları insanları bu uygulama yoluyla uyardıklarını söyledi.
Fakat profesör Wieler “Tam olarak kaç kişinin uyarıldığını bilmiyoruz çünkü uygulamamız verileri merkezi bir sistemde toplamıyor” diye de ekledi.
Dolayısıyla aslında yazılımın, en önemli amacı olan, hasta olma ihtimali bulunan herkesi uyarmakta ne kadar yararlı olduğunu ölçmek mümkün görünmüyor.
Ayrıca uygulamanın ne kadar işe yaradığını bilebilmek için, doğru insanları uyarıp uyarmadığını da bilebilmek gerekiyor. Ama bunu anlamamızı sağlayabilecek verilere de sahip değiliz. Uygulamanın uyardığı insanların çoğu negatif çıkıyorsa, yanlış uyarma da söz konusu olabilir.
Bunları bilebilmek önemli çünkü daha önce yapılan denemeler Bluetooth teknolojisinin bazı durumlarda insanların birbirine mesafesini ölçmekte güvenilir olmadığını ortaya koymuştu.
Robert Koch Enstitüsü yine verilerin merkezi bir bilgisayarda toplanmaması nedeniyle bu bilgiye de erişilemeyeceğini söylüyor.
Bu durumda Almanya’da hastaların temaslarını geleneksel yollarla belirlemekle görevli kuruluşların bu bilgiyi Enstitü’ye sağlayıp sağlayamayacağını sorduk ama bunun da cevabı olumsuz. Hastaların temaslarının yerel yönetimlerce izlendiği ve onların da bu bilgiyi paylaşmadığı bildirildi.
Almanya’daki sağlık yetkilileri bilimsel testler yoluyla orta ve uzun vadede uygulamanın başarısının ölçülebileceğini umuyor ama bunun tam olarak nasıl yapılabileceği henüz belirlenebilmiş değil.
Uygulama İsviçre’de nasıl sonuçlar veriyor?
İsviçre’de de Almanya’dakine benzer bir durum var.
Sağlık Bakanlığı ülkede Apple ve Google modeline dayalı bir sistem olan SwissCovid uygulamasının kullanılmasının verilerin merkezi olarak toplanmasını imkansız hale getirdiğini söylüyorlar.
Bir bakanlık sözcüsü BBC’ye “Bu yüzden veriler bakımından aynı sınırlamalar bizim için de geçerli ve hatalı uyarı verilen ya da uyarılması gerektiği halde uyarılamayan insan sayısını ölçemiz mümkün değil” dedi
İrlanda ‘iyi gidiyor’ diyor
İrlanda Cumhuriyeti’nde ise Nearform şirketi tarafından tasarlanan uygulama kullanılıyor.
Covid’in izini süren uygulama ülkede iki hafta önce kullanıma girmesine rağmen büyük rağbet gördü ve akıllı telefon kullanan her üç kişiden birinde şu anda uygulama var.
Nearform bunun benzeri bir uygulamayı Kuzey İrlanda için de hazırlıyor. Birleşik Krallık içinde olmasına rağmen Kuzey İrlanda özerk yönetimi farklı bir sistem kullanmayı tercih etti.
Nearform şirketinin CEO’su Cian Ó Maidín, Birleşik Krallık içinde İngiltere dışındaki bölgelerin ya da bazı büyük Amerikan eyaletlerinin de müşterileri arasına girebileceğini çıtlattı.
BBC’ye konuşan Cian Ó Maidín uygulamanın etkili olup olmadığını gösteren verilerin bulunmayışından söz ettiğimizde “Sorunu çözdük biz” diyor.
Daha sonra her şeyin mükemmel bir cevabının olmadığını söyleyerek sözlerini yumuşatan Cian Ó Maidín, yine de sistemin işlediğinde ısrarlı.
“Tüm verilere sahip değiliz ama ilk veriler gerçekten olumlu” diyor ve daha detaylı bilgi için İrlanda Sağlık Hizmetleri’ne başvurmamızı söylüyor.
İrlanda Sağlık Hizmetleri’nin günlerdir peşindeyiz aslında ama henüz cevap alabilmiş değiliz.
İrlanda’da kullanıma sokulan uygulama da aslında Almanya ve İsviçre’de kullanılan modelin bir benzeri. O yüzden daha fazla veri sağlaması için bir sebep yok.
Ama şöyle bir farkı not edebiliriz: Uygulamayı indirirken kullanıcılara, temas-izleme sisteminin etkinliğini ölçmeye yarayacak, ama kimliklerin ibelli etmeyecek bilgilerin toplanmasına izin verme seçeneği sunuluyor.
Cian Ó Maidín uygulamanın yanlış uyarı oranı konusundaki belirsizliğin bizi çok kaygılandırmaması gerektiğini söylüyor.
“Mükemmel, iyinin düşmanı olmamalı. Sorun şu: Elde bu kadar az veri varken, iyi uyarı ve kötü uyarıyı ayırma şansımız var mı?”