Sözün şehveti çok tehlikeli bir durum. Promptera bakıp konuşmadığı zaman Cumhurbaşkanı bile pişman olduğu şeyleri söyleyebiliyor. Bizim gibi …
Sözün şehveti çok tehlikeli bir durum. Promptera bakıp konuşmadığı zaman Cumhurbaşkanı bile pişman olduğu şeyleri söyleyebiliyor. Bizim gibi, Sedef Kabaş gibi faniler ise bedelini fena ödüyor. Cumhurbaşkanı, ben öyle söylemedim, onu kastetmedim deyip çıkıyor işin içinden, ona bakıp işareti alıp da hedefe ok atmış olanlar düşünüyor nasıl kıvırıp geri döneceklerini!
Olay bir mübarek cuma günü, namaz çıkışında gerçekleşti. Cumhurbaşkanı cuma namazını eda edip, o kutsal mekandan çıkıp gitse ya? Eline bir mikrofon verildi, o da caminin içinde üstelik, “Hz. Havva Validemize, Hz. Adem Babamıza kimse dil uzatamaz, o dili koparmak bizim görevimiz” diye Sezen Aksu’nun birkaç yıl önce çıkarmış olduğu bir şarkının, her nedense gündeme gelip tepkiler çekmiş olan “cahil Adem ve Havva” sözüne gönderme yaptı! Oysa oradaki cahil sözcüğü tasavvuf diliydi. Anlayana? Cumhurbaşkanı’nın işaret fişeğini alanlar işi tehditlere döktü; kimi evinin önüne gidip açıklamalar yaptı, kimi “kafasına sıkarız!” demeye kadar götürdü tehditleri ve yanına kaldı. Ayasofya’nın eski imamı bile esti yağdı. E Reis, söylemiş ya.
Sezen Aksu, bu ülkenin değeridir, sanatçısıdır. Sadece şarkıcı değildir. Bir halk ozanıdır. Şairdir. Bestecidir. Yorumcudur. Elbette bu ülkenin aydınları, halkı Sezen’i yalnız bırakmadı. Açıklamalar ve protestolar halktan geldi. Tıpkı ışıkları yakıp söndürmek gibi pasif direnişler planlandı. “Şimdi şarkı söylemek zamanı” şarkısı dillere pelesenk oldu. Her gece saat 21.00’de insanlar sokaklara çıkıp Sezen’in şarkılarını yüksek sesle söyledi, arabalarından, evlerinin balkonundan çaldı. Duymamış olabilirsiniz, kar yoğunluğu daha fazla yayılmasını önledi. Dilini kesmek gibi bir Taliban jargonu, Saray’ın propagandacılarının bile hoşuna gitmemiş, o günü izleyen gazetecilerden yayınlanmamasını istemişlerdi ama camii cemaatinden birileri paylaşmıştı ve tepkiler yayılıyordu. Hele Sezen Aksu’nun “Ben herkesim, sen beni üzemezsin” yanıtı? “Sen Avcısın” ithamı? Sezen susmuş susmuş ama patlamıştı: “Dilimi ezemezsin, Kim Yolcu, Kim Hancı, Dur Bakalım!” Bir de bestelesin, hepimizin diline düşecek bir şarkıyla!
REFERANDUM YANLIŞI
Gerçi birkaç çatlak ses çıkmadı değil. 2010 referandumunda Sezen Aksu’nun “Yetmez ama evet”çilerden olması nedeniyle “niye sahip çıkalım” diyenler oldu. Adalet Ağaoğlu gibi Sezen de yanılmıştı. Bu algıyı çoğaltmak için olsa gerek Nagehan Alçı, bir nefret objesi olan eşi Rasim Ozan Kütahyalı’nın Sezen Aksu’yla sarmaş dolaş bir fotoğrafını paylaştı! Sezen’in yanında taraf tutmayı önlemek için sağdan soldan daha ne bulacaklar diye beklerken NTV’deki tiyatroda Cumhurbaşkanı önceden hazırlanmış yanıtlarını prompterdan sakin sakin okudu. Gazeteci rolünde, düşük performansları dikkat çeken arkadaşlar kekeleyerek yanıtlara sorularını denkleştirdi. Ve Erdoğan “Ben dilini koparırım sözünü Sezen Aksu için söylemedim ki?” diye 180 derece çark etti! Ve Sezen Aksu’yu bile şaşırtacak derecede övgülerde bulundu sanatçıya.
HALKIN GÜCÜ
Bu, sosyal medyanın, halkın, toplumsal tepkinin sonucudur. Dilimiz koparılacak diye susup üç maymunu oynasaydık, Sezen Aksu, valizini toplayıp İngiltere’ye taşınsaydı, dili koparılacak sıradaki kim olacaktı? Fazıl Say mı? Onun kafasını koparmaya MHP hazırlanıyor, unutmasınlar ki Fazıl Say da bizim sonuna kadar sahip çıkacağımız, önüne kalkan olacağımız bir sanatçımız, değerimiz, sesi sadece sanat için değil, halk için, ülke için çıkan bir aydındır! Kimseye yem etmeyiz onları. Önce bizi çiğneyip geçmeniz gerekir ki biz halkız!