Türkiye için kritik önemdeki 2023 seçimlerinin zamanında yapılıp yapılmayacağı siyasi kulislerin en hararetle tartışılan konularından. İktidar …
Türkiye için kritik önemdeki 2023 seçimlerinin zamanında yapılıp yapılmayacağı siyasi kulislerin en hararetle tartışılan konularından. İktidar partisi AKP ve Cumhur İttifakı ortağı MHP, “Seçimler zamanında yapılacak” mesajları verse de muhalefet partileri, “erken seçim” olasılığına karşı saha çalışmalarını sürdürüyor. Seçim işbirliğine dönük temas trafiğinin de hızlanması bekleniyor.
Muhalefet partileri arasında yaz aylarında ara verilen yüz yüze görüşmeler, Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu’nun dün Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu’nu ziyareti ile yeniden başladı.
Seçim işbirliği, ittifak, seçim yasası değişikliği konularının ele alındığı görüşmede ayrıca, “iktidar partisinin kutsal değerler üzerinden siyaset yapmasının önüne geçilmesi için ortak tutum belirlenmesi” görüşü öne çıktı.
Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu ile Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu’nun iki parti heyetlerinin de katılımıyla yaptığı görüşmenin ayrıntılarına BBC Türkçe ulaştı.
Gelecek Partisi ve Saadet Partisi kaynaklarından edinilen bilgiye göre iki liderin görüşmesinde gündeme gelen konular ve yapılan değerlendirmeler ana başlıklarıyla şöyle:
Seçmene ‘Kazanımların güvencesiyiz’ mesajı verilmeli
Görüşmede, AKP’nin, başörtüsü yasağı, 28 Şubat süreci gibi “kutsal değerler ve askeri vesayetle mücadele” konularını tek başına sahiplendiği ve kendisini de bu konularde elde edilen kazanımların “güvencesi” olarak lanse ettiği; oysa muhafazakar sağ partilerin bu mücadeleleri nedeniyle geçmişte bedel ödediği değerlendirmesi yapıldı.
Saadet, Gelecek, DEVA, Necmettin Erbakan’ın oğlu Fatih Erbakan’ın liderliğini üstlendiği Yeniden Refah Partisi’nin de aralarında bulunduğu “muhafazakar sağ” partilerin bu değerler konusunda son derece hassas olduğu değerlendirmesi yapılan görüşmede AKP’nin, “Biz gidersek başörtüsü yasağı geri gelir, imam hatipler kapatılır, 28 Şubat askeri vesayeti geri döner” söylemi üzerinden muhafazakar, dindar seçmeni oy havuzunda tutmaya çalıştığı ifade edildi.
Diyanet İşleri Başkanlığı’nın da seçim sürecinde bu yaklaşımla devreye sokulabileceği tespitinde bulunuldu.
AKP’nin bu tutumuna karşı, muhalefetin “AKP giderse, kazanımların korunmasının garantisi biziz” konusunda seçmene güvence verecek bir söylem ortaya konulması gerektiği vurgulandı.
Gelecek Partisi kaynakları, bu konuda ortak bir deklarasyon açıklanması gibi bir durumun söz konusu olmadığını ancak her partinin söylemlerinde bu hassasiyeti vurgulaması konusunda görüş birliğine varıldığını belirtiler. Partili bir kaynak, bu konuda izlenecek tutumu, “Geçmişte birileri başörtüsü ile milleti korkutuyordu. Şimdi ise AKP, milleti yine başörtüsü ile bu sefer tersten korkutuyor. Aslında iki partinin üzerinde hemfikir olduğu konu şu: Kutsal değerleri kullanarak kendi haramlarını meşrulaştırmaya çalışanlara ‘Hayır’ diyoruz. ‘O değerleri demokrasi, hukuk devleti ve özgürlükler çerçevesinde biz koruyacağız’ diyoruz” sözleriyle özetledi.
CHP ve İYİ Parti liderlerinin de bu konuda benzer yaklaşım içinde olacağı, diğer muhalefet partileri ile de bu görüşün paylaşılması kararlaştırıldı.
Görüşmede, Edremit’in düşman işgalinden kurtuluş yıldönümü kutlamalarında, temsili olarak çarşaflı bir kadının zincire vurulup, efeler tarafından kurtarıldığı görüntülerin iktidarın eline koz verdiği değerlendirmesi de yapıldı.
Davutoğlu’nun önümüzdeki günlerde Yeniden Refah Partisi Genel Başkanı Erbakan’ı ziyaret ederek, bu konudaki görüşlerini de ileteceği belirtildi.
‘CHP ayrıştırılmak isteniyor’
Görüşmede, ittifak seçenekleri de masaya yatırıldı. İktidar partisinin, muhalefeti bölme taktiği izleyeceği, bu çerçevede de “CHP’nin yalnızlaştırılmasına” dönük hamleler yapılabileceği değerlendirildi.
Bu nedenle, üçüncü ittifak seçeneğinin iktidarın işine yarayacağı ancak seçim süreci koşullarına göre seçeneklerin değerlendirilmesi gerektiği vurgulandı.
Görüşmede, ittifak konusundaki kararın seçim sürecinde verilmesi gerektiği, “Parlamenter Sistem, temiz siyaset, demokratikleşme, hukuk devleti” ilkelerinde birleşen muhalefet partilerinin; seçim süreci, cumhurbaşkanı adayı belirlenmesi ve seçim sonrasına dönük planlamalar konusunda ortak hareket etmesi gerektiği dile getirildi.
‘Seçim ertesi planlanmalı‘
Görüşmede, Türkiye’de uygulanan başkanlık sisteminin kurumlar, kuvvetler ayrılığı, demokrasi ve özgürlükler konusunda tahribata yol açtığı; bu nedenle seçimin kazanılması halinde parlamenter sisteme dönüş süreci, demokratikleşme ve hukuk devleti ilkeleri konusunda bir “seçim ertesi” planlamasının yapılması gerektiği üzerinde duruldu.
Yansıyan bilgilere göre, ülke için benzer kaygıları taşıyan ve parlamenter sistemi hedefleyen siyasi partilerin “Bir ittifak içinde olsun olmasın”, kapsamlı bir “seçim ertesi” planlaması için ortak çalışma yürütmesi konusunda görüş birliği oluştu.
‘Baraj MHP için indirildi’
AKP ve MHP’nin üzerinde çalıştığı ve TBMM’nin yeni yasama yılında Meclis’e sunmayı planladığı Seçim ve Siyasi Partiler Yasası değişiklik hazırlığı da ele alındı.
Barajın MHP için yüzde 7’ye indirildiği, ayrıca bu şekilde “Yüzde 10 barajını indirdik” propagandası yapılmasının da hedeflendiği yorumu yapıldı.
İktidarın seçim yasası üzerinde “mühendislik” yaparak seçimi kazanma hesabı yaptığı, bu nedenle de ittifak içi baraj getirilmesi de olasılık dahilinde değerlendirildi.
İttifak için barajın, “yeni kurulan ya da oyu düşük partilerin devre dışı bırakılması” anlamına geleceği, bu olasılığa karşı ortak çözüm üretilmesi gerektiği vurgulandı.
‘Adayın kim olacağı değil, ilkeler konuşulmalı’
Son dönemdeki, muhalefetin cumhurbaşkanı adaylığı üzerinden yaşanan tartışmalar da görüşmenin gündemindeydi.
“Tek aday, çoklu aday” tartışmalarının, iktidarın işine yaradığı değerlendirmesi yapan iki lider, adaylık konusunun magazinleştirilmesine yol açacak tutumdan kaçınılması, iktidarın eline bu konuda koz verilmemesi, adayın kim olacağından çok “adaylık konusundaki ilkelerin” ortaya konulmasının önemli olduğu vurgulandı.
Görüşmede, her siyasi parti genel başkanının adaylık talep etmesinin doğal olduğu ancak aday belirleme konusunda partizanca hareket edilmemesi ve tüm kesimlerin kendisini temsil edebileceğine inanacağı bir isim üzerinde uzlaşma sağlanması gerektiği dile getirildi.