Bir yandan yangınlar bir yandan seller. Sadece Türkiye değil tüm dünya vahşi kapitalizmin esiri olarak felaketlerle karşı karşıya. Dünya yok …
Bir yandan yangınlar bir yandan seller. Sadece Türkiye değil tüm dünya vahşi kapitalizmin esiri olarak felaketlerle karşı karşıya. Dünya yok oluyor, tükeniyor…
Bu gelişmede büyük sorumlulukları olan şirketler de artık sürdürülebilirlik, iklim değişikliği gibi kavramları tartışıyor. Ve amaçlarını sadece kâr, kazanç odaklı olmaktan çıkarıyor.
Türkiye Kalite Derneği, 1991 yılında büyük şirketlerin kurduğu bir dernek. Yeni başkan Yılmaz Bayraktar ile iş dünyasının bu gelişmelerin gerçekten farkında olup olmadığını konuştuk:
– Kalite Derneği ne zaman kuruldu? Amacı neydi?
Türkiye Kalite Derneği 1991 yılında kuruldu. Kuruluş amacı Turgut Özal dönemi sonrası Türkiye’nin liberalleşmeye başladığı, Avrupa’da rekabet etmek istediği yıllarda şirketleri dünyada uygulanan yönetim modelleri konusunda eğitmek, onlara rehberlik etmekti. Biz Avrupa Kalite Vakfı EFQM’in ürettiği modeli yaygınlaştırdık.
– Bu model o yıllarda dev şirketlerin uyguladığı modellerdi? Ne içeriyordu?
O yıllarda en önemli kriterler arasında şeffalık, hesap verebilirlik vardı. Kriterleri karşılayan şirketler Avrupa Mükemmellik Ödülü için başvuruyordu. Beko, Brisa gibi şirketlerimiz Avrupa’nın en kaliteli şirketleri seçildi.
– Şimdi değişiyor mu bu kriterler?
Evet, model, değişen dünyadaki gereksinimlere göre yeniden yazılıyor. Ve en önemlisi Birleşmiş Milletler Küresel İlkeler Sözleşmesi ve BM Kalkınma Amaçları koyu renklerle modelin içinde yer aldı. 17 kutu var amaçların içinde. Amaçlar yoksulluğu ortadan kaldırmak, gezegenimizi korumak ve tüm insanların barış ve refah içinde yaşamasını sağlamak için evrensel bir eylem çağrısı.
– Türkiye’de iş dünyasının büyük bölümü küçük işletmelerden oluşuyor. Ve onların bu tür kriterlerle ilişkisi henüz yok. KOBİ’lere yeni dünyayı anlatma hedefiniz var mı?
Türkiye’de 20 yıl önce KOBİ’den çok büyük holdingler konuşulurdu. Ama şu an Türkiye’nin her yerinde üretime katkı yapan o kadar çok küçük ve orta boy işletme var ki. Bu işletmelerin önemli bir kısmı ekonomik nedenlerle yabancı ortaklı ya da el değiştirmiş şirketler oldular. Bir bölümü de aile şirketi. İkinci kuşağa geçerken bazı sancıları var, biz bunlara destek olmak istiyoruz. Ama bizim model kır düğününde smokin giymek gibi.
– Ne öneriyorsunuz?
Bugün toplumumuz dayanışmaya çok yakın ya. Biz diyoruz ki, büyük holdinglerimiz bundan 20 sene önce Avrupa’ya gitmiş ödül almış. Onlara biz destek verdik, rehberlik yaptık. Unutma geçmişini, bak sen köy okulundan geldin, üniversite bitirdin şehirli oldun. Büyüdün, gel, bir tedarikçin yok mu? Tut elinden, ille para ver demiyorum, elinden tut. Bir elemanını gönder, bir kalite şefini gönder.
ÇOCUĞUNUZA SAHİP ÇIKIN
– Size destek vermiyor mu artık büyük holdingler?
Biz şöyle düşünüyoruz. Düşünün ki güzellik yarışmasında birinci oldunuz ama ondan sonra sahnede yoksunuz. Varsanız bile eskisi gibi değil. Büyük kuruluşların bazıları KalDer’i atlayarak direkt EFQM’den eğitim alıyor, alsınlar tamam. Biz maddi destek istemiyoruz. KalDer’i kuranlar bu şirketler. İnsan çocuğuna sahip çıkmaz mı?
PAUL KRUGMAN DAVETLİ
– Kalite Kongresi ne zaman?
Bu yıl kongremiz 16-17 Kasım tarihinde. Her yıl bu kongre için bir tema belirliyoruz. Bu seneki kongre başlıklarımızdan bir tanesi yeşil anlaşmalar. İklim konusunda neler yapılması gerektiği gibi konuları kanaat önderleriyle işleyeceğiz. Sürdürülebilirlik konusu ekseninde yeni iş yapış şekilleri, kapsayıcılık, cinsiyet eşitliği gibi konular olacak… Konuşmacı olarak daha önce Roubini gelmişti. Geçen yıl Stiglitz, hastalığı sebebiyle gelememişti. Daron Acemoğlu geldi. Bu yıl da Paul Krugman’ı davet ettik.