Türkiye Kadın Girişimciler Derneği (KAGİDER) Yönetim Kurulu Başkanı Emine Erdem, pandemi döneminde kadın girişimcilerin günlük hayatlarının daha …
Türkiye Kadın Girişimciler Derneği (KAGİDER) Yönetim Kurulu Başkanı Emine Erdem, pandemi döneminde kadın girişimcilerin günlük hayatlarının daha zorlaştığını, omuzlarında daha fazla yük olduğu için endişe düzeylerinin birkaç misli arttığını vurguladı.
Erdem, “Yaptığımız araştırmaya göre kadın girişimcilerin yüzde 30’u, hem ailesi hem yatırımları için kaygılanıyor. 10 kadından 6’sı işlerinin yanı sıra çocuğa, yemek yapmaya daha fazla zaman ayırdım diyor. 10 kadının 5’i de iş yüküm çok daha fazla arttı diyor. Tüm bu yükler kadınların endişe düzeyini artırıyor, bu da işlerin verimine ve işletmelerin istikrarına yansıyor” dedi.
Kadınların şimdiye kadar kazandıklarının geriye götürülmemesi için mücadele ettiklerine dikkat çeken Emine Erdem ile pandeminin kadınlar üzerindeki tahribatını konuştuk.
– Pandemide en büyük darbeyi kadınlar aldı. Ne diyeceksiniz?
Pandemide tüm işyerleri evden çalışmaya geçti. Bu dönemde kadınların işi ikiye, hatta üçe katlandı. Okullar da uzaktan eğitime geçince kadınlar hem ev işi hem çocuk hem yaşlı bakımı derken çoklu bir yükün altına kaldılar. Birleşmiş Milletlere göre ev bakım işlerine kadınlar, erkeklere oranla üç misli daha fazla vakit ayırdılar. Bakım emeği denildiğinde yüzde 76’sı kadınların omzunda.
Normalleşme sürecine geçtik ama bu hasar etkisini uzun yıllar gösterecek. ILO hesaplamalarına göre, eşi ve benzeri görülmemiş bir tahribat söz konusu ve bu tahribatın zaman içinde derinleşmesi de bekleniyor. Burada direngenlik göstermek gerekiyor. Salgın eşitsizlikleri derinleştirdi. Yoksulluğu daha da artırdı.
Toplumsal cinsiyet rollerinin yeniden geleneksel hale dönüştüğü bir süreç yaşıyoruz. Bunu bir süre daha yaşayacağımızı düşünüyorum. Hatta rakamlar da bunu gösteriyor. Küresel çapta 2020’de kadın istihdamı yüzde 5 gerilerken erkek istihdamı yüzde 3.9 geriliyor. Türkiye genelinde işini kaybeden kadınların oranı yüzde 18.8. KAGİDER olarak salgınla ilgili bir çalışma yaptık. Kadın girişimciler günlük hayatlarının daha zorlaştığını vurguluyorlar. Yüzde 30’u hem ailesi hem yatırımları için kaygılanıyor. İşimi kaybedebilirim, borcumu ödeyemem diye kaygılandılar. 10 kadından 6’sı işlerimin yanı sıra çocuğa, yemek yapmaya daha fazla zaman ayırdım diyor. 10 kadının 5’i de iş yüküm çok daha fazla arttı diyor. Tüm bu yükler kadınların endişe düzeyini artırıyor, bu da işlerin verimine ve işletmelerin istikrarına yansıyor. Omuzlarında daha fazla yük olduğu için endişe düzeyleri birkaç misli arttı. Kadın girişimcilerin aile bütçesine katkıda bulunmak için bu dönemde oranı yüzde 2 artışla yüzde 13’e ulaştı. Bu da kadınların ne kadar mücadeleci olduğunu gösteriyor.
– Yarın pandemi bitti diyelim, kadınların tekrar hızlıca işe dönmesi mümkün olacak mı?
Her dönem gelecekten umutluyum. Kadınların mücadeleci ruhu asla pes ettirmeyecek. Toplumsal eşitlik sağlanana kadar, mücadele her durumda, işte de eğitimde de karar mekanizmalarında devam edecek. Mücadeleyi ve direnme gücünü asla bırakmadan birbirimizle daha çok dayanışarak yolumuza devam edeceğiz.
KAGİDER’DEN 4D HAREKÂTI
– İkinci dönem başkan oldunuz. Yeni dönem vizyonunuz ne olacak?
4T duracak. Kadınların işini geliştirmeleri için en önemli konu dijitalleşme. Toplumsal ağ ve dayanışma çok önemli. Bütün Anadolu’ya yayılacağız. Ticaretin desteklenmesi çok önemli. “Kadından almalı, memleket kazanmalı” mottomuz var. Bunu daha çok teşvik edecek çalışmalar yapacağız. Tarım sektörünün güçlenmesi de çok önemli.
Şimdi 4D’yi ekleyeceğiz. Bu kadınların dijitalleşmesi. Dayanışması, dönüşümü ve dayanıklılığını destekleyeceğiz. Geçen dönemde statejimizde olan tarım, teknoloji ticaret ve toplumu kapsayan 4T’yi korurken aynı zamanda 4D ile yola çıkacağız. Bu, her dokunduğumuz kadına iyi gelecektir. Kadın girişimciliğini de istihdamını, kadının ekonomide varlığını geriye götürmeyecek daha da güçlendirecek her türlü çabayı göstereceğiz.
– Kadın girişimci sayıları nereye gidiyor?
İşgücünde kadın sayısında gerilemeler var. Tabii ki azalmalar, sıkıntılar var. Bu konuda mücadele etmemiz gerekiyor. ILO’ya göre, kadınların pandemide işgücü kaybı yüzde 4.3, erkeklerde bu oran yüzde 2.8 civarında. Oranlarda eşitsizlikler var.
Mücadeleye devam edeceğiz. Kadınları geriye götürecek her türlü araç ve mekanizmaya karşı direnç göstereceğiz.
İNSANİ KALKINMA ŞART
– Sektörel Dernekler Federasyonu (SEDEFED) başkanı da seçildiniz. Ne tür sıkıntılar var?
SEDEFED’in ilk kadın başkanıyım. Bünyemizde 37 dernek var. Özellikle üretim sektörünün olumsuz etkilendiği bir gerçek. Turizm, hizmet, danışmanlık sektörlerinde ciddi sıkıntılar var. Üreticiler stok erittiler, şimdi yenisini üretme konusunda sıkıntılar var. Ekonomide iç talebin canlı, büyümenin kuvvetli olduğunu görüyoruz. Ancak büyümenin sürdürülebilirliği, kaliteli olması çok önemli. Maliyetler de çok artıyor. Tüketicinin alım gücünün düşmesi çok sıkıntılı bir süreç. Hammadde tedarikçileri de sıkıntıda. Sürdürülebilir politikalarla bu süreçten çıkılabilir.
Ekonomik kalkınma için insani kalkınmanın da olması şart. En önemli faktör insan sermayesi.
ŞİDDETE KARŞI MÜCADELEYE DEVAM
– Bu dönemde işini kaybeden girişimci kadınlar oldu mu?
Tabii ki zayıflamalar oldu. Kadın girişimcilerin üzerinde birçok yük var. Keşke teşvikler bu dönemde daha çok olsaydı.
– Ne tür teşvikler destekle olmalıydı. Hangi alanlarda zorluk yaşadınız?
Geçen yıl hem Ticaret hem Aile Bakanlığı’ndan bire bir bazda ne beklediğimizi ifade ettik. Bunların bir kısmı oldu. Tabii ki daha çok destek olunmalıydı. Kadınların şimdiye kadar kazandıklarının geriye götürülmemesi için bir yapılanma şart. Kumu alımlarında yüzde 10 kadınların ürettiği ürünlerden alınması için kota konulmalı. Bu vurgularımızı daha da güçlendiriyoruz. Kadınların kazandıklarının kaybını kabul etmiyoruz.
– Maalesef kazanımlar konusunda kayıplar da söz konusu, Türkiye İstanbul Sözleşmesi’nden ayrıldı…
Kadına şiddeti bu kadar sık duymamızın nedeni, cinsiyet ayrımcılığını destekleyen önyargılı kültürler. Bu kültürü aşmamız lazım. İlkokuldan başlayarak tüm topluma entegre edecek bir yapının kurulması lazım. Bu konu milli eğitim müfredatına alınmalı.
İstanbul Sözleşmesi hem kıymetli bir belge hem caydırıcı cezaların uygulanması ve bu konunun takibi konusunda güçlü altyapısı olan sözleşmeydi. Biz bu konudaki mücadelemizi sürdürüyoruz. İstanbul Sözleşmesi benimsediği ilkelerde özellikle kadının ekonomiye katılımını önemsiyor ve ekonomik şiddete ilk yer veren sözleşme bu da çok önemli.
Eğer bu şiddet bitmezse, kadınlar güvende olduğunu hissedemezse nasıl eğitime katılsın, çalışma hayatına katılsın, eşit fırsata erişebilsin. Şiddetsiz bir toplum hepimizin isteği. Şiddetin bir insanlık suçu olduğunu bilmemiz lazım. Toplum şiddetsiz olabilirse ekonomide de kadın bir o kadar var olabilir.
ENGELLER KALDIRILMALI
– Daha fazla kadının iş hayatına katılması için hangi adımlar atılmalı?
Kadınların daha fazla desteklenmesi ve teşvik edilmesi gerekiyor. İş hayatında varlık göstermelerinin önündeki engeller kaldırılmalı. En önemlisi cinsiyet eşitliğine dayanmayan ve özellikle erkek egemen önyargılı kültürle baş etmemiz gerekiyor ki her daim her kademede var olabilelim, kendimizi daha da güçlü hissedebilelim.
İş hayatında kadınların sayısının artmalı, bilgiye, finansa erişim önündeki engeller kaldırılmalı. Kadınlar kendini iş hayatında daha özgür hissedebilmeli.
Teknoloji, kadınlar için daha eşitleyici bir faktör, bu imkânlara eşit ulaşım, eşit erişim sağlanmalı. Bizim 4T’miz vardı. Bunlardan bir tanesi teknolojiydi. Onu her daim güçlü kılmak zorundayız. Kadınların yüzde 40’ı doğumdan sonra işten ayrılıyor. Yüzde 60’ı uygun koşulları görürsem tekrar işe dönmek istiyorum. Kreş, yaşlı bakım işlerinin yaygınlaşması ve erişilebilir olması şart. Özellikle işe alımlar ve ücretlendirmeler eşitlik temelinde yapılmalı.
– Finansa erişimde ne tür sıkıntılara var? Maliyetler mi yüksek?
Bu konuda kadın da çekimser. Kadınlar işini kurarken yardımı kendi yakınlarından destek alıyor. Sonra bankalara gidiyor. Kadınların bilgilendirilmesi ve cesaretlendirilmesi çok önemli.