İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı, Suriye’de yakalanarak Türkiye’ye getirilen ve 12 Ekim 2021’de tutuklanan Delil Hıso hakkında yürüttüğü …
İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı, Suriye’de yakalanarak Türkiye’ye getirilen ve 12 Ekim 2021’de tutuklanan Delil Hıso hakkında yürüttüğü soruşturmasını tamamladı.
Hazırlanan iddianamede şüpheli Delil Hıso’nun, silahlı terör örgütü PKK/KCK YPG-PYD içerisinde faaliyet yürüttüğü, İzmir Adliyesi önünde 5 Ocak 2017’de gerçekleştirilen saldırıdan yaklaşık 6 ay önce İzmir’e geldiği, bu esnada yanında el bombası, çok sayıda mermi ve TNT olarak adlandırılan patlayıcı madde getirdiği kaydedildi.
3 KEZ AĞIRLAŞTIRILMIŞ MÜEBBET
Delil Hıso hakkında, 1 kez “devletin birliğini ve bütünlüğünü bozma”, 2 kez de “kişinin yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle kasten öldürme” suçlarından olmak üzere 3 kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istendi. Ayrıca Hıso’nun 19 kez “kasten yaralama” ve 24 kez “patlayıcı madde kullanarak mala zarar verme” ve “kamu malına zarar verme” suçlarından da cezalandırılması talep edildi.
İddianame, İzmir 18. Ağır Ceza Mahkemesinde kabul edilerek, saldırıda kullanılan otomobili temin ettiği ve daha sonra yurt dışına kaçtığı belirlenen Abdulkahar Karasaç ile irtibatı bulunduğu belirlenen İsa Zorlu hakkında açılan ve aynı mahkemede görülen davayla birleştirilmesine karar verildi.
EMNİYETTE ANLATTI
Delil Hıso, iddianamede yer alan emniyetteki ifadesinde, YPG’nin baskısı sonucu Suriye’nin Kamışlı bölgesinde örgüte katıldığını, ideolojik eğitim aldığını ve bir süre Mardin’de inşaat ve tekstil işlerinde çalıştığını aktardı. Nusaybin’de bulunduğu dönemde ‘çukur eylemleri’ne, tekstil firmasında birlikte çalıştığı İ.E.’nin isteği üzerine katıldığını ileri süren Hıso, aynı kişinin isteğiyle, eylemlerde belirli bölgelerde barikatlar kurduğunu kaydetti.
Nusaybin’deki Ahmet Kaya Köprüsündeki 3 bombalı eylemde kendisinin de bulunduğunu anlatan Hıso, Mayıs 2015’te de yine Nusaybin’de tren yolunda rayların üzerinde bulunan çöp konteynerine bomba koyulması eylemine katıldığını belirtti.
BOMBALAR TATLI KUTUSUYLA TAŞINMIŞ
‘Çukur eylemlerinin ardından Kızıltepe’de çalıştığı fabrikanın sahibinin yeğeniyle İzmir’e tatile gitmeye karar verdiklerini aktaran Hıso, mühimmat ve bombaların Mardin’den İzmir’e taşıması olayını şöyle anlattı:
“Okul arkadaşım Fadi’yi arayıp İzmir’e geleceğimizi söyledim. 2016 yılı Temmuz ayında İzmir’e bilet aldığımızda Fadi bana, terminalin neresinde ve üzerimde nasıl bir kıyafet olduğunu sordu.
Bir müddet sonra Suriyeli 2 şahıs motosikletle terminale geldi. İ.H. adındaki kişi elindeki beyaz renkli 5 tatlı kutusunu gösterdi. Koltuklarımızı sordu ve bin lira para verdi. Bu para ile tatlı kutularını İzmir’de Fadi’ye teslim etmemizi istedi.
Kutuların içerisinde ne olduğunu sordum, kutuları açmamam ve içine bakmamam konusunda ısrar etti. Otobüse bindiğimizde koltukların üzerinde 3 kutunun, koltuğun önünde de 2 kutunun olduğunu gördüm.”
İzmir’de kendisini okul arkadaşı Fadi ile 2 kişinin karşıladığını aktaran Hıso, daha sonra Buca’da bir eve gittiklerini öne sürdü.
“İZMİR’İ PATLATACAĞIZ”
Getirdikleri tatlı kutularını Fadi ve arkadaşlarının açtığını söyleyen Hıso, “Kutuların içerisinde üstte tatlı, altlarında ise ayrı ayrı vaziyette sarılı olarak tahmini 150 kalaşnikof mermisi, TNT patlayıcı ve el bombası vardı. Şaşırdım, ne yapacaklarını sordum. Bana, ‘İzmir’i patlatacağız’ dediler. Sonra Azad, Mesut ve Nizar isimli kişilerin evlerine gittik. Fadi, yanımızda getirdiğimiz içerisinde TNT patlayıcı, kalaşnikof mermileri ve el bombaları olan 5 tatlı kutusunu Azad’a teslim etti. İzmir’de yaklaşık bir hafta kaldım. Kızıltepe’ye döndüm. 2017 yılına kadar Fadi ile hiçbir irtibatım olmadı ama 2017 yılının ortalarında Fadi beni arayarak, ‘İzmir’de adliyede eylem yaptık, bir polis öldü, bu olaydan dolayı Azad’ı alırlarsa ben de açığa çıkarım, onun için Kamışlı’ya gidiyorum’ dedi” ifadelerini kullandı.
İddianamede, Hıso’nun anlatımlarının, baz istasyonu tespitleriyle de örtüştüğü belirtildi. İddianamede yapılan araştırma sonucunda, Hıso ve arkadaşının, 25 Temmuz 2016’da Mardin’den hareket edip 28 Temmuz 2016’da İzmir’e geldikleri ve yine aynı iki kişinin 4 Ağustos 2016’da İzmir’den Mardin’e döndüklerinin tespit edildiği kaydedildi.