Ülkenin güney kıyıları yangınlarla sarsılırken İstanbul’da kalan müzikseverler, klasik müziğe sığındı. Cemal Reşit Rey Senfoni Orkestrası’nın İBB …
Ülkenin güney kıyıları yangınlarla sarsılırken İstanbul’da kalan müzikseverler, klasik müziğe sığındı. Cemal Reşit Rey Senfoni Orkestrası’nın İBB Orkestralar Müdürlüğü işbirliği ile Harbiye Cemil Topuzlu Açıkhava Tiyatrosu’ndaki ikinci konserinin ağır basan bestecisi Çaykovski’ydi. İstanbul’da Senfonik Yaz, Bir yaz akşamı” temalı konseri genç şef Can Okan yönetti. Solisti ise viyolonselde Çağ Erçağ. Çaykovski’nin vals ile açılan konseri, yine bestecinin bu kez İtalyan Kapriçyosu ile bittiğinde dinleyiciler ayağa fırladı alkışlamak için, duygularımız öylesine coşmuştu.
Şef Can Okan, yangınların getirdiği büyük felaketi anar ve tüm müzisyenlerin üzüntülerini dile getirirken Requiem’i de bütün canı yananlara ithaf etti! Biz doğayla birlikte yaşayabilen canlılar olarak doğaya nasıl bu kadar acımasız olabiliriz?
Can Okan, tıpkı Cem Mansur gibi parçalardan önce çalacakları eserler ve bestecilerin bu eserleri hangi duygularla yazdıklarını da anlatarak dinleyicileri parçanın havasına soktu. Çaykovski, bunalımlı bir döneminde yaz aylarında kız kardeşiyle birlikte Roma’ya giderek iki ay kalmış. Kentin güzelliğinden ve havasından o kadar etkilenmiş ki orada kaldığı sürede başladığı bestesi İtalyan Kapriçyosu’nu üç ay gibi kısa bir sürede tamamlamış. Kaldıkları otel bir kışlanın yanında imiş ve bando seslerinden etkilenen besteci eserin girişinde nefesli çalgıları bolca kullanmış, gerisi ise tam bir fantezi, fırlamalık! İtalyanlara, Roma’ya yakışır cinsten! İki saat boyunca yüreğimizi soğutan bu müzik ve konserle gerçek dünyanın yangınlarını unutur gibi olduk. Müzisyenler de canlı konser vermeyi öyle özlemiş ki Can Okan, parça girişlerindeki akort seslerini bile severek dinlediğini söyledi; bir de dünyayı yeni baştan akort edebilsek, her yandan ayrı ve yıkıcı bir ses çıkmasa! İstanbul’da “Senfonik Yaz” devam edecek. Kaçırmayın.