Tüm dünyada salgınla mücadele sürerken aşılama çalışmaları devam ediyor. Aşı karşıtlarının öne sürdüğü, “aşıların kısırlık yapacağı” ve benzeri …
Tüm dünyada salgınla mücadele sürerken aşılama çalışmaları devam ediyor. Aşı karşıtlarının öne sürdüğü, “aşıların kısırlık yapacağı” ve benzeri çeşitli iddialar nedeniyle kimi yurttaşların aşıdan uzak durduğu ifade edilirken İstanbul İl Sağlık Müdürü Prof. Dr. Kemal Memişoğlu, konuyla ilgili açıklama yaptı.
Memişoğlu, kısırlık iddiasının gerçeği yansıtmadığını ve bilimsel bir temel taşımadığını dile getirdi. Memişoğlu, “Maalesef çok spekülasyonları yapılıyor, her türlü dezenformasyon diyelim yanlış bilgilendirme hatta kötü niyetli bilgilendirme de olabiliyor. Onun için bu konuda önce aşının ne işe yaradığını bilmemiz lazım. Kısırlık yapıyor vs. ile insanların, toplumların hassas olduğu alanlarda maalesef yanlış, yanlı bilgilendirmeler yapılıyor. İnsanlar buna inanmasınlar. Niye inanmasınlar; sonuçta kısırlığın bu maddeyle bir alakası yok. 1970 yılında Türkiye’de doğurganlık yaşındaki 15 ile 49 yaş arası bir kadının çocuk sayısı 4.9, Avrupa ortalamasına baktığımız zaman 2,5 bandında. Mesela İsrail’de Orta Doğu’da nüfusu artma ihtiyacı olan ve planlayan ülke onda da yaklaşık 3.8 1970’de. Ülkemizde bu oranlar maalesef 1.78’ e düşmüş durumda. Dünya Sağlık Örgütü nüfusu aynı sayıda tutabilmek için bunun 2.10’un altına düşmemesi gerektiğini söylüyor. Şu anda Türkiye’de İstanbul’da dahil 1.78’e düştük. Bugün aşıları yapan doğurganlığı arttırmaya çalışan ülkeler bu aşıların hepsini yaptırırken kısırlığı ve ya çocuk olmamasını düşünseler bu aşıları yaptırmazlar. Bugün Avrupa nüfusu yaşlanmaya başladı onun için doğurmayı ve doğurganlığı arttırmaya çalışıyorlar. Çünkü onlar doğurganlığı ve nüfus artışını teşvik etmeye çalışıyorlar” dedi.
“AZALTSA İSRAİL KULLANMAZDI”
“Aşı karşıtlığını engelleyemeyiz ama iyi niyetle bunlara inanan insanlarımıza seslenmek istiyorum.” diyen Memişoğlu, “Aşı kısırlıkla alakası olmayan, insanları hastalıktan koruyan en önemli elimizdeki silahtır. Aşının 100-150 yıldır kullanılan yöntemin insanları engelleyen, doğurganlığı azaltan bir unsur olmadığını herkesin bilmesini istiyorum. Eğer bu doğurganlığı azaltsaydı bugün Avrupa ülkeleri, İsrail gibi ülkeler bu aşıları kullanmazdı. Tabi ki kötü niyetli insanlar olacaktır ama yalanlarına kamuoyu oluşturmalarına izin vermeyelim” şeklinde konuştu.
Memişoğlu açıklamasında, asıl tehlikenin sezaryen olduğunu ileri sürüp “Şu andaki maalesef yanlış ve yanlış uygulamalar doğurganlığımızı çok azaltmış durumda. Bu toplumumuzun bir 15-20 sene sonraki büyük risklerinden bir tanesi. Doğurganlığı azaltacak en önemli unsur aslında sezaryendir. Bizim önce sezaryenleri azaltmamız lazım. Sezaryenin bir doğum olayı olmadığını bütün toplumun bilmesi lazım. İstanbul’da ve Türkiye’de doğumlarımızı büyük oranda sezaryen yapmaya başladık. 2019 yılında İstanbul’da 235 bin 284 toplam doğum yapılmış, halbuki 2020 yılında bu 217 bin 131’e düşmüş. Yaklaşık yüzde 8 oranında az çocuk olmuş. Bunun en önemli nedeni çok net söylüyorum sezaryendir.” ifadelerini kullandı.
“DOĞURGANLIK ORANLARINI YÜKSELTMEMİZ GEREKİYOR”
İstanbul’daki hastanelerde doğumhanelerin son teknolojik sistemlerle kadınların doğumlarını en rahat edecekleri şekilde tasarlandığını söyleyen Memişoğlu, “Dünyanın en iyi alt yapısını oluşturduk. Bazı annelerimiz ağrıdan korkuyorlar artık ağrısız doğumlar var. Normal doğumumuzu da ağrısız yapılabilecek teknoloji ve imkanlarımız var. Lütfen en az 3 çocuk yapalım. Özellikle İstanbul gibi gelişmiş illerde doğurganlık oranlarını yükseltmemiz gerektiğimi herkesin bilmesini istiyorum. 2000 yılında ilk anne olma yaşını 24 iken şu an 29’a çıktı maalesef.” ifadelerini kullandı.
Sezaryen doğum için “salgın kadar büyük bir problem” iddiasınbda bulunan Memişoğlu, “Bugün 1.78’e düşmüş doğurganlık hızından bahsediyoruz İstanbul’da bu çok tehlikeli bir şey. Yaş ortalamasının büyüdüğünü görüyoruz annelerimizin. Bu tehlikeli bir şey. Sosyal anlamda da çocuğun gelişimi açısından kardeşin çok önemli olduğuna inanıyorum” diye konuştu.