İfade özgürlüğü, yargıya güvensizlik Barış Pehlivan, Murat Ağırel, Sedef Kabaş’ın tutuklanması ve gazeteciler üzerindeki baskıları İstanbul …
İfade özgürlüğü, yargıya güvensizlik Barış Pehlivan, Murat Ağırel, Sedef Kabaş’ın tutuklanması ve gazeteciler üzerindeki baskıları İstanbul Barosu Başkanı Mehmet Durakoğlu’yla konuştuk. Durakoğlu’nun yargı gündemine ilişkin açıklamaları şöyle:
AİHM KARARI VURGUSU
Özellikle Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararlarında gazetecilere ilişkin bir ayrım yapılıyor. Bu ayrımın nedeni de özellikle basına dair. Dünyanın özgür ülkelerinde yani kendini hukuk devleti olarak tanımlayan ülkelerde, yargısının bağımsız olduğu ülkelerde gazetecilere ilişkin tutuklama AİHM kararlarında açıkça belirtildiği gibi çok büyük bir istisna olarak kabul ediliyor.
BU NOKTAYA NASIL GELDİ?
Bu noktaya gelinirken İstanbul Barosu olarak çok uyarıda bulunduk. Cumhuriyet gazetesine açılan davalar orada sanık gibi gösterilen insanlara karşı açılmış davalar değildi. Basın baskı altına alınırken, özellikle gazeteciler cezaevlerine atılırken sadece onlara değil tüm basına bir gözdağı söz konusuydu. İfade özgürlüğü noktasında Türkiye’nin geriye gidişinin temel parametreleri yargının kullanılmasıyla oldu. Siyasi iktidar ifade özgürlüğünü geriye götürmek için yargıyı kullandı. Benzeri bir şey Gezi davasında da oldu. Gezi davasında, Türkiye’de özellikle toplantı ve gösteri yürüyüşüne ilişkin özgürlüklerin kısıtlanmasına yönelik bir davadır. Böyle baktığınız zaman yargıyı araçsallaştıran siyasi stratejilerinin parçası olarak kullanan, yasakları yargı eliyle uygulayan bir siyasi iktidarla karşı karşıyayız.
KABAŞ’A HAPİS İSTEMİ
Sedef Kabaş ile ilgili önemli olan nokta daha bir hafta evvel özellikle İnsan Hakları Eylem Planı’nın açıklanmış olması ve orada Cumhurbaşkanının ‘Artık gece yarıları insanlar evinden alınmayacak’ demesine rağmen Sedef Kabaş’ın gece yarısı evinden alınmasıydı. Daha ilginci Kabaş emniyette ifadesini verirken Adalet Bakanlığı’nın ‘bu hadsiz beyanlar karşısında yargı cezasını verecektir’ diye tweet atmasıydı. Böyle bir tablo karşısında Türkiye’de yargının bağımsız olduğunu söylemek mümkün değil. İddianamede gördük ki cezayı çoğaltmak için başka söylediği ifadelerde konuldu. Sırf tutuklamayı haklı göstermek için yapıldı.
SİZİN UMUDUNUZ VAR MI?
Var tabi. Ben umudumu hiçbir zaman kaybetmedim. Darbe dönemlerini, baronun kapısına beşi bir yerde generallerin mühür vurduğu dönemleri de yaşadım. Bunların hepsini aştık. Ne kadar demokrasiden uzaklaşırsak uzaklaşalım bize yeniden yaşatacağına eminim. Biz demokrasiyi yaşamış bir ülkeyiz.
YARGIYA GÜVENKIRILDI
Bu ülkenin Cumhurbaşkanından başlayarak en alta kadar herkesin yargıdan elini, ayağını çekmesi lazım. Yürütme şu anda yargıyı baskı altına almış vaziyette. Yargıçlar kendi vicdanlarıyla karar verebilecek bir özgür ortam bulabilirse, yargı da yeniden tarafsız hale gelir.