Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın oğlu Bilal Erdoğan’ın Mütevelli Heyeti Başkanı olduğu İlim Yayma Vakfı’nın tarihi Süleymaniye Cami’ni …
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın oğlu Bilal Erdoğan’ın Mütevelli Heyeti Başkanı olduğu İlim Yayma Vakfı’nın tarihi Süleymaniye Cami’ni perdeleyen inşaatına tepkiler gelmeye devam ediyor.
AKP’ye yakınlığıyla bilinen Yeni Şafak gazetesinin İslamcı yazarı Yusuf Kaplan, “Süleymaniye’nin ruhu korunmalı” başlıklı bir yazı kaleme aldı.
Kaplan yazısında, “Dünyada şehirlerini yok eden tek toplum biziz” dedi ve Süleymaniye’nin etrafının “tertemiz” yapılması gerektiğini söyledi. Kaplan yazısının devamında “Bu tartışma buna vesile olabilirse devrim olur, diğer koruma girişimlerine de örnek teşkil eder” ifadelerini kullandı.
Yusuf Kaplan’ın yazısı şöyle:
İlim Yayma Vakfı’nın Süleymaniye Camii çevresinde yaptırmakta olduğu bir yurt binası kamuoyunda yoğun tartışmalara neden oldu -haklı olarak.
RUHUNU YİTİREN BİR ŞEHİR
İstanbul, ruhunu yitiriyor. Bir asır öncesinde, mütareke yıllarında Yahya Kemal İstanbul’u dolaşır baştan başa… Tarihî Yarımada’yı ve elinde mendillerle, hüngür hüngür ağlayarak İstanbul’u dolaştığını anlatır bizzat kendisi.
İstanbul, Osmanlı modernleşmesinden Cumhuriyet modernleşmesine geçiş sürecinde kimliğini yitirmeye başlar. Batı tarzı kent mimarisi İstanbul’da yaygınlık kazanır. Saraylara damgasını vuran barok’un, rokoko’nun zevksiz örnekleri, Boğaz’ın aşkın, narin, havayla toprağın, gökle denizin ulvî bir sema yaparcasına gerçekleştirdiği bütün varlığın bütünleşme şarkısı besteleyen ruhunu yok eder, hem çirkinleştirir hem de dünyevîleştirir.
Camiler bile bu Batı tarzı ama gerçekten de yoz, zevksiz mimariden nasibini alır. Nuruosmaniye Camii bu zevksiz Batı tarzı mimarinin en çarpıcı örneklemenden biridir, meselâ.
Velhasıl, o gün bugündür İstanbul ruhunu yitirme ve kimliğini kaybetme tehlikesi yaşıyor.
İLİM YAYMA, YENİ SÜLEYMANİYE’LER İNŞA EDECEK NESİLLERİ YETİŞTİRMEK İÇİN VAR!
İlim Yayma Vakfı, Süleymaniye’nin İstanbul’un ruhu olduğu bilincine sahip bir vakıf. Binlerce öğrenciye master ve doktora bursu vererek önlerini açıyor. Yeni Süleymaniye’ler inşa edecek parlak nesiller yetiştirmek için nefes alıp veriyor.
AK Parti döneminin kalkınma hamlesi ve ruhsuz betonlaşma örnekleri, İstanbul’un ruhunu zedeleyen örnekler olarak bizzat Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından da itiraf edildi.
İstanbul yüz yıl içinde yıkılacak zaten: Mevcut kitle ve yığın mimarisi, İstanbul’a tecavüz etmekten, dünyanın en şiir şehirlerinden birini kimliksiz, kişiliksiz bir heyûlâ’ya dönüştürmekten ve şehrin ruhunu yok etmekten başka bir işe yaramıyor.
Dünyada şehirlerini yok eden tek toplum biziz. Şehirlerini yani ruhunu.
Halep Müslüman bir şehirdi. Gaziantep tecavüze uğramış bir hayalet şehir!
Şam, Beyrut, Semerkand, Buhara her şeye rağmen Müslüman şehirlerdir. Ama Ankara, İzmir, hatta Tarihî Yarımada’yı yok sayarsanız İstanbul Müslüman bir şehir değildir.
Yahya Kemal’e sormuşlar ya: Ankara’nın nesini seviyorsunuz, diye?
Onu verdiği cevap meşhûrdur: “İstanbul’a dönüşünü”.
Birileri de bana İstanbul’un nesini seviyorsunuz diye sorarsa, vereceğim cevap, “Gecesini seviyorum” olur.
Niçin?
Çünkü gece, İstanbul karanlığa bürünüyor ve İstanbul’un katledilişinin üstünü örtüyor!
İlim Yayma’nın Süleymaniye’deki binası etrafında başlayan tartışma’dan bir güzellik hasıl olabilir. Vakfın genel merkezinde bir istişare toplantısı yaptık dün. Toplantıya İlim Yayma Vakfı Başkanı Bilal Erdoğan, Mütevelli Heyeti Başkanı Ahmet Sakıp Şahinoğlu, Başkan Vekili Nurettin Alan ve diğer yöneticilerle, teknik ekip, yazarlar, akademisyenler katıldı.
Güzel bir bilgilendirme ve istişare toplantısı oldu. Vakfın yöneticileri, Süleymaniye’nin ruhunu korumak için her tür fedakârlığa hazır olduklarını söylediler. İlim yayma Vakfı, Kültür Varlıklarını Koruma Kurulu’nun, şehrin ruhunu, dokusunu bozmayacak, tek katlı bina ve hatta yıkım dâhil her tür kararına saygı duyacaklarını açıkladılar. Yeter ki, Süleymaniye’nin silüeti zedelenmesin, dediler.
Şimdi artık top Kurul’da.
Kurul, bence, Süleymaniye’nin ruhunu koruyacak radikal kararlar almalıdır. Süleymaniye’nin etrafını “tertemiz” yapmalıdır. İstimlak kararı mı olur, başka bir şey mi, orasını bilemem.
Ama bildiğim ve yüksek sesle dillendirmek istediğim tek şey, Süleymaniye’nin etrafının “tertemiz” yapılmasıdır.
Bu tartışma buna vesile olabilirse devrim olur, diğer koruma girişimlerine de örnek teşkil eder.
İLİM YAYMA’DAN VAKUR BİR AÇIKLAMA: SÜLEYMANİYE’NİN RUHUNU KORUMAK VAZİFEMİZ
İlim Yayma Vakfı, yaptığımız toplantıdan sonra güzel, kendine yaraşır bir açıklama yayınladı. Bu açıklamanın son kısmını burada paylaşıyorum, tam metnin, gazetemizden Sevda Dursun arkadaşımızın konuyla ilgili yaptığı haberde verileceğini umuyorum ya da İlim Yayma Vakfı’nın hesaplarından ulaşabilirsiniz.
Vakf’ın açıklamasının en önemli bölümünü buraya alıyorum:
“Vakfımız, kapalı alan ve yükseklik itibariyle yapının eski haline ve çevresindeki binalara göre daha yatay, Süleymaniye’nin mimarî siluetine uygun bir çalışma yapmıştır. Bu bağlamda kamuoyundaki tartışmaları gidermek amacıyla ilgili kurum ve kuruluşlara çağrımızdır:
Süleymaniye, İstanbul’un ruhudur. İlim Yayma Vakfı’nın varlık sebebi bu ruhun korunmasıdır. Süleymaniye’nin ruhuna zarar verebilecek herhangi bir girişimi önce biz kabul etmeyiz. Süleymaniye’nin silüetinin korunması için üzerimize düşen her tür fedakârlığı yapmaya hazır olduğumuzu beyan ediyoruz. İlgili kurum ve kuruluşları, üzerine düşen sorumlulukları yerine getirmeye davet ediyoruz.
Vakfımızın bu çağrısının Süleymaniye Külliyesi ve çevresine ilişkin imar planı ve yenileme avan projelerinin tadilatına öncülük yapması ve Süleymaniye bölgesinde üçüncü kişilerce yapılacak yeni inşaatlara iyi bir örnek olması temennisiyle…
Kamuoyuna saygı ile duyurulur.”