Kategoriler: Kültür Sanat

‘İki Kişilik Hır Gür’ ya da Kahrolsun Savaş!

Oyunu izlediğim gece Rusya Ukrayna sınırından içeri hücuma geçeceğini açıklamıştı. Oysa sahnedeki savaş çoktan başlamıştı bile. Sahnede iki savaş vardı. Göze görünen ve göze görünmeyen. Biz izleyiciler bir kadınla bir erkek arasındaki çatışmayı izliyorduk. Savaştan kaçıp , kapandıkları denizaltında “salyangozla kaplumbağa aynı hayvan mıdır, değil midir?” gibi derin(!) bir konuda kavgaya camlardan tutuşmuşlardı… Dışarıdaki savaşı ise patlayan bombalardan, mitralyöz taramalarından, içeri düşen cesetlerden, leşlerden, kırılıp dökülen kapılardan camlardan, yıkılan duvarlardan ve içerdekilerin korkusundan izliyorduk. Baştan başlıyorum:

ŞİDDETTEN BESLENME

Ionesco, “absurd tiyatronun” en önemli temsilcilerinden. Absürt tiyatro bizde “saçma tiyatro” ya da “Uyumsuz Tiyatro” diye çevrilip kullanılageldi. Ben uyumsuz demeyi yeğliyorum. Ve uyumsuz tiyatronun günümüze ne denli uyumlu olduğunu görüp yazara bir kez daha şapka çıkarıyorum!

Ionesco’nun tüm oyunlarında çiftler, çatışma kaynağıdır. (“Ders”te, öğretmen öğrenci; “Kel Şarkıcı”da konuştukça karı koca olduklarını keşfeden burjuva çift, “Gergedanlar”da anne baba vb.) Birbirlerini yok etmeye çalışırken, aslında kendilerinin yok olduğunu göremeyen çiftler elbet metafor olarak kullanılıyor… Gerçekle düş, pişmanlıklarla özlemler , aşkla nefret arasında gidip gelirken kendi tarihlerini yeniden yazarken trajikomik durumlara tanıklık ediyoruz.

Bu oyunda da savaşın aptallığı, saçmalığı, anlamsızlığı, korkunçluğu, adam ve kadının ilişkisi üzerinden iletiliyor. Adam ve kadının ilişkisi de tıpatıp savaştaki gibi şiddetten besleniyor. Kim demişti “Faşizm iki kişi arasındaki ilişkide başlar” diye… Aynen öyle.

MUTLU BULUŞMA

Işıl Kasapoğlu’nun rejisi, Ayşenil Şamlıoğlu ve Reha Özcan gibi iki usta oyuncuyla buluşunca, oyun içindeki oyunları görmeniz; dış dünyayla çiftin iç dünyaları arasında paralellikler kurmanız; hatta diyalogların, sözcük anlamlarının ötesinde bir işlev yüklendiğini kavramanız da kolaylaşıyor. Ve işte bu mutlu buluşma sayesinde “absurd tiyatronun” tadına daha çok varıyorsunuz. İki oyuncunun da beden dilini kullanma, sözcüklerle “oynama”, giderek groteske varma gücü, birikimleriyle orantılı çok geniş alanlara uzanıyor. Bilinmeyenden korkmaları, aşkı, nefreti, şiddeti, şefkati , çatışmayı, geçmiş özlemini, gelecek endişesini vurgulamaları da… Nalan Alaylı’nın kostümleri (adamla kadın kurbağa ve salyangoza mı benzediler yoksa bana mı öyle geldi…) Hakan Dündar’ın içeriyle dışarıyı kâh çatıştıran kâh birleştiren dekorları, Serdar Öztop’un müziği işlevsel. Tümü bir ataya geldiğinde hepsi tiyatro tadını bütünlüyor!

Savaşmak için fillerin tepiştiği arada da piyonların parçalanıp ezildiği günümüzde Ionesco’nun uyumsuz oyunu hayatımıza cuk oturuyor! Zamanlamaya da alkış!

Paylaş

Son Haberler

İzmit’de Erkeklerin Aradığı Kadınlar Son Dakika

İzmit'de Erkeklerin Aradığı Kadınlar Son Dakika Genel olarak erkeklerin diğer deyişle, Hepimizin hayatı kendine göre…

2 sene Önce

Galatasaray, Barcelona’ya gol izni vermedi

Galatasaray'ın deplasmanda Barcelona'yla 0-0 berabere kaldığı maçta ilginç bir istatistik ortaya çıktı.Kalesini gole kapatan Galatasaray,…

2 sene Önce

İspanyol kaleci devleşti!: Barcelona 0-0 Galatasaray

UEFA Avrupa Ligi son 16 turunda deplasmanda Barcelona ile karşılaşan Galatasaray, müsabakayı 0-0 berabere tamamlayarak…

2 sene Önce

CHP’li Özgür Özel’den iktidara Türkiye Varlık Fonu tepkisi

Türkiye Varlık Fonu ile LYY Telekomünikasyon AŞ arasında Türk Telekom'un toplam sermayesinin yüzde 55’ini temsil…

2 sene Önce

Trendyol kadın girişimcileri dijitalleştiriyor, işlerini büyütmelerine katkı sağlıyor

UN Women ve UN Global Compact ortak inisiyatifi olan Kadının Güçlenmesi Prensipleri (WEPs) imzacısı olan…

2 sene Önce

İbrahim Kalın: Savaşın sona ermesi için nihai karar Putin’den gelecek

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, katıldığı CNN International canlı yayınında Türkiye'nin Rusya ve Ukrayna arasındaki arabuluculuk…

2 sene Önce

Gezinme deneyiminizi iyileştirmek için çerezleri kullanıyoruz.