Hüseyin Çağlayan’ı, her ne kadar Londra’da yaşasa da iyi tanıyoruz. Sadece biz değil dünya da tanıyor. Lefkoşa doğumlu, İngiltere eğitimli çok …
Hüseyin Çağlayan’ı, her ne kadar Londra’da yaşasa da iyi tanıyoruz. Sadece biz değil dünya da tanıyor. Lefkoşa doğumlu, İngiltere eğitimli çok yönlü bir tasarımcı, sanatçı. Venedik Sanat Bienallerinden birinde, 2005’te, Tilda Swinton’un yer aldığı “Absent Presence” isimli işiyle Türkiye’yi temsil etmişti.
İMPARATORLUK NİŞANI
Hüseyin Çağlayan dünyanın sayılı tasarım okullarından Londra’daki Saints Martins College of Arts and Design’dan mezun oldu ve mezuniyet projesi olarak elbiseleri toprağa gömüp oksidasyon, çürüme, paslanma gibi evreleri ölçerek onların belki de ileride arkeolojik parçalar olacağını savundu. Bu koleksiyonu moda markası Brown hemen satın aldı. 1993’te mezun oldu, 1994’te kendi markasını kurmuştu bile. Amerika’dan Avrupa’ya, Uzak Doğu’ya onlarca müzede solo sergiler açtı. Çağlayan’ın işleri iki boyutludan üç boyutluya, led ışıklı donanımdan, katlanabilir, açılır, kapanabilir olmaya kadar insanı şaşırtacak yaratıcılıktadır. O yüzden o sadece bir moda tasarımcısı değil, bir performans sanatçısı, yönetmen, koreograf, sahne kostümcüsü ve mobilya tasarımcısıdır da. 2006’da İngiltere Kraliçesi II. Elizabeth’ten, Britanya İmparatorluk Nişanı (MBE) aldı. 2018’de de her yıl çok etkin bir tasarımcıya verilen prestijli London Design Medal’a, bir başka nişana daha sahip oldu.
130 PARÇA ESER
Hüseyin Çağlayan’ın, Çin Halk Cumhuriyeti, Şanghay Elektrik Santralı Sanat Müzesi’nde, 1500 metrekarelik bir mekânda 130 parça ile açtığı sergiye yine dünyanın çeşitli koleksiyonlarından ve müzelerden işleri getirildi. Her defilesi ve sergisi temalı olan Hüseyin Çağlayan, Takımadalar adını verdiği sergisini şöyle anlatıyor: “Ben, Nio akıllı elektrikli araçlarla epeydir işbirliği yapıyorum. Nio’nun merkezi Şanghay’da. Aynı zamanda tasarım objeler de yapıyorlar. Onlarla işbirliğimiz de Japon pazarında benim tasarımlarımın epey tanınmış olması üzerine başlamıştı. Nio ile üç yıl önce Şanghay Moda haftası için hazırladığımız koleksiyonu sunmuştuk. PSA Müzesi ilk kez bir tasarımcıya sergi açma önerisi getirdi. Pandemi ve karantina süresi yüzünden açılışa gidemedim ama çok ziyaretçi alıyormuş. İzleyicilerin dokuz adadan oluşan bu takımadalar arasında bir yolculuk yapmasını istedik. Serginin dokuz bölümü var ve bunlar Metamorfoz, bedensizlik, sürat ve hareket, geçiş, körnokta, göç, sınır, bedeni terketme, yeni antropoloji gibi başlıklar taşıyor. Sergi benim mezuniyet koleksiyonumdan parçalarla başlıyor, lazerle, led ışıklarıyla, teknolojiyi, 3D animasyonu kullanarak yaptığım giysilerle devam ediyor, hatta İber Yarımadası’ndan Mağribi giysilerinden göndermeler bile var. En sonunda da Nio elektrikli arabaların artan döşeme kumaşlarını kullanarak tasarladığım geri dönüşümlü tasarımlar var. Yani hem kronolojik hem tematik bir düzenle sunum yaptık.”
Serginin küratörü ise Hüseyin Çağlayan’ın tasarımlarında Londra’dan annesine gönderdiği uçak mektuplarından, göçlerden, göç ettiği ülkeye uyum sağlayamamış göçmenlerden, modern yaşamın insan hayatına getirdiği sürat ve pratikliğe kadar her deneyiminin izlerini taşıdığını söylüyor. Müzenin bir köşesinde Çağlayan’ın defilelerinin videosu sürekli dönüyor, Çince-İngilizce kataloglar ve sergiye göre üretilmiş hediyelik eşyalar müze mağazasında satılıyor. Şanghay’da, 20 Şubat’a kadar açık kalacak bu sergi bakalım Hüseyin Çağlayan’a daha başka hangi dev kapıları açacak…