ABD’de 1950’lerde Marlon Brando’dan önce yeni bir oyuncu kuşağı yaratmıştı Montgomery Clift. Genç aktör daha doğal oynuyordu ve daha bağımsız bir tutum izliyordu. Bu da Hollywood’un yıldız yaratma düzenini altüst edivermişti. Kendini stüdyoların starlık taktiklerinin uzağında tutan, rollerini isteğine göre seçen, uzun süreli anlaşmalara imza atmayan yakışıklı, yetenekli Monty 1920’de Omaha’da bir bankacının oğlu olarak doğdu. Varsıl yaşamaya alışık annesi Ethel, oğlu doğar doğmaz çocuklarıyla birlikte dünyayı görme hevesiyle Avrupa gezisine çıktı. Bu köksüzleşmeden gergin, duyarlı Monty ilk yıllarını Fransa’nın, Almanya’nın, İsveç’in lüks ortamlarında geçirdi, eskrim, tenis, müzik dersleri aldı. Annesi onu arasız şımarttı. 1929 ekonomik krizi Monty’nin babasını etkileyince Ethel çocuklarıyla birlikte ABD’ye döndü.
On üçünde Broadway’de sahneye çıkan Montgomery Clift, Hollywood’a geçmeden on yıl süresince sahnelerde başarılı performanslar sergiledi. Oyuncu arkadaşı Geraldine Kay onun için “Her şeyi bir sünger gibi emerdi. Devam etseydi çok parlak bir sahne yaşamı olacaktı. Çekiciliği dayanılmazdı” demişti. Çocukluk arkadaşı Ned Smith ise ne denli duyarlı olduğuna değindi: “Okumayı ve tiyatroyu çok severdi. Öte yandan daha erkeksi olup spor yapmayı severdi. Yıllar boyunca ondan bir erkek yapmaya çalıştım, ama kişiliğinin öbür yanı hep ağır bastı.”
1940’ların tutucu, ikiyüzlü Amerika’sında ilk cinsel deneyimlerini yirmi yaşında yaşayan Monty eşcinselliğin işinde büyük bir engel olduğunun ayrımındaydı, ama sert bir ahlak anlayışına sahip olsa da bu eğilimini saklayacak bir yapıda değildi, eşcinselliğini örtmek ona hep acı verdi.
Monty sinemadan önce tiyatroda yerini sağlamlaştırdı. Profesyonelliği ve oyun gücü Hollywood’a dek ulaştı. Howard Hawks ona Red River’da (Kanlı Nehir/1946) rol verdi. Clift’in eşcinselliğinden aşırı tedirgin olan bağnaz, tutucu John Wayne sette ondan uzak durdu. Monty kovboy rolünde çok başarılıydı.
Actor’s Studio’ya da (1947) giden oyuncuya A Place in The Sun’ın (İnsanlık Suçu/ 1951) çekiminde rol arkadaşı aşık oldu. Bu, 17 yaşındaki Elizabeth Taylor’dı. Ondan aldığı tutkulu aşk mektuplarını o yıllardaki sevgilisine okuyan Monty, Elizabeth’le ömür boyu sürecek bir dostluk kurdu. Aralarındaki özel ilişki filmin aşk sahnelerine yansıdı, sinemadaki romantizme yeni bir boyut getirdi.
Gittikçe bağımsızlaşan, kendi özel dünyasına çekilen aktör, Sunset Bulvarı, Rıhtımlar Üzerinde, Cennetin Doğusu gibi önemli projeleri geri çevirdi. Giderek içine kapandı ve tiyatroya döndü. Yanlış oyun seçimleri onu içkiye yöneltti.
Raintree County’nin (1956) çekiminde Elizabeth Taylor’ın verdiği parti çıkışında arabasıyla telefon direğine çarpan, ölümden dönen Clift’in yüzü parçalandı, oyuncu ağır bir estetik operasyon geçirdi. Yeni yüzü en usta cerrahların elinden çıktı, ama çirkinleştiğini düşünen Monty insanlardan kaçmaya, saklanmaya başladı. Acılarını dindirmek için bolca ilaç aldı, içki içti. O kadar çok içki içiyordu ki günde ancak iki saat çalışabiliyordu. Wild River’da (Vahşi Nehir/ 1960) oyuncu Lee Remick, Clift’i zayıf, kemikli, kırılgan bir kuşa benzetmişti.
The Misfits’de (Uygunsuzlar/1961) yorgun bir kovboyu canlandıran Monty için Marilyn Monroe “Benden daha kötü durumda olan tek kişi” yorumunu yapmıştı. Clift’in oyun gücüne hayran kalan John Huston onu Freud’da (1962) oynattı. Monty’nin çökertici yaşam biçimi sağlığını etkiliyor, bazen sete gelemiyor ya da geç kalıyordu. Setine gidemediği şirketlerden biri, Universal oyuncuyu bütçeyi aşmasına neden olduğu gerekçesiyle mahkemeye verdi. Ama Monty Freud’da olağanüstü bir yorum sundu, filmin gişe başarısı Clift’in kazancı oldu.
“Başarısızlıkla sefalet sanatçının yaratıcı enerjisinin kaynaklarıdır. Olumsuzluğa, ölüme ne ölçüde yaklaşırsak o kadar gelişiriz” diyordu Montgomery Clift. Katarakt ameliyatı olduktan, son sevgilisince terk edildikten sonra yine evine kapandı. Elizabeth Taylor ısrarla ona Altın Gözde Yansımalar’da bir rol ayarladı. Hem ona teşekkür etmek hem de Hollywood’a bitmediğini göstermek için rolü kabul etti, ama aşırı yorgun kalbi daha fazla dayanamadı. 22 Temmuz 1966’da kalp krizinden yaşamını yitirdiğinde henüz 45 yaşındaydı.
I Confess (İtiraf Ediyorum/ 1952), From Here to Eternity (İnsanlar Yaşadıkça/ 1953), Indiscretion of an American Wife (1954), Suddenly Last Summer (Birdenbire Geçen Yaz/ 1959) gibi önemli yapımlarda oynayan, anlamlı yeşil gözleriyle, incinebilir, çekici görüntüsüyle, kararsız cinselliğiyle Montgomery Clift, duyarlı yalnız adamları, idealistleri Hollywood’da ender görülen çağdaş bir psikolojik boyut katarak yetkinlikle canlandırdı.
İzmit'de Erkeklerin Aradığı Kadınlar Son Dakika Genel olarak erkeklerin diğer deyişle, Hepimizin hayatı kendine göre…
Galatasaray'ın deplasmanda Barcelona'yla 0-0 berabere kaldığı maçta ilginç bir istatistik ortaya çıktı.Kalesini gole kapatan Galatasaray,…
UEFA Avrupa Ligi son 16 turunda deplasmanda Barcelona ile karşılaşan Galatasaray, müsabakayı 0-0 berabere tamamlayarak…
Türkiye Varlık Fonu ile LYY Telekomünikasyon AŞ arasında Türk Telekom'un toplam sermayesinin yüzde 55’ini temsil…
UN Women ve UN Global Compact ortak inisiyatifi olan Kadının Güçlenmesi Prensipleri (WEPs) imzacısı olan…
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, katıldığı CNN International canlı yayınında Türkiye'nin Rusya ve Ukrayna arasındaki arabuluculuk…
Gezinme deneyiminizi iyileştirmek için çerezleri kullanıyoruz.