Getty ImagesHollanda’da geçen yıl yürürlüğe giren yeni ruh sağlığı yasası kapsamında, ciddi psikiyatrik sorunları ve zihinsel engeli nedeniyle …
Hollanda’da geçen yıl yürürlüğe giren yeni ruh sağlığı yasası kapsamında, ciddi psikiyatrik sorunları ve zihinsel engeli nedeniyle bebeğine bakamayacağı düşünülen kadınlara zorunlu doğum kontrolü uygulanıyor.
Geçen yıldan bu yana Hollanda’daki çeşitli mahkemeler tarafından en az 6 kadın için zorunlu doğum kontrolü iğnesi uygulanmasına karar verildi.
Çocuk yapmasında sakınca görülen kadınların, iğne ya da rahim içi araç vasıtasıyla hamile kalması engelleniyor.
Eski çocuk yargıcı Cees de Groot öncülüğündeki bir grup, çocuk haklarının korunması açısından, bazı kadınlara zorunlu doğum kontrolü uygulanmasını savunuyordu. De Groot ve arkadaşları bu konuda meclise bir öneri sunmuştu.
Hollanda’da 2020 başlarında yürürlüğe giren Zorunlu Ruh Sağlığı Yasası (Wvggz), artık buna izin veriyor. Hollanda medyasına göre, ilke kez geçen Eylül ayında, Rotterdam Mahkemesi, ağır psikiyatrik sorunları bulunan bir kadına, zorunlu doğum kontrolü iğnesi vurulmasına karar verdi.
“Şizoafektif bozukluğa” sahip kadının, şu anda sosyal kurumlarca gözetim altına alınmış 4 çocuğu bulunuyor. Bu nedenle yargıç, kadının yeni doğacak bir çocuğa daha bakamayacağına karar verdi.
Mahkemenin kararında, “Çocuğu doğacak olsaydı, muhtemelen yine bakamayıp bırakmak zorunda kalacaktı. Bu onun için çok acı verici ve durumunu kötüleştiriyor. İlgili kişinin bu yüzden ciddi şekilde dezavantajlı duruma düşmesini önlemek için zorunlu doğum kontrolü kararı verildi” dendi.
Hollanda’nın Kuzey Hollanda, Amsterdam ve Zeeland-Batı-Brabant bölgelerindeki mahkemeler de en az 5 kadın için zorunlu doğum kontrolü uygulanmasını kararlaştırdı.
Bu uygulamayı ilk gündeme getiren eski yargıç Cees de Groot, kadınların bakamayacakları çocukları doğurmasının önlenmesini, olağanüstüsü olumlu bir karar olarak değerlendiriyor.
Zorunlu doğum kontrolü kararının, mahkeme tarafından anne ya da çocuk için ciddi olumsuzlukları önleyebilecek durumlarda verildiğine işaret eden de Groot, “Çünkü böyle bir koşulda çocuk doğarsa annesiyle bağ kuramaz ve hemen koruyucu aileye verilir” diyor.
De Groot’a göre, bu uygulama her kadın için bir “cadı avı” anlamına gelmiyor. Mahkeme bu yetkiyi, bunu zorunlu bireysel davalarda kullanıyor.
Eski yargıç, erkekleri kısırlaştırmanın geri döndürülemez sonuçları olduğunu ancak kadınların 3 aylık bir tedavi ile yeniden anne olabileceklerini belirterek, bu nedenle zorunlu doğum kontrolünün tercih edildiğini söylüyor.
Tilburg Üniversitesi’nden aile ve çocuk hukuku uzmanı Prof. Dr. Paul Vlaardingerbroek da, bazı çocukların “doğmama hakkı” bulunduğunu vurgulayarak, ağır psikiyatrik sorunu bulunan kadınların doğurmasının, annenin ve çocuğun yararına olmadığını savunuyor.
İNSAN HAKLARI ÖRGÜTLERİ KARŞI
Ancak insan hakları örgütleri ve bazı siyasi partiler, zorunlu doğum kontrolü uygulanmasını, insan hakları ihlâli olarak değerlendiriyor.
Hollanda İnsan Hakları Örgütü’ne göre, iğne ya da rahim içi araç yerleştirerek yapılan zorunlu doğum kontrolü, öncelikli olarak kadının mahremiyet hakkını olumsuz etkiliyor.
Örgüt, Hollanda Anayasası’nın da, kişinin iradesi dışında vücuduna müdahaleyi yasakladığına dikkati çekiyor.
Hollanda’daki girişimin, zihinsel engelli kadınlar için zorunlu doğum kontrolü içerdiğini belirten insan hakları örgütü, bunun Birleşmiş Milletler (BM) Engelliler Sözleşmesi’ne aykırı olduğunu vurguluyor.
Geçici hükümetin ortaklarından Hristiyan Birliği Partisi (CU) de, zorunlu doğum kontrolünün temel haklara aykırı olduğu görüşünde.
Şu anki Sağlık Bakanı Hugo de Jonge, 5 yıl önce Rotterdam Belediye Meclisi üyesiyken, zorunlu doğum kontrolü uygulamasını savunarak, bazı çocukların doğmama hakkı bulunduğunu söylemişti.