Meksikalı sinemacı Guillermo Del Toro sinemaseverlerin her filmini merakla beklediği nadir isimlerden. Bunu söylemekle beraber şunu da itiraf etmek gerek, son yıllarda kredisinden biraz kaybetmeye başladı; kazandığı Oscar ödüllerine rağmen. Açıkçası kariyerinin zirvesine “Pan’ın Labirenti” ile çıktığını düşündüğüm Del Toro o zamandan bu yana hep belli bir seviyenin üstünde ama kendisinden beklenen düzeyin altında kalan işlere imza attı. Tabii bu benim görüşüm.
Del Toro’nun başrollerini Bradley Cooper, Cate Blanchett, Rooney Mara gibi isimlerin paylaştığı yeni filmi “Kabus Sokağı” (“Nightmare Alley”) 1946’da basılmış aynı adlı romanın bir uyarlaması. Meraklısı biliyordur elbette, William Lindsay Gresham’ın romanı sinemaya ilk kez 1947 yılında uyarlanmıştı. Klasik noir kategorisinde adı anılan ilk filmi yöneten isim Edmund Goulding (En İyi Film Oscar’ını alan 1932 tarihli “Grand Hotel” filminin de yönetmeniydi kendisi) idi ve başrollerde de Tyrone Power, Joan Blondell ve Coleen Gray gibi oyuncular vardı. Del Toro’nun filmi Goulding’in filminin bir remake’i değil, daha çok romanın bir uyarlaması ama ister istemez iki film arasında karşılaştırmalar yapılıyor ve ben örneğin siyah beyaz ilk versiyonun yenisine göre daha etkileyici olduğunu düşünüyorum. Yine de bu yazıda iki filmi karşılaştırmaktan imtina edeceğim, zira hem ilk filme ulaşmak artık pek kolay değil hem de bu hafta salonlarda gösterime çıkan Del Toro’nun retro noir uyarlaması romanı kaynak olarak kabul ettiği için daha geniş bir çerçevede anlatıyor hikayeyi.
GEZİCİ KARNAVALDAN BÜYÜK SAHNEYE
Del Toro’nun filmi kim olduğunu bilmediğimiz (henüz) bir cesedi ve neresi olduğunu bilmediğimiz bir evi yakarak yola koyulan Stanton Carlisle’ın (Bradley Cooper) hikayesini anlatıyor. Geçmişine veda eden Stan kısa bir sonra sonra gezici bir karnavalda çalışmaya başlayacak ve içindeki hırs onu tahmin bile edemeyeceği tehlikeli sulara sürükleyecektir. Genç karısı Molly (Rooney Mara) ile birlikte sergilediği ve aslında basit bir dolandırıcılıktan öteye geçmeyen sahne numaraları (zihin okumaktan, ruhlarla iletişim kurmaya kadar uzanan çeşitli gizemli gösteriler) şöhret ve servet gibi getirileriyle Stan’in içindeki açgözlülüğü kamçılamakta ve onu yeni arayışlara itmekte gecikmez. Gösterisini izlemeye gelen ve onun yeteneklerinden etkilenen gizemli ve çekici psikolog Lilith Ritter (Cate Blanchett) ile kurduğu gölgeli işbirliği sayesinde kentin en güçlü ve zengin adamlarından biri olan Ezra Grindle’ı etkilemeyi başaran Stan artık hayatının en büyük gösterisinin sahnelemeye hazırdır. tabii ki işler hiç de planladığı gibi gitmeyecektir.
ÖNCE ZİRVE, ARDINDAN ÇÖKÜŞ
FİLMİN NOTU: 6/10
İzmit'de Erkeklerin Aradığı Kadınlar Son Dakika Genel olarak erkeklerin diğer deyişle, Hepimizin hayatı kendine göre…
Galatasaray'ın deplasmanda Barcelona'yla 0-0 berabere kaldığı maçta ilginç bir istatistik ortaya çıktı.Kalesini gole kapatan Galatasaray,…
UEFA Avrupa Ligi son 16 turunda deplasmanda Barcelona ile karşılaşan Galatasaray, müsabakayı 0-0 berabere tamamlayarak…
Türkiye Varlık Fonu ile LYY Telekomünikasyon AŞ arasında Türk Telekom'un toplam sermayesinin yüzde 55’ini temsil…
UN Women ve UN Global Compact ortak inisiyatifi olan Kadının Güçlenmesi Prensipleri (WEPs) imzacısı olan…
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, katıldığı CNN International canlı yayınında Türkiye'nin Rusya ve Ukrayna arasındaki arabuluculuk…
Gezinme deneyiminizi iyileştirmek için çerezleri kullanıyoruz.