Medicana Int. Samsun Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Dr. Nurullah Dikmen, herpes virüsüne dair bilgiler verdi …
Medicana Int. Samsun Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Dr. Nurullah Dikmen, herpes virüsüne dair bilgiler verdi. Uzman Dr. Dikmen, “Mikroorganizmalar insan yaşamında çok önemli bir yere sahiptir. Vücudumuz, günlük hayatta yapılan her aktivitede milyonlarca mikroorganizma ile temas kurar. Bağışıklık sistemi, karşılaşılan mikroorganizmaların önemli bir kısmını kontrol altında tutabilir ve sağlık sorunlarının gelişmesini önleyebilir. Bununla birlikte birtakım bakteri, virüs ve mantarlar bağışıklık sistemini geçerek enfeksiyon hastalıklarının gelişmesine neden olabilir. Bu enfeksiyon etkenlerinden bir tanesi de herpes virüsleridir. Herpes virüsü; herpesviridae olarak da bilinen, insanda çeşitli hastalıklara yol açan bir virüs ailesidir. Klinikte hastalık yaptığı bilinen ve bu aileye mensup kabul edilen 8 farklı herpes virüsü bulunur. Herpes enfeksiyonu genel olarak ağız içi, mide, bağırsak ve genital bölgelerinin iç kısmını kaplayan dokular ile cilt dokusunun kesişim noktalarında, uçuk olarak da bilinen içi sıvı dolu veziküllerden ibaret döküntülerin eşlik ettiği bir enfeksiyondur. Bu nedenle, ağız çevresi veya üreme organlarına ait dokularda döküntüye yol açan virüslerdir” ifadelerini kullandı.
HERPES VİRÜSÜ NASIL BULAŞIR?
Herpes virüslerinin genellikle damlacık yoluyla bulaşma eğiliminde olduğunu söyleyen Dikmen, “Damlacık havada asılı kalabildiğinden solunum yoluyla vücuda ulaşabildiği gibi, yüzeylere bulaşması halinde temas ve eller vasıtasıyla beslenme yoluyla da enfeksiyona neden olabilir. Enfeksiyon sonucu oluşan veziküllerin veya içeriğindeki sıvıların öpüşme, cinsel ilişki ve dokunma gibi yollarla başkalarına bulaşması sık görülür. Herpes virüs türleri oldukça bulaşıcıdır ve küçük yaştan itibaren çevresel etkenlerle temas sonucu kolaylıkla vücuda ulaşabilir. Bu nedenle yetişkinlik çağına ulaşmış bireylerin önemli bir kısmında CMV, EBV, VZV veya HSV tip-1 gibi herpes virüslerine karşı antikor gelişimi tespit edilebilir ve viral etkene maruz kaldığı anlaşılabilir. Herpes virüsleri sıklıkla vücutta bağışıklık sisteminin etkisiyle kontrol altına alınmakla birlikte, vücudun çeşitli bölgelerinde inaktif kalarak uzun yıllar vücutta saklanabilir. Bu ise vücudun bağışıklık sisteminin zayıflamasıyla birlikte yeniden aktif haline gelmelerine ve çeşitli hastalıklara yol açmalarına neden olmaktadır” diye konuştu.
HERPES VİRÜSÜ TEDAVİSİNDE NELER YAPILIR?
Uzm. Dr. Dikmen, “Virüs enfeksiyonları sıklıkla kendi kendini sınırlayıcı olduğu için semptomlarda gerileme ve tamamen iyileşme tedavi uygulanmadan gözlenir. Bununla birlikte, bağışık sistemi zayıf olan bireylerde veya şiddetli semptomlara yol açan enfeksiyon durumlarında antiviral özellikle antibiyotiklerden yararlanılır. Asiklovir veziküler döküntü üzerine topikal olarak uygulanabildiği gibi ağızdan veya damar yoluyla sistemik olarak da uygulanabilir. Ayrıca, veziküllerin üzerine ikinci bir bakteriyel enfeksiyonun eklenmemesi için azami ölçüde hijyene dikkat edilmesi, bulaşıcılığı yüksek olduğundan başkalarıyla temastan kaçınılması son derece önemlidir. Ağrı şikâyeti olan kişilerde anti-inflamatuvar ilaçlar semptom giderici olarak kullanılabilir” şeklinde konuştu.