Yanındayız Derneği Kurucu Başkanı Nur Ger, 10 yılda kadına karşı şiddetin 14 kat artığını, bunun birinci derece sebebinin ataerkil zihniyet …
Yanındayız Derneği Kurucu Başkanı Nur Ger, 10 yılda kadına karşı şiddetin 14 kat artığını, bunun birinci derece sebebinin ataerkil zihniyet olduğunu vurgulayarak “Hâkim zihniyet bunu kanser gibi görüp bunu yok etmekle ilgili bir noktaya gelmiş değil ki. Devlet cezalandırmıyor. Cezalarda indirim yapılmaksızın en yüksek ağır cezalar verilmeli” dedi.
Hem pandemi hem ağırlaşan ekonomik krizin kadınları daha beter vurduğunu, ağır iş yükünün kadınlara kaldığını vurulayan Nur Ger ile, kadına şiddeti ve pandeminin kadın işgücüne etkilerini konuştuk.
BETER VURDU
– Pandemide en büyük darbeyi kadınlar aldı. Hem iş hem evdeki yükü arttı. Ne diyeceksiniz?
Hem pandemi hem ağırlaşan ekonomik kriz kadınları daha beter vurdu. Ağır iş yükü kadınlara kaldı. Kadınlar psikolojik olarak da bu süreçte bunalıma girdi. Kendini odaya kapatıp bilgisayarıyla izole olup çalışan erkek olurken iş kadınların sıntına kaldı. İşyerinde de ilk çıkarılanlar kadınlar oldu.
Ekonomik kriz kadınların üzerine daha fazla yük bindirerek eşitsizliği artırdı. Ekonomik sorunlar erkek şiddetinin bahanesi oldu. Covid-19 sürecinde işyerlerinden izin alan kadın çalışanların sayısının erkek çalışanlara kıyasla daha fazla olduğu görülüyor. Bu, ne yazık ki ev ve bakım işlerinin kadınlara yüklendiğini gösteriyor. Evden çalışma sistemi benimsendikten sonra orantısız ve eşit olmayan iş yükü kadınları daha çok etkiledi. Kadının omuzlarına bindirilen ve Covid-19 ile giderek artan tüm bu yükler, kadınların sağlığını olumsuz etkiledi ve ruhsal ve duygusal sorunları erkeklere kıyasla daha yüksek oranda yaşar oldular.
– Normale döndüğümüzde kadınların tekrar hızlıca işe dönmesi mümkün olacak mı?
Artık beklediğimizden daha zor normalleşeceğiz. Ama beyaz yaka kadın çalışan sayısı artacaktır. Mavi yakada kadınların dijital becerilerini yükseltmesi gerekecek. Pandemi süreci eşitlik mücadelemizi zorlaştırsa da bu sürede “yeni normal” diyebileceğimiz esnek ve evden çalışma sisteminden kadınların olumlu bir şekilde faydalanacaklarını düşünüyorum. Artık uzaktan çalışma daha yaygın olacak. Değişen düzene ayak uydurmak gerekiyor.
– Değişim sadece kadınlar için olmayacak yani…
Bir cam faunustaymışız gibi. İçinde bulunduğumuz ortam ve iklim çok belirsizlikler içeriyor. Nefes almaya izin vermiyor. Türkiye bir darboğazdan geçiyor ve ciddi bir değişim gerekiyor. Ben bu değişimin adını demokratikleşme olarak koydum. Gerçek anlamda sivil demokrasiye geçiş. Değişimin önünde durulamayacağı için çok uzun süre bu duvarlar arkasında kalamayız. 10-15 yıl sonra bambaşka bir Türkiye olacak. 70 yıldan bu yana gelen kadın hareketi büyüyerek gelecek. Kaçınılmaz olarak eşitliğe doğru gidecek. Bu karmaşa, bir eşitliği var edecek.
ZİHNİYET DÖNÜŞÜMÜ ŞART
– Daha fazla kadının iş hayatına katılması için hangi adımlar atılmalı?
Birincisi zihniyet dönüşümü gerekiyor. Kadın hareketleri eşitlik hareketlerinin öncüsü oldu. Bu, o ülkedeki demokrasiyi de beraberinde getiriyor. Özellikle siyasi otoritenin bu anlamda üzerine önemli roller düşüyor. Kadının istihdama daha çok katılımı için öncelikle eğitimde fırsat eşitliğini sağlamamız gerekir. Kadınların eğitim düzeylerinin yükseltilmesinin yanı sıra, kadınlara yönelik mesleki eğitimler de artırılmalı, kadının işgücüne katılımını özendirmeye yönelik çalışmalar başlatılmalı. Mesleklerde cinsiyet ayrımı yapılmamalı. Özellikle kırsal kesimlerde aile işlerinde ücretsiz olarak çalışan kadınların maddi özgürlükleri sağlanmalı ve desteklenmeli. İş hayatına dahil olabilmesi için kreş ve gündüz bakımevleri artırılmalı.
İstihdam üzerindeki vergi yükünü kaldırsan daha fazla kadın iş hayatında kayıtlı olabilir. Sağlıklı hızlı büyümeye geçsek hem kadın hem erkek istihdam talebi artacak.
100 ERKEK 8 KADIN ÜYE
– Şu anda kaç kadın kaç erkek üyeniz var?
Erkek üye sayısında 100’ü geçtik. 40 erkek 1 kadınla başlamıştık. Şimdi 8 kadın üye var. Kadın hakları savunuculuğu yapan tek erkek derneğiyiz. Zihniyet dönüşümü şart. Bu ancak nitelikli yetişmiş insan kalitesiyle yapılır. Devlete de bu dönüşüm başlamalı.
Yanındayız olarak farkına varın diyoruz. Toplumsal cinsiyet eşitliği, kadına şiddet. Bu yükü sadece kadınlara bırakamayız. Erkeklerin birey olarak hayatı sürdürme sorumluluğunu üstüne alması gerekiyor. Buna çocuk yetiştirmek de dahil. Bu konuda el vererek birlikte bir yere varabiliriz.
DEĞİŞİM ERKEKLERDE BAŞLAMALI
– Yanınızdayız’ın hedef kitlesi erkekler. Kural koyucu ve yasa uygulayıcılar erkekler olduğundan, değişim erkeklerde başlayacak diyorsunuz. Kurulduğunuz günden bu yana erkeklerde nasıl bir değişim söz konusu oldu, nasıl bir farkındalık yarattınız?
10 YILDA ŞİDDET 14 KAT ARTTI
– Maalesef son yıllarda her gün neredeyse birçok kadın cinayeti haberi duyuyoruz. Ne oldu da bu kadar şiddet sever bir toplum olduk?
10 yılda kadına karşı şiddet 14 kat artmış. Bunun birinci derece sebebi ataerkil zihniyet. Hâkim zihniyet bunu kanser gibi görüp bunu yok etmekle ilgili bir noktaya gelmiş değil ki. Bir kadın sadece kadın olduğu için öldürülüyor. Sadece kadın olduğu için yüzde 95’i en yakın çevresi tarafından şiddete uğruyor. Kadının fiziksel olarak, ekonomik olarak karşı koyacak gücü yok. Geleneksel olarak “kocanın evine dön” var. Kadın gidip polise şikâyet ediyor, hakkını takip ediyor. Ama duvara çarpıyor. “Evine git kocanla barış” deniyor. Sonrasını görüyoruz. Devlet cezalandırmıyor. Cezalarda indirim yapılmaksızın en yüksek ağır cezalar verilmeli. Ama maalesef şiddet uygulayanların çoğu sorgulamadan hemen sonra serbest bırakılıyor. Geçen yıl öldürülen kadınların en az yarısının failleri dışarıda. Burada bir yasal eksiklik var, o zaman onu düzelt. Burada sadece kadın cinayeti değil, çocuk cinayeti ve tecavüzü… bunlara çok ağır cezaların olması lazım. Burada bir zihniyet dönüşümü olmazsa olmaz. En büyük yetersizlik, öldürüyor 4-6 ay sonra serbest bırakılıyor.
– Şiddetin bu kadar arttığı bir dönemde Türkiye İstanbul Sözleşmesi’nden de ayrıldı ne diyeceksiniz?
Devleti temsil eden yasal organların, polis ve askerin, politikacıların bireysel olarak kadının yaşam hakkı var, benim buna saygı duymam lazım demesi gerekiyor. Bu zihniyet dönüşümü olmazsa ilerleme olmaz. Devletin, İstanbul Sözleşmesi’nin getirdiği yükümlülüklerle uyumlu olarak hareket etmesi gerekiyor. Toplumsal cinsiyet temelli kadına yönelik şiddet ile mücadelede İstanbul Sözleşmesi’nde yer alan prensipleri benimsenmeli ve bu doğrultuda politikalar geliştirilmeli. Medyanın şiddeti adeta meşrulaştıran cinsiyetçi dilin dönüştürülmesi için sivil toplum kuruluşları ile işbirliğinin sağlanması ve RTÜK mevzuatında değişikliğe gidilmesi şiddetin önüne geçmek için önemli bir adım olacaktır. Hem yerel yönetimler hem de merkezi hükümet tarafından toplumsal cinsiyete duyarlı bütçeleme yapılması, kaynakların bu duyarlılığa göre dağıtılması ve eşitlikçi bir yaklaşımın benimsenmesidir.
CİNSİYET KOTASI OLSUN
– İş hayatında kadın dostu politikalar için neler önerirsiniz?
Şirket değerleri ve organizasyon kültürü toplumsal cinsiyet eşitliği çerçevesinde şekillenmeli, yönetim birimi kadın ve erkek eşitliğine duyarlı bir hale gelmeli, eşitlik ilkesine dayanan stratejiler oluşturulmalı, cinsiyet kotası uygulanmalı, “kadınlara özgü” kabul edilen işlerde erkeklerin, “erkeklere özgü” kabul edilen işlerde ise tam tersine kadınların çalışması teşvik edilmeli.