HDP Eş Genel Başkanı Sancar, siyasetteki son gelişmelere ve üçüncü ittifak tartışmalarına ilişkin Cumhuriyet’in sorularını yanıtladı. – Üçüncü …
HDP Eş Genel Başkanı Sancar, siyasetteki son gelişmelere ve üçüncü ittifak tartışmalarına ilişkin Cumhuriyet’in sorularını yanıtladı.
– Üçüncü ittifak tartışmalarına bakışınız nedir, bu ittifak neyi hedeflemeli?
Demokrasi İttifakı’nın temelini en geniş mağdur, mazlum ve ezilen kesimlerin ortak mücadelesi oluşturuyor. Bu hedefi ilk dile getirdiğimizde çok fazla yankı bulduğunu söyleyemem. Ama zaman içerisinde iktidarın politikasının daha da sertleşmesi, kullandığı araçların niteliği ve yoksulluğun yaygın bir hal alması, ortak mücadele ihtiyacının ne kadar önemli olduğunu gözler önüne serdi. Demokrasi İttifakı şüphesiz sadece seçime odaklı bir ittifak arayışı değil ama seçim söz konusu olduğunda, onu kapsayacak bir niteliğe de sahip. Önemli ve yakıcı konularda bir arada mücadeleyi esas alan çağrımızın, seçimlerin gündeme geldiği bu dönemde onu içerecek bir formasyonu da kapsaması kaçınılmaz. Parlamento seçimlerine dönük bir üçüncü ittifak arayışımız, bu konuda çalışmalarımız olduğunu söyleyebilirim.
“KIRILMAYA DİKKAT EDİLMELİ”
– Cumhurbaşkanlığı seçimine yönelik nasıl bir politika izleyeceksiniz?
Farklı bir yol öneriyoruz. Millet İttifakı da dahil bütün muhalefet partileriyle belli bir zeminde müzakere etmek istiyoruz. Seçimlere kadar özgürlükleri yok etmek ve muhalefet güçlerini sindirmek amacıyla pek çok adaletsizlik yaşanabileceğini, kirli oyunlar oynanabileceğini, iktidarın bu konuda pek çok hamle yapabileceğini öngörüyoruz. İktidar, çok çeşitli manevralarla toplumu germeyi sürdürecek, bu politikayla demokrasi güçlerini, muhalefet çevrelerini birbirleriyle çatışma içine sokmayı hedefleyecektir. Seçim güvenliği konusunda da ortak çalışma öneriyoruz. Güçlendirilmiş parlamenter sisteme geçiş konusunda biz de muhalefetle aynı şeyleri düşünüyoruz ancak eskinin tekrarını veya ufak tefek düzeltmelerle yeniden uygulanacağı bir sistemi kabul etmiyoruz. Muhalefete, güçlü demokrasi, kalıcı barış ve gerçek adalet şeklinde üç başlıkla bir müzakere önerisinde bulunuyoruz. Bu konularda tümüyle bir mutabakat oluşursa muhalefetin ortak aday fikrine açığız. Esas dikkat etmemiz gereken şey, ayrıştırma politikalarının toplumda yaratabileceği kırılmadır. Bu kırılma potansiyelinin farkındayız, boşa çıkarmak için adaletin temel ilkelerinden ve demokrasiden şaşmamak gerekiyor. İktidarın zihniyetini paylaşan kim varsa bu politikalara destek veriyor demektir. Muhalefette olduğunu söyleyen hiçbir parti ve kesim, iktidarın bu anlayışıyla uyuşan söz ve tavır içinde olmamalı. İktidar uzun süredir ayrıştırma ve kutuplaştırma yöntemlerini uyguluyor. Buna karşı topluma sunmamız gereken en önemli vaat, farklılıklarımızla birlikte diyalog içinde olabildiğimizi göstermek ve çeşitlilik içerisinde, müzakere yollarıyla mutabakat aradığımızı ortaya koymaktır. Bu ekmek ve özgürlüğü buluşturmanın yoludur.
“ELEŞTİRİNİN ANLAMI OLMALI”
– İttifak görüşmeleri hangi aşamada?
Çeşitli çevrelerle görüşmeler yapıyoruz. Sol-sosyalist yapılarla dostane ve samimi bir görüşme gerçekleştirdik, sürdürme kararı aldık ve bunu bir ortak açıklamayla kamuoyuna duyurduk. Yerel seçimlerde ittifak yaptığımız Kürdi partiler de var. O ittifakı da genişletmek istiyoruz. İnanç gruplarına, emek ve meslek örgütlerine, yöre derneklerine kadar toplumda belli kesimleri temsil ettiğini düşündüğümüz bütün oluşumlarla görüşmeler yürütüyoruz. Takvim öngörmek mümkün değil ama en kısa sürede bir netleşme ihtiyacı olduğunun farkındayız.
– Görüşmelere yönelik bazı partilerden “ilke” eleştirileri geldi…
Teorik tartışmalar ve soyut ilke polemikleriyle işe başlamak isterseniz, yol alamazsınız. Sözü edilen ilkelerle HDP’nin bir problemi yok. Bütün partiler birbirlerini eleştirebilir fakat bu tartışma ve eleştirilerin bir anlamı olmalı. Geçmişe saplanıp kalmanın kimseye bir faydası yok. Önemli olan geçmişten dersler çıkarıp geleceği inşa edebilmektir. Biz diyoruz ki birbirimizi, ortak mücadele için yan yana geldiğimizde, mücadele sürecinin içinde eleştirelim. Böylelikle soyut olarak ifade edilen ilkelerin içini dolduralım. Tersinden hareket ederseniz, karşınıza dünya kadar tartışma konusu çıkar. Böyle yapılınca da hedefe odaklanmak çok zorlaşır, hatta imkânsızlaşır.
– Millet İttifakı’yla görüşecek misiniz?
Her zaman diyaloğa ve müzakereye açık ve hazır olduğumuzu söyledik. Ne zaman başlayacağı bize bağlı değil. Bu durum, ittifakla hareket edeceği öngörülen diğer partilerin nasıl hareket edeceği ve bu konuya nasıl cevap vereceği ile ilgili mesele. Örneğin, güçlendirilmiş parlamenter sistem ile ilgili altı partinin ortak çalışması var. Böyle çalışmalar yürütülmesini olumlu buluyoruz ancak bu hedeflere ulaşılabileceği konusunda toplumu ikna etmek istiyorlarsa şayet, çok önemli bir sosyolojiyi temsil eden ve çok kilit bir rolü olan HDP’nin de mutlaka muhatap alınması gerekiyordu. Ortaya çıkan çalışma, önümüzdeki süreçte kamuoyuna açıklanacak. Bu çalışma, kamuoyunun bilgisi dahilinde, açık bir şekilde bize de sunulsun, biz de görüşümüzü bildirelim. O masada olmamız gibi bir ön şartımız, özel talebimiz yok. Fakat şu önemli; diyalog ve müzakere yürütülmezse öngörülen bütün bu değişiklikler gelecekte nasıl hayata geçirilecek, hangi toplumsal ve sayısal güçle gerçekleştirilecek, toplum nasıl ikna edilecek? Bu soruları herkesin kendine sorması gerekiyor. HDP’yi açıktan, doğrudan, kamuoyunun bilgisi dahilinde, şeffaf bir şekilde muhatap almadan, diyalog ve müzakereye girmeden cumhurbaşkanlığı seçiminin nasıl kazanılabileceği konusunu muhalefetin topluma anlatması gerekiyor.
– Kapatma davası sonucunda kitlenizin temsilsiz kalma olasılığı var mı?
Bizden önce bu gelenek içinde yer alan partilerin kimisi kapatıldı. Ancak HDP’nin kapatılması, bizden önceki partilerin kapatılmasından belli ölçülerde farklı riskler ve tehlikeler barındırır, farklı sonuçlar doğurur. HDP, kendinden önce bu gelenek içinde kurulmuş partilerin birikimini devralmış bir partidir ama aynı zamanda yeni bir deneyimdir. Bütün zorluklara rağmen kuruluşundaki özel misyonun hakkını yerine getirmek için başarılı sayabileceğimiz çalışmalar yürütmüştür. HDP’nin kapatılması, Türkiye’nin çoğulculuk ve çeşitlilik içinde güçlü demokrasi ve kalıcı barış arayışına ciddi darbe vuracaktır. Temsilsiz kalma, bizim sosyolojimiz açısından söz konusu olmaz. HDP, seçimlerden önce kapatılsa bile seçimlerin sonucunu belirleyecek gücü ortaya koyma konusunda kararlıdır, pek çok da seçeneğe sahiptir. Kimsenin şüphesi olmasın, bu konuda irademiz de hazırlığımız da imkânlarımız da var.
“MANİPÜLE EDİLMESİ KABUL EDİLEMEZ”
– Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ”Öcalan-Demirtaş” açıklamalarını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı, HDP’yi karıştırmak, seçmenimizin kafasında soru işaretleri yaratmak, hem muhalefet partileri ile HDP hem de muhalefet partilerinin kendi arasında çeşitli ayrıştırıcı tartışmalar yaratmak istiyor olabilir. Bu seçeneklerin hepsi hakkında yorumlar ve değerlendirmeler yapılıyor, doğruluk payları da olduğunu kabul ediyoruz. Kürt sorununa demokratik çözüm arayışının seçimler için araçsallaştırılması ve manipüle edilmesi siyaseten, hukuken ve ahlaken asla kabul edilemez. Erdoğan’ın yaptığı şey budur. Abdullah Öcalan daha önceleri avukatlarıyla görüşebiliyordu, şimdi görüşemiyor. Cumhurbaşkanı, madem bu meseleyi ve Öcalan’ın sözlerini kamuoyuna aktaracak kadar önemli görüyor, o zaman avukatlarıyla ve gerekiyorsa bağımsız heyetler aracılığıyla görüşmeler yapılmasının önü açılsın. Öcalan’ın ne düşündüğünü kamuoyu bizzat kendisinden öğrensin.
– Tartışma ve tehdit iddiasını nasıl görüyorsunuz?
Bize göre böyle bir şey söz konusu değil, konuşulması bile abes. Dediğim gibi, ısrar ediyor ve böyle bir olgu vardır diyorsa bunu öğrenmenin yolu açık. Abdullah Öcalan’ın avukatlarıyla görüşmesi sağlansın, biz de onun görüşlerini doğrudan öğrenelim.
“İCRAAT BEKLİYORUZ”
– CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun “Demokrasinin yolu Diyarbakır’dan geçer” sözünü nasıl karşıladınız?
Bunu iyi niyetli bir irade beyanı olarak görüyor, Kürt sorunu çözülmeden Türkiye’de demokrasinin gerçek anlamda kurulamayacağına ilişkin bir mesaj olarak değerlendiriyorum. Bu söz ilk defa söyleniyor değil. Farklı siyasi aktörler tarafından farklı bağlamlarda daha önce de dile getirildi. Maalesef gerekleri yerine getirilmedi, sözde kaldı. Kamuoyu, böyle bir beyan üzerine Kılıçdaroğlu’ndan bu sözlerin içinin doldurulması anlamına gelecek daha somut açıklamalar, icraat ya da program vaatleri bekler. Bizler de bekliyoruz.
– Baro başkanları, Anayasa Mahkemesi (AYM) üyeliğine aday belirleme konusunda birlik olamadı…
Türkiye Barolar Birliği Genel Kurulu’nda, şu anda görevde olan yönetimin seçilmesi için destek verdik. Mevcut iktidarın politikalarına muhalif barolar ve delegeler birlikte hareket etti. Biz de bu birlikteliğin sağlanabilmesi için katkı sunduk. Alınan sonuç, birlikte hareket edildiğinde, ortak mücadele ve irade yaratılabildiğinde demokrasi güçlerinin başarabileceğinin yakın ve önemli bir örneğidir. Aynı basiret ve etkili çalışma, AYM’ye aday belirleme sürecinde yürütülemedi. Oradaki dağınıklığın neye mal olduğunu daha iyi görebiliyoruz.
“DEVLETİN BİLGİSİ VE GÖZETİMİ DAHİLİNDE”
– Semra Güzel’in fotoğrafları ve dokunulmazlığının kaldırılmasının istenmesini nasıl yorumlarsınız?
İktidar, 2016’da dokunulmazlık meselesini şimdi içinde bulunduğumuz sorunları derinleştiren bir faktör olarak kullandı. 2017 referandumu o şartlarda yapıldı. Eğer dokunulmazlıklar kaldırılmasaydı, arkadaşlarımız içeri alınmasaydı, diğer bütün manipülasyonlara rağmen “hayır” çıkma olasılığı yüksekti. Son olayda da ortada bir manipülasyon ve kumpas olduğunu söylüyoruz. Orada, HDP’nin kabul etmeyeceği görüntüler var. HDP, milletvekili olsun olmasın, herhangi bir mensubunun silahla aynı karede yer almasını doğru bulmaz, kabul etmez. HDP, demokratik siyaset yürüten bir partidir ve demokratik siyaset, var oluşunun gerekçesidir. HDP’nin demokratik siyaset dışı hiçbir yöntem ve araçla bir araya gelmesi düşünülemez. Şiddet, silah ve diğer bütün demokrasi dışı yöntemler, HDP’ye yabancıdır, HDP bunlara kapalıdır.
Bu görüntülerin ne zamandan beri mevcut olduğunu da soruşturma dosyasından görüyoruz. Neden şimdi servis ediliyor? Fotoğrafların, “çözüm süreci”’ devam ederken çekilmiş olmasını tekrar anlatmamıza gerek yok. Devletin bilgisi, hatta gözetimi dahilinde on binlerce insan PKK mensubu yakınlarıyla buluştu. Bu mesele, bu ülkenin meselesidir. PKK’ye katılanlar da bu ülkenin topraklarından gitmiştir. Kaybettiğimiz bütün canlar, bu topraklara aittir. Bu insani gerçeği ve altında yatak derin yaraları iyileştirmek zorundayız. Kaşıyarak kanatmak bu ülkeye yapılacak büyük haksızlık olur.