Yayınlandığı birkaç gündür konunun sadece ilgilenenlerini değil, izleyen herkesi şaşırtan, hayrete düşüren bir tanıtım filmi konuşuluyor, Kültür …
Yayınlandığı birkaç gündür konunun sadece ilgilenenlerini değil, izleyen herkesi şaşırtan, hayrete düşüren bir tanıtım filmi konuşuluyor, Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın Türkiye Turizm Tanıtım ve Geliştirme Ajansı’na hazırlattığı İstanbul adlı filmi hakkında. Bu bir dakikalık filmde bir zamanların seküler İstanbul’u, Batıya dönük yüzü var. Özellikle filmde kullanılan mankenler, oyuncular, artık her ne iseler, Türk değil, yabancı. Diyelim ki bu yabancılar İstanbul’daki turistleri temsil ediyor, ah keşke öyle olsa, çünkü o da değil! İstanbul’da sokağa çıkan herkes biliyor İstanbul’daki turist profilini: Yarısı Ortadoğulu, Arap, Afrikalı, yarıya yakını Ukraynalı, Rus idi, pandemi döneminde, şimdi onlar güneye indi. İstanbul Ortadoğuluya ve İranlılara kaldı! Tanıtım filmi, İstanbul’un ikonlarında çekilmiş; Galata Kulesi, Dolmabahçe, Kapalıçarşı’nın damı, Beyoğlu, Mısır Çarşısı. Kız Kulesi, Çamlıca TV Kulesi de unutulmamış! Hatta Dolmabahçe Sarayı’nda dans edenler, Arkeoloji Müzesi’nde bale yapanlar, Galata Köprüsü’nde, sokak lezzetlerinin tadına bakanlar, gece Boğaz kenarında rakı balık yemek yiyenler, müzik dinleyen, gezen, eğlenen insanlar var! Yani bizim kaybettik diye ağladığımız ne varsa var! Ayasofya var mesela, ama dışarıdan çekilmiş, çeksenize cami olduktan sonraki halini, duvarlar perdelerle kapatılmış, namaz kılınırken? Çeksenize Beyoğlu’nu, İstiklal’i dolduran kalabalık Arap aileleri? O şık Batılı kadınlar ve erkekler olsa olsa moda çekimlerinde vardır, biz hiç göremiyoruz İstanbul’da?
KİMSEYE YARANAMAZ!
Muhtemelen bu tanıtım filmi, İstanbul’u bu hale getiren AKP çevrelerinden de olumlu puan almayacak, kaşlar çatılacaktır. Çünkü onların istediği insan tipi ve kültür de bu değil! Ve maalesef İstanbul’da bu görüntüler geçmişte kaldı. Çeksenize kıyıları Çin Seddi gibi saran, denizi halka kapatan Ataköy’deki gökdelenleri? Caddebostan, Yeşilyurt sahillerinde don gömlek denize girip kıyılarda yatan Suriyeli göçmenleri? Eminönü’nü çeksenize bayram günlerindeki, parasızlıktan elinde sadece bir simit, su şişeli kalabalığı? Hayaller moda defilelerinden fırlamış gibi giyinmiş, caddelerde, saraylarda dans eden Batılı figürleri, gerçekler tıkalı trafik, Ortadoğulu kalabalıklar, müzik ve eğlence yasakları… Canım İstanbul bu hali ve yeni kalabalığıyla daha çok Kahire’yi andırıyor, Paris’i, Londra’yı değil! Tanıtım filmi ise hayal olmaktan öteye gitmiyor, bu haliyle kimseye de yaranacağa benzemiyor! Bu tanıtım ajansı herhalde reklamcılardan oluşuyor, çünkü hayal satmak reklamcıların işidir. Diyeceksiniz ki Türkiye’nin en çok bilinen ve sevilmiş tanıtım filminde de metrodan atlılar geçiyor, havada kızlar uçuşuyor, geçmişle gelecek iç içe geçiyordu, ama orada sanat vardı, burada katalog!