Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu (TİHEK), bir kadının hamile olduğu dönemde çalıştığı belediyede “mobing” olarak bilinen iş yerinde …
Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu (TİHEK), bir kadının hamile olduğu dönemde çalıştığı belediyede “mobing” olarak bilinen iş yerinde psikolojik tacize maruz kaldığı yönündeki başvurusunda, belediyeye 20 bin lira idari para cezası verdi.
Karara göre, bir belediyede sözleşmeli sanat tarihçisi olarak işe başlayan kadın, proje yazımı, ulusal ve uluslararası yarışmalara proje, materyal hazırlama, televizyon programlarına katılım sağlanması gibi işlerin kendisine verildiğini, 7,5 aylık hamileyken de sebepsiz yere iş akdinin feshedildiğini öne sürdü.
2020’DE TİHEK’E BAŞVURDU
Açtığı davayı kazanan ve işine iade edilen kadın, merkeze 29 kilometre uzaklıktaki köylerde görevlendirildiğini, bu görev için ulaşım imkanı sağlanmadığını, kendi imkanları ile ulaşım sağladığında ise yol harcırahlarının ödenmediğini öne sürdü.
Başvurucu, doğum yaptıktan sonra da süt izinlerine ilişkin hiçbir kolaylık sağlanmadığını iddia etti.
İlerleyen süreçte, belediye meclisi kararıyla kadrosunun iptal edildiğinin kendisine söylendiğini ancak bu yönde meclis tarafından alınmış bir kararın bulunmadığını aktaran başvurucu, belediye binasına alınmadığını ve istifaya zorlandığını belirtti.
“Cinsiyet temelinde mobinge maruz kaldığını” ve 2020’den bu yana işsiz olduğunu öne süren kadın, TİHEK’e başvurdu.
Başvuruyu değerlendiren TİHEK, ilgili belediyenin başvurucuya yönelik “cinsiyet” temelinde ayrımcılık yasağını ihlal ettiğine kanaat getirerek, 20 bin lira idari para cezası verdi.
KARARDAN
Kurumun kararında, kamu kurum ve kuruluşları ile özel sektörde gerçekleşen psikolojik tacizin, çalışanların itibarını ve onurunu zedelediği, verimliliğini azalttığı, sağlığını kaybetmesine neden olarak çalışma hayatını olumsuz etkilediği aktarıldı.
Kasıtlı ve sistematik olarak belirli bir süre çalışanın aşağılanması, küçümsenmesi, dışlanması, kişiliğinin ve saygınlığının zedelenmesi, kötü muameleye tabi tutulması, yıldırılması ve benzeri şekillerde ortaya çıkan psikolojik tacizin önlenmesinin, iş sağlığı ve güvenliği, çalışma barışının geliştirilmesi açısından önemine işaret edildi.
Mevzuatta da kadın-erkek eşitliğinin ve kadınların, çalışma hayatında özellikle korunacağının vurgulandığı belirtilen kararda, koruma düzenlemelerinden biri olan süt izni uygulamasının, kadın çalışanlara güvence, iş piyasasındaki kadın erkek eşitliğinin tesisine de katkı sağladığı kaydedildi.
Başvurucuya alanı dışında işler yaptırıldığı, hamileliği ve doğumundan sonraki süt izinlerine ilişkin süreçte de endişe yaşadığı aktarılan kararda, “Başvuranın cinsiyetinden kaynaklı, iş yerinde yıldırma niteliğindeki eylem ve işlemlerin sistematik bir şekilde uygulamaya koyulduğunu belirtmek gerekir.” denildi.
İlgili belediyenin, mahkemelerce iptaline karar verilen başvuranın sözleşmesinin yenilenmeyeceğine dair bildirimlerini, sonraki yıllarda da başvurana tebliğ etmesinin kasıt unsurunu ortaya koyduğu aktarılan kararda, “Başvuranın hamileliğinden itibaren tekrarlanarak meydana gelen kasıtlı, sistematik, sürekli ve iş yerinden uzaklaştırmayı amaç edinen anılan eylemler, mobbingin karşılığı olarak değerlendirilmektedir.” tespiti yer aldı.
Başvuranın hamile kalmasından itibaren görev tanımı dışında çok çeşitli işleri yaptığı ifade edilen kararda, “Başvurana yönelik gerçekleştirilen eylem ve işlemlerin 6701 sayılı Kanunda tanımlanan iş yerinde yıldırma (mobbing) niteliği taşıdığı ve başvuranın hamileliği sonrasında süreklilik kazanarak tekrarlandığı gerekçeleriyle muhatap belediyenin cinsiyet temelinde ayrımcılık yasağını ihlal ettiği kanaatine varılmıştır.” denildi.