07 Nisan 2025 Pazartesi

Çağrı Filmi: 50 Yıl Sonra Bile Neden Hala Bu Kadar Etkileyici?

Kutsalın sinemada gösterilmesi her dönem tartışmalara yol açmıştır. Ancak bazı filmler, seyircinin kalbinde özel bir yer edinir. İşte o filmlerden biri olan Çağrı, üzerinden 50 yıl geçmesine rağmen hala etkisini koruyor. Peki, bu filmin sırrı ne? Yazar Dr. Muhammet Sağlam ile Dünya Sinemasında Peygamber kitabından yola çıkarak kutsal ve sinema ilişkisini, yapay zekanın bu alandaki rolünü ve Çağrı'nın benzersizliğini konuştuk.

Kutsalın Sinemadaki Yeri: Tasavvur, Temsil, Meşruiyet

Dr. Sağlam, kutsalın sinemada temsil edilmesinin tasavvur, temsil ve meşruiyet kavramlarıyla yakından ilişkili olduğunu belirtiyor. Semavi dinlerde kutsal olanın Yaratıcı tarafından belirlendiğini ve peygamberlerin en müstesna temsil olduğunu vurguluyor. Ancak peygamberlerin tasavvur veya temsil yoluyla insanın bakış açısına indirgenmesi kabul edilemez. Sinemanın icadıyla birlikte, kutsalın ne olduğu ve nelerin kutsallık şemsiyesi altında değerlendirileceği soruları yeniden gündeme gelmiştir.

Sinema, klasik anlatılardaki zaman, mekan, eşya ve kişi tasavvurlarını yeniden canlandırabilme yeteneği sayesinde kutsal metinlerin ve mitolojik hikayelerin yeniden anlamlandırılmasına olanak tanır. Ancak bu durum, aynı zamanda kutsal anlatılardaki tasvirlerin değiştirilerek veya abartılarak tahrif edilmesine de yol açabilir. Bu nedenle dini kurumlar, kendi inanç doktrinleri doğrultusunda filmleri yasaklayabilir veya hikayelerin filmleşmesi için öncülük edebilirler.

Semavi Dinlerde Tasvir Anlayışı

Semavi dinlerin tasvire ilişkin yaklaşımlarında benzerlikler ve farklılıklar bulunmaktadır. Yahudilikte Tevrat'taki tasvir yasağı, görsel tasvire yönelik tüm tavırları belirlerken, Hristiyanlıkta Hz. İsa ve diğer kutsal kişilerin ikonalarının yapılmasına dini otoriteler tarafından izin verilmiştir. İslam'da ise Kur'an-ı Kerim'de tasviri açıkça yasaklayan bir buyruk bulunmamakla birlikte, Peygamberimizin uygulamaları ve hadisler, tasvir yasağının temelini oluşturur. Bu çerçevede, özellikle kutsal varlıkların tasviri ve temsilinden kaçınıldığını görmekteyiz.

Mustafa Akkad'ın yönettiği Çağrı filmi, bu hassasiyetleri gözeterek Hz. Peygamber'in hayatından önemli kesitleri aktarmasıyla öne çıkıyor. Film, izleyicide şahitlik hissi uyandırırken, Akkad'ın samimi niyeti ve titiz çalışması filmin başarısının sırrını oluşturuyor.

Yapay Zeka ve Kutsalın Geleceği

Dijital platformların ve yapay zekanın yükselişiyle birlikte, kutsalın temsilinde yeni tartışmaların yaşanması kaçınılmazdır. Yapay zekanın hüküm süreceği Metaverse gibi sanal dünyalarda, teoloji ve sosyoloji gibi bilimlerin kutsala ilişkin nasıl konumlanacağı merak konusudur. Acaba bu yeni dünyada kutsallık anlayışı aynı mı kalacak, yoksa "yenilenmiş" bir din ve kutsallıkla mı karşılaşacağız? Önümüzdeki dönemde, semavi dinlerin kutsallık mefhumu ve peygamber tasvirleri, bu yeni dünyanın terimleri ışığında yeniden ele alınacak ve tartışılacaktır. Sinema da bu tartışmalara kendi diliyle katılmaya devam edecektir.

Sonuç olarak, Çağrı filminin samimiyeti ve özeni, üzerinden geçen zamana rağmen hala etkisini koruyor. Yapay zeka ve dijital platformların yükselişiyle birlikte kutsalın temsili yeniden tartışılacak olsa da, sinema bu alanda önemli bir rol oynamaya devam edecektir. Önemli olan, kutsala saygıyı elden bırakmadan, yeni teknolojilerin sunduğu imkanları kullanarak anlamlı ve etkileyici yapımlar ortaya koymaktır.

İlgili Haberler