Türk lirası, döviz kuru karşısında günden güne değer kaybetmeye devam ediyor. Son olarak, dolar kuru 15 TL’ye dayandı, euro ise 16,63’ü gördü …
Türk lirası, döviz kuru karşısında günden güne değer kaybetmeye devam ediyor. Son olarak, dolar kuru 15 TL’ye dayandı, euro ise 16,63’ü gördü.
Piyasadaki hareketlilik devam ederken, tüm dikkatler Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB) gerçekleştireceği yılın son Para Politikası Kurulu’na çevrildi.
Karar, yurt dışı piyasaları tarafından da yakından takip edilirken; uluslararası tahminler faizin 100 baz puan daha indirileceği yönünde.
Reuters anketine katılan 13 kurumun 12’sinin tahminleri haftalık repo faizinin 25 ile 200 baz puan indirilmesi arasında yer alırken, ortalama yüzde 14 olarak şekillenmiş durumda. Bir ekonomist ise politika faizinin sabit bırakılmasını bekliyor. Ankette 2022 yılı sonunda politika faizi tahmini için sorulan soruya cevap veren sekiz ekonomistin ortalaması ise yüzde 13 oldu.
16 Aralık Perşembe günü saat 14.00’te açıklanacak karar öncesi; Ekonomist Prof. Dr. Veysel Ulusoy, Maliyeci ve Ekonomist Prof. Dr. Duran Bülbül ve Ekonomi Yazarı Erdal Sağlam, Cumhuriyet‘e konuştu.
‘İNAT EKONOMİSİ’
“Türkiye’de artık Merkez Bankası kararları değil, kararı tartışılıyor” diyen Prof. Dr. Veysel Ulusoy, “Diğer bir ifadeyle ‘faizi indireceğiz de, ne kadar yapalım’ etrafında dönen kısır bir tartışma mevcut. Esasında merkez bankalarının kararları PPK toplantısı sonuna kadar bilinmez ve bu en etkin sonucu verir. Öte yandan ‘siyasetten arındırılmamış bir faiz kararı’ tecrübe ettiğimiz üzere Türkiye ekonomisini uçuruma sürüklemekte, adeta ‘inat ekonomisi’ kuralları işletilmektedir” ifadelerini kullandı.
Merkez Bankası’nın yine faiz indirdiği takdirde döviz kurunun ve hayat pahalılığın nereye gideceğini tartışmaya bile gerek olmadığını aktaran Ulusoy, “Karar vericilerin verdikleri kararlarda akıl dışılığı tartmaktan yoksun olmaları ise karşımızdaki sanırım en büyük sorun. 2022 ile başlayarak Türkiye’de uzun süreli bir restorasyon dönemimin adımları atılacaktır düşüncesindeyim. Yeni ve eğitimli bir ekonomi takımıyla, doğal olarak” diye konuştu.
‘ŞU AN YAPILACAK BİR FAİZ İNDİRİMİ, MAKRO DENGELERİ ALTÜST EDER’
Kritik karar öncesi konuşan Maliyeci ve Ekonomist Prof. Dr. Duran Bülbül ise Türkiye ekonomisinin, 2002’den beri yüksek reel faiz, eşit kur sistemine dayalı sıcak para mekanizmasıyla ‘göreceli’ olarak büyüdüğünü aktardı. Bülbül, “Geldiğimiz noktada sıcak para çekildi ve Türkiye ekonomisinin gerçek durumu ortaya çıktı. Şu an yapılan politika, yanan bir adama sönsün diye son sürat kürekle vurmaktır. Şu an yapılacak faiz indirimi, dolar kurunu daha da artıracak zaten bozulmuş makro dengeleri tamamen altüst edecektir. Ve bunun sonucunda yüksek enflasyon, yüksek işsizlik ve yüksek kur sarmalında çöken bir Türkiye ekonomisi ile karşı karşıya kalacağız” dedi.
Faiz indiriminin, dünyaya göre bakıldığında yatırımı artırabileceğine değinen Bülbül, “Ancak bu durum, dışa bağımlı olmayan ekonomiler için geçerlidir. Gerçek anlamda bugün ülkemizde, her bir dolarlık ihracatın 85 sent’i ithalattır. Bu nedenle bu kadar dışa bağımlı, ithal ettikçe ihraç yapan bir ülkede faiz indirimi ancak yabancıların işine gelir, elindeki tüm mamülleri ucuzlatır ve etkisiz hale getirir” diye konuştu.
‘POLİTİKA FAİZİ İNİYOR AMA PİYASA FAİZİ İNMİYOR’
Bülbül, şu sözleri kullandı:
“Merkez Bankası, son tahlilde, faiz indirmiyor. Politika faizini indiriyor ama piyasa faizi inmiyor. Örneğin konut faizi, faiz inirimleri başlamadan önce 1,30 iken, şimdi 1,70 ile 1,80 arasında. Ticari faiz ise faiz indirimleri yapılmadan önce 19’lar civarındaydı, şimdi 27’ler civarında. Hazine ise bugün yüzde 22’lerle borçlanıyor. Şimdi amaç ihracatı artırmak ise burada yapılması gereken işlem şu; sizin 10 yıl öncesinden katma değeri yüksek sanayi ve yatırım malları üretmeniz gerekir. Böyle bir politikaya karar verecekseniz, yine 10 yıl öncesinde nitelikli tarım ekonomisi oluşturmanız gerekir. Eğer bunları hiç yapmamışsanız, bundan sonra yapacağınız faiz indirimleri, bu ülkenin yurttaşına, sanayicisine, yatırımcısına değil; yabancı tekellerin, yatırımcıların işine yarar ve son tahlilde yabancılara hizmet etmiş oluruz.”
‘TÜRKİYE’DE İLK DEFA YURTTAŞLAR BANKALARA FAİZ ÖDÜYOR’
“Türkiye’de yurttaşlar ilk defa bankalara faiz ödüyorla” diyen Bülbül, “Buradaki amaç yurttaşların mevduat faizlerini düşürmek. Bunu düşürdüler ama gerçek enflasyona bakıldığında, yurttaşın yatırdığı 100 lira, 1 ay sonra 60 lira olarak tekrar alıyor. Yani artık bankalar yurttaşlara değil, yurttaşlar bankaya faiz veriyor. O nedenle, yarın faiz sabit kalabilir, kesinlikle yapmaları gereken bu. Fakat sabit kalması da, artık makro dengeler bozulduğu için bir anlam ifade etmiyor. Faiz indirseler de zaten şu an piyasa kendisini, faiz inecekmiş gibi şartlandırdı. Bu yüzden yarınki faiz indirimi yok hükmündedir. İndirseler de, indirmeseler de artık önemini kaybetmiştir. Toplumu cahillikle yönetebilirsiniz ama ekonomi cahilliği kabul etmez” ifadelerini kullandı.
‘SÜRPRİZ YAPABİLİRLER’
Karar öncesi piyasalardeki beklentiyi değerlendiren gazetemiz yazarı Erdal Sağlam ise, “Ağırlıklı beklenti 100 baz puanlık indirim yapılacağı yönünde. İşaretler piyasanın beklentilerini doğruluyor. Ancak kurlardaki hızlı artışın, yüklü miktarlara ulaşan müdahalelere rağmen durdurulmamasının etkisiyle, bence faiz indirimlerine ara verilmesi ihtimali de doğdu. Piyasaları biraz sakinleştirmek, yıl sonuna dolar kurunun çok yüksek seviyelerde girmesini engellemek için, sürpriz yapıp faizlerle oynamayabilirler” dedi.
‘GERİ DÖNÜŞ ALGISI OLMAZSA, YUKARI SEYİR DEVAM EDER’
“Faiz indirimi kararı alınması halinde dolar kurunun 15 TL’yi aşması kaçınılmaz olacaktır” diyen Sağlam, “İndirim yapılmadığı takdirde kurlar biraz geri gelebilir ama bu kalıcı bir geri geliş olmaz. Bundan sonra atılacak adımlar eğer mevcut politikalarda radikal bir geri dönüş algısı yaratmazsa, kurların yukarı seyri yeni yılda da devam edecektir” ifadelerini kullandı.