Cem Mansur, her zamanki konser hakkında bilgilendirme konuşmasına bu kez kendisiyle ilgili İBB’nin verdiği karara tepkisini ve sitemini de …
Cem Mansur, her zamanki konser hakkında bilgilendirme konuşmasına bu kez kendisiyle ilgili İBB’nin verdiği karara tepkisini ve sitemini de ekleyince seyircilerden büyük destek alkışı geldi.
Bir cumartesi akşamı, konser öncesi, CRR’in önünde “Fazla bileti olan var mı” sorularının sıkça sorulduğu bir kalabalık, içeri girmek için kuyrukta. Biletler birkaç gün öncesinden bitmiş. Cemal Reşit Rey Konser Salonu, pandemi önlemleri sonrası, hiç olmadığı kadar popüler ama bu geceki konserin birkaç farklı anlamı var: CRR Senfoni Orkestrası, “yaşayan en büyük kemancı” olarak nitelenen İstanbul Müzik Festivali’den 2010’da “Yaşam Boyu Onur Ödülü” de almış, sayısız ödülü olan Letonyalı Gidon Kremer’e (74) eşlik edecek. Bu konser, pandemi öncesi planlanmış, hatta provası bile yapılmış ama pandemi patlayınca ertelenmiş, dolayısıyla müzikseverlerin iki yıldır heyecanla beklediği konser. Bu işin müzik kısmı. Bir de idari kısmı var ki o hüzün verici. Yine pandemi öncesi genel sanat Yönetmenliği’ne getirilmiş, ama planladığı pek çok etkinliği pandemi yüzünden hayata geçirememiş Cem Mansur, ani bir kararla görevden alınmış. Bu karardan sonra orkestra şefi olarak çıkacağı ilk konser. Kalabalığın bir kısmı, çiçeklerle ona teşekkür etmeye de gelmiş. Nitekim, seyirciler yerleşince Cem Mansur, orkestradan önce sahneye gelerek tabureye oturuyor ve yarım saatlik bir konuşma yapıyor. Bu konuşmasında önce kendi başına geleni anlatıyor ve İBB yönetimine, isim vermeden sitem ediyor. CRR’nin tam da projelerini hayata geçireceği sırada görevden alındığı için 4-5 ay görev yapan en kısa sanat yönetmeni olduğunu vurguluyor. Dünyadaki kontakları ve tanınırlığı ile pek çok farklı sanatçıya kolayca ulaşan ve çok sesli, çok renkli farklı bir program yapabilecek olan müzik insanının görevden alınış nedeni de tam olarak açıklanmadığı için konuşması destek alkışlarıyla kesiliyor ve dakikalarca ayakta alkışlanıyor. İstanbullu müzikseverlere İmamoğlu’nun bir açıklama, borcu var. Bu açıklama yerine gelen genç müzisyene de yol gösterici olur, hiç olmazsa neyi yapmaması gerektiğini bilir!
SIRA DIŞI BİR ESER
Cem Mansur, konser öncesi yaptığı bilgilendirmelerle eser ve bestecisi hakkında seyirciyi hazırlıyor. Orkestranın ve “dev kemancı ve hiciv ustası” diye tanımlanan Gidon Kremer’in çalacağı eser Alfred Schnittke’nin Keman Konçertosu. Besteci, “Sovyet döneminde sistemin acımasızlığıyla hiciv yoluyla başa çıkmayı başaran, bu yolla özgün dilini yakalayan bestecilerin önde geleni. Kremer, bestecinin kendisi için yazdığı 4. konçertoyu seslendiriyor. “Konserin ilk eserinin adını ancak “Bir Yaz Gecesi Kâbusu” olarak çevirebiliriz. Müzikte kara mizah diye bir şey varsa bu o olmalı” diyor Cem Mansur! Bu açıklamayı iyi ki de yapıyor. Çünkü eserin içinde iki kez kemancının çalarmış gibi yapıp ama çalmadığı bölümler var. Bunu bilmesek ne olduğunu anlamayacağız? Sahnede iki piyano var, birinin içine çivi doldurmuşlar çünkü öyle ses çıkarması gerekiyormuş, bu da hicvin bir parçası. Eser ilk yazıldığında Moskova’da kabul görmediği için çalınamamış, daha küçük bir şehirde çalındığında ise o dönem çıkmakta olan ve ikisinde de devlet kaynaklı aynı yorumları yayımlayan Pravda ve İzvestia gazetelerinde biri olumlu, biri olumsuz iki yorum çıkmış ki bu o dönem pek de rastlanan bir durum değilmiş!
Muhtemelen dinleyicilerin bir kısmı da bu değişik esere çok bayılmamış olabilir. Ama çağdaş klasik müzik için bu tür arayışlar da hiç fena olmuyor!
CRR’NİN KEDİSİ
Yaşayan en büyük kemancı 50 yıllık sanat yaşamı olan Gidon Kremer’i dinleyebilmiş olmak da bir ayrıcalıktı. CRR’nin kedisi bile sahneye şöyle bir baktı ama rol çalmamak için arkalara gidip dinledi! Cem Mansur’un burada ilk yönettiği konserlerden birinde ayağının dibine kıvrılıp gitmemek için nasıl direndiğini ve konser süresince oturduğunu çok iyi hatırlıyorum oysa. Cem Mansur’un CRR’de yöneteceği bir konser daha kaldı. Sonrasında seyirci onu özlemle mi anacak, yoksa tekrar görecek mi, ben de merak ediyorum.