2000’lerin sonlarında Amerikalı sinemacı Wes Anderson ile İngiliz müzisyen arkadaşı Jarvis Cocker, Paris sokaklarında dolaştıktan, büyülü kentin …
2000’lerin sonlarında Amerikalı sinemacı Wes Anderson ile İngiliz müzisyen arkadaşı Jarvis Cocker, Paris sokaklarında dolaştıktan, büyülü kentin havasını içlerine çektikten sonra buraya ailecek yerleşmeye karar verdiler. İkisi de çocukluklarından beri Paris’e gitmeyi düşlüyorlardı, böylece en büyük hayallerini gerçekleştirmiş oldular. Teksaslı Wes, Fransız sinemasına hayrandı, sinema zaten Fransa’da doğmuştu. İngiliz Jarvis’te Françoise Hardy’nin şarkılarıyla büyümüştü. Paris onları düş kırıklığına uğratmadı.
Wes Anderson, aynı zamanda ünlü Amerikan The New Yorker dergisinin tutkulu bir okuyucusuydu. Teksas’ta lisede okurken okulun kitaplığında The New Yorker dergisini keşfetti. “The New Yorker’da J.D.Salinger’ın öyküleri yayımlanıyordu. Lisedeyken ilk okuduğum yazı Ved Mehta’nın Letter from Delhi’ydi, pek anlamadım ama bana ilginç geldi. James Baldwin, Mavis Gallant, A.J. Liebling, Lucy Sante, Joseph Mitchell, Brendan Gill, James Thurber, Ben Yagoda’nın yazılarını üniversitedeyken okudum. Lillian Ross, Truffaut, Chaplin, Hemingway’le ilgili yazılar yazardı. Aklımda hep The New Yorker ile ilgili bir film yapmak vardı. İki isteğimi bununla birleştirdim: Fransa’da film çekmek, bu filmi Vittorio de Sica’nın Napoli Altını, Max Ophuls’un Le Plaisir’i gibi antolojik türde gerçekleştirmekti. Fransız Postası böylece ortaya çıkıverdi” diyor Wes Anderson.
Paris’te yaşayan, Montparnasse’da film şirketi olan Wes Anderson, Fransız Postası’nda hayal ürünü kent Ennui-sur- Blasé’de Amerikalı göçmen gazetecilerin çıkardığı French Post gazetesinin editorü ve ekibinin dayanışmasını, doğru haber verme tutkularını, basının ve gazetecinin tarafsız olması gerektiğini gerçekdışı, yergisel anlatım diliyle izleyiciye sunuyor. Senaryo Wes Anderson, Roman Coppola, Hugo Guinness, Jason Scwartzmann’a ait. Angouleme kentinde 6 ay süresince çalışan yönetmen, simetriye ve ayrıntıya çok dikkat ediyor, her sahneyi titizlikle, özenle oluşturuyor. Kişisel bir estetik duygusuna sahip, set tasarımları, görüntüler, renk paleti tümüyle onun filmlerine özgü. Wes Anderson orkestra şefi gibi her kaosu, kargaşayı yönetmekte çok yetenekli.
Fransız Postası üç öyküden oluşuyor: Sanat, sanatçı ve ilham perisi; politik olaylar ve gazetecinin tarafsızlığ; göçmenlik ve sığınmacılık. Sanat, sanatçı ve ilham perisi bölümünde çifte cinayetten mahkum, psikopat ressam Moses Rosenthaler (Benicio del Toro), ilham perisi ve aşık olduğu kadın gardiyan Simone (Léa Seydoux), sanat galericisi Julian Cadazio (Adrien Brody), Cadazio’nun varsıl amcaları (Bob Balaban, Henry Winkler), sanat eleştirmeni ve tarihçisi J.K.L Berensen (Tilda Swinton), Teksaslı resim koleksiyoncusu Maw Champette (Lois Smith) öykünün başlıca kahramanları ve antikahramanlarıdır. Bu bölümde gerçek sanatçıları, sanatçıları sömürenleri, sanatın pazarlanmasını, sanat tüccarlarını ve sanatın ürüne,metaya dönüştürülmesini izleriz.
Politik olaylar, gazetecinin tarafsızlığı bölümünde politik muhabir Lucinda Krementz (Frances McDormand), öğrencilerin lideri Zeffirelli (Timothée Chalamet), kız öğrencilerin lideri Juliette’le (Lyne Khoudri) birlikte Mayıs 1968’deki öğrenci olaylarına, polisle öğrencilerin çatışmasına, Fransız sömürgeciliğine, Cezayir ve Vietnam savaşlarına Anderson’ın yorumlarıyla tanık oluruz. Lucinda Krementz, “Gazeteci tarafsızlığını korumalıdır ama nasıl !“ der sürekli.
Göçmenlik ve sığnmacılık bölümünde, Roebuck Wright (Jeffrey Wright), The New Yorker’in ünlü siyahi gey aktivist-yazarı James Baldwin’i temsil eder. Baldwin, ABD’indeki ırkçılıktan ötürü Fransa’ya sığınmıştır. Bu bölümde Wright’ın anlatımıyla oğlu Gigi (Winsen Ait Hellal) gangsterler ve özel şoför (Edward Norton) kaçırılan komiser (Mathieu Amalric), polis mutfağının şefi teğmen Nescaffier’nin (Steve Park) aksiyon dolu serüvenlerini izleriz. Nescaffier tıpkı Wright gibi sığınmacıdır. “Kent bizim gibi yabancılarla dolu. Ülkemizde bulamadığımız bazı şeyleri burada buluruz diye geldik” der.
Kayıplar ve Ölümler adlı final bölümünde derginin editörü Arthur Howitzer JR (Bill Murray) vefat edince ölüm ilanını ve son sayıyı tüm ekip birlikte hazırlamaya başlar. Bu an dramatik bir andır. Oda kapısının üstündeki “Ağlamayınız” yazısını bilen kadro gözyaşlarını tutmaya çalışır. Son bölümde Anderson, The New Yorker dergisinin kurucu editörü (1925-1975) Harold Ross’a saygıda bulunur.
Fransız Postası, Fransız sinemasına referanslarla, göndermelerle doludur. François Truffaut, Jacques Tati, Henri-Georges Clouzot, Julien Duvivier, Jean-Luc Godard, Jean Vigo, Jacques Becker, Jean Renoir’dan direkt alıntılar yer alır. Wes Anderson her zamanki gibi renkli ve siyah-beyaz filme , animasyona, ikiye bölünmüş ekrana filminde yer verir. Animasyon bölümleriyle Hervé, Uderzo gibi Fransız çizerlere, çizgi romancılara atıfta bulunur.
Wes Anderson’ın, yazıp yönettiği, yapımcılığını üstlendiği, Frances McDormand, Adrian Brody, Tilda Swinton, Benicio Del Toro, Léa Seydoux, Bill Murray, Owen Wilson, Edward Norton, Mathieu Amalric, Lois Smith, Elizabath Moss, Bob Balaban, Henry Winkler, Christoph Waltz, Winsen Ait Hellal, Steven Park, Lyna Khoudri, Willem Dafoe, Liev Schreiber, Saorise Ronan, Cécile de France, Tony Revolori, Denis Ménochet, Jeffrey Wright’ın oynadığı French Post (Fransız Postası/ 2021) bugün gösterime girdi.