Türkiye’de otomotiv pazarı ötelenen talebin, düşen faizlerin ve pandemiye bağlı toplu taşımadan kaçışın etkisiyle haziran ayından itibaren ciddi …
Türkiye’de otomotiv pazarı ötelenen talebin, düşen faizlerin ve pandemiye bağlı toplu taşımadan kaçışın etkisiyle haziran ayından itibaren ciddi bir hareket yaşıyor. Haziran ayında pazarın yüzde 66 büyümesinin ardından, aşırı sıcaklara ve tatil dönemi olmasına rağmen temmuzda rekor satış gerçekleşti.
Sözcü’den Emre Özpeynirci’nin haberine göre, Otomotiv Sanayi Derneği (OSD) Başkanı da olan Ford Otosan Genel Müdürü Haydar Yenigün, temmuz ayında 85-90 bin adet arasında satış yapıldığını belirterek, “Hatta bazı bayilerle konuşuyorum; ‘araç olsa 120-130 bin olur’ diye telaffuz edilen rakamlar var.
Tabii bu normal bir durum değil. En yüksek rakam 83 bin adetle Temmuz 2015’te gerçekleşti. Bu zaten garip durumu anlatıyor. Şu anda 1 milyon endüstrinin olduğu dönemdeki temmuz ayı satışlarından daha yüksek bir satış” dedi. Sürekli, “İşleriniz çok iyiymiş, çok iyi araç satıyormuşsunuz” diye arandıklarını hatırlatan Yenigün şöyle konuştu:
İFLASA BİLE GÖTÜREBİLİR
“Biz bunu istemiyoruz. Biz otomotivciler sürdürülebilir şeyler isteriz. Sürdürülebilir bir ekonomi isteriz. Biz, ‘bu sene 550 bin araç satılır’ derken, bugün neredeyse 800-850 bin araç telaffuz ediliyor. Müşteri araç almak istiyor ve biz, “Sana aracı Eylül aracında verelim” diyoruz.
Bir otomotiv şirketi için en istenmeyen durum budur. Tam tersi de kötü. Elinizde araç olup müşteri olmayabilir. Bir otomotivci olarak söylüyorum; bunun maliyeti katlanılabilir bir durum değil. Küçük ölçekli şirketleri, hele ki ithalatçıları iflasa götürecek bir durum.”
TEŞVİKSİZ HİBRİT ARAÇ SATAMAYIZ
Türkiye’de hibrit araçlarda tek bir marka ve otomobil özelinde teşvik olduğunu belirterek, “Bunun genişlemesi lazım. Örneğin, Türkiye’de ürettiğimiz hem içten yanmalı hem elektrikli Custom PHEV’in Türkiye’de satışı maalesef mevcut vergi sistemleri yüzünden çok mümkün gözükmüyor” diye konuştu.
SAĞLIK AÇISINDAN HASARSIZ MALİYET AÇISINDAN HASARLI
Pandemi sürecinin ciddi ve beklenmedik bir süreç olduğunu belirten Haydar Yenigün, “Ancak, bu süreçten en az hasarla, hatta hasarsız çıktığımızı söyleyebilirim. Hasardan kastım insan sağlığı, herhangi bir üretim tesisinde sıkıntı yaşanmaması. Ama tabii ki bunun ciddi maliyetleri var.
Bütün şirketler ciddi maliyetlerin altına girdi. Biz hasarsız atlattık dediğimizde; sistemler çalıştı, mekanizmalar çalıştı çalışanlarımızda çok şükür hiç olumsuz bir şey yaşanmadığı gibi unsurları hasarsızlık olarak kast ettik” dedi.
ÖNGÖRÜLEBİLİR SÜREÇ UMUDU
Ucuz ve teşvikli kredinin (bu açıklama sonrası sona erdi) devam etmesi, Euro ve dolarda çok büyük bir oynamanın olmadığı varsayımıyla bu trendin devam edeceğini öngören Haydar Yenigün, “Umarım yılsonuna kadar artık bir değişiklik olmaz ve bu öngörülebilir süreç bir miktar daha devam eder. Ama dediğim gibi bu kırılgan bir sürece benziyor” diye konuştu.
“Beklentilerden bahsettiğim zaman farkındaysanız çok net bir resim çizemiyorum” yorumunu da yapan Yenigün, belirsizliğin her türlü noktada (ekonomideki belirsizlik, siyasal belirsizlik, otomotiv ekonomisindeki belirsizlik…) önümüzdeki döneme damgasını vuracağını söyledi.
Yenigün, “Bizim gibi şirketler için başarı bu belirsiz ortamı ne kadar kuvvetli yönettiğimiz olacak. Belirsizliği doğru yöneten şirket kazanacak. Belirsizliği doğru yönetemeyen şirketler bu yarışta geri kalacaklar” dedi.