11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’e yakınlığıyla bilinen gazeteci Fehmi Koru, konuk olduğu Ali Tarakçı’nın Youtube üzerinden yayın yapan “gerçektivi …
11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’e yakınlığıyla bilinen gazeteci Fehmi Koru, konuk olduğu Ali Tarakçı’nın Youtube üzerinden yayın yapan “gerçektivi” adlı kanalında dikkat çeken açıklamalarda bulundu.
17-25 Aralık sürecinde FETÖ lideri Fethullah Gülen’den getirdiği mektupla ilgili açıklamalar yapan Koru, dönemin başbakanı Recep Tayyip Erdoğan ve dönemin cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün kendisini Pensilvanya’ya gitmesi için “çağırıp ikna ettiğini” söyledi. Koru, “Muhtemelen başka isimler de telaffuz edilmiştir aracılık için. Beni daha uygun gördüğü için benden böyle bir ricada bulundu” dedi.
Koru, “Zaman gazetesinin yayın yönetmenliğini ve Ankara temsilciliğini yaptım. İster istemez cemaatle ahbaplığım var. Fethullah Gülen’i de tanıyorum” ifadelerini de kullandı.
Fehmi Koru’nun açıklamalarının bir bölümü şöyle:
Koru: Orada konuşmalarım sırasında aldığım notları bir şekilde bir yere gideyim de not edeyim dediğimde Gülen ‘Öyle bir şey yapmanıza gerek yok. Ben bir mektup yazarım siz de götürürsünüz’ dedi. Ben de orada kalmadım. Görüşmeden sonra New York’a gittim. Bana New York’a getirdiler mektubu. Evet Alaaddin Kaya (Zaman gazetesi imtiyaz sahibi, tutuklu) ile birlikte gittim Gülen’le görüşmeye. Ama onunla birlikte dönmedim. O bu seyahatin sadece gidiş kısmında bana refakat etti.
Tarakçı: Gülen’e yakın bir isim olmasından kaynaklı mı geldi?
Koru: Hayır. Tam tersine onların o ara Gülen’le aralarının çok açık olduğunu biliyorum. Alaaddin Kaya Zaman gazetesinin imtiyaz sahibiydi. Ben Ankara temsilcisiyim. Matbaadan aradılar, ‘Fehmi Bey bir gariplik var. Künye değişmiş, imtiyaz sahibi değişmiş’ dediler. Bir gecede Alaaddin Kaya imtiyaz sahipliğinden uzaklaştırıldı.
GİTMEDEN ÖNCE ERDOĞAN’LA GÖRÜŞTÜM
Tarakçı: Yani şimdi Erdoğan sizi bizzat çağırıp Pensilvanya’ya gitmenizi istiyorsa bu bir ilişkinin kanıtı değil mi?
Koru: Çünkü hem Erdoğan beni kendisine yakın biliyor. Hem de onları tanıdığımı biliyor. Onlarla da geçmişim olduğunu biliyor. Dolayısıyla muhtemelen başka isimler de telaffuz edilmiştir aracılık için. Beni daha uygun gördüğü için benden böyle bir ricada bulundu. Ben hatta bunu kabul etmek istemedim. Kendime uygun bir görev olarak görmedim bunu ama ikna edildim. Netice itibariyle böyle görevin yapılması gerektiği söylenince en üst düzeyde, Cumhurbaşkanı ve Başbakan tarafından. Her ikisi ile görüştüm zaten gitmeden önce. Bu gidiş Türkiye’nin 17-25’ten sonrasında devlet kararıyla aldığı ‘FETÖ’ diye bir şeyin ortaya çıkması sonradan olmuş bir şey. O dönemde kimsenin böyle bir yapının varlığını düşündüğünü zannetmiyorum.
Tarakçı: O mektup niye yazıldı? Yani bir devletin en üstündeki Cumhurbaşkanı ve Başbakan bu mektubu bir cemaatin başındaki kişiye neden yazar?
Koru: Onlar yazmadı. ‘Nedir bu, sorun nedir, ne yapmak istiyorlar, niye birden bire böyle bir şey patladı’ dediler. Öğrenmemi istediler. Bu soruları onlara yönelttim. O dönem dershanelerin kapatılması olayı vardı. Onu istemiyorlardı. İkinci olarak da sosyal medyada kendilerine yönelik özellikle Gülen’e yönelik tezyif edici şeylerin çıktığı söz konusuydu. Bunların yapılmasını istemiyorlardı. Ben 17 Aralık’ın ertesinde gittim. Döndüğüm gün, Başbakanla görüştüğüm gün 25 Aralık’tı. 17’de olan operasyon 25’te daha da artırılarak ortaya çıktı.”