Yolsuzlukla suçlandığı ve ev hapsinde tutulduğu Japonya’dan iki yıl önce gizlice ülkesi Lübnan’a kaçan ve o zamandan bu yana suçsuzluğunu …
Yolsuzlukla suçlandığı ve ev hapsinde tutulduğu Japonya’dan iki yıl önce gizlice ülkesi Lübnan’a kaçan ve o zamandan bu yana suçsuzluğunu ispatlamaya çalışan eski Nissan CEO’su Carlos Ghosn, İngilizcesi yeni yayımlanan “Broken Alliances” (Bozulan İttifaklar) adlı kitabında, bir müzik aleti kutusuna saklanarak gerçekleştirdiği kaçışının merak edilen bazı detaylarına ışık tutuyor.
Carlos Ghosn kitabını Pazartesi günü Lübnan’ın başkenti Beyrut’ta düzenlediği bir basın toplantısında tanıttı. Japon ve Amerikan mahkeme kayıtlarından da yararlanarak, bilindiği kadarıyla üç ülkeyi kapsayan kaçışın arka planını özetledik.
Kitabın tanıtımı için Beyrut’taki evinden internet üzerinden Japon medyasına konuşan Ghosn, kaçış planını dört gün gibi kısa sürede tek başına planladığını iddia etti. Ancak mahkeme belgeleri kaçışın lojistik hazırlıklarının aylar sürmüş olabileceğine işaret ediyor.
Ghosn neden kaçtığını “Japonya’da adil ve hızlı bir yargılamanın yanından bile geçemeyeceğimi anladım” diyerek açıkladı.
ÇOK GİZLİ PLAN VE TÜRKİYE AYAĞI
Ghosn, Japon istihbaratı tarafından sürekli izlendiği için dışarıya bilginin sızması ve planın suya düşmesi ihtimaline karşı detayların kendisiyle bile tam olarak paylaşılmadığını söylüyor. “Hatta bir noktada ilk durağın Türkiye olup olmayacağı bile belli değildi” diyor.
Ghosn, kaçışı dört günde planladığını söylese de birden fazla ülkeyi kapsayan böylesi bir planın lojistik hazırlığının aylarca sürmüş olduğu mahkeme kayıtlarına giren belgelerden anlaşılıyor.
Japonya’nın kefalet kuralları gereği Ghosn, tüm toplantılarının görsel ve yazılı kayıtlarını sunmak zorunda.
Kayıtlara göre onun kaçışının baş planlayıcısı olmakla suçlanan kişi, eski “yeşil bereli” (Amerikan ordusunun rehine kaçırma ve diğer gizli operasyonlarını yürüten özel kuvvetler birliği) Michael Taylor.
Michael Taylor’un, halka ilişkiler uzmanı olarak kaydı geçen oğlu Peter Taylor’ın, Ghosn’u Japonya’da 2019’da üç kez (Temmuz, Ağustos ve Aralık aylarında) ziyaret ettiği biliniyor.
“Sır tutan biri değilim ama asla ama asla kimseye söylememem gerekiyordu. Eşime bile” diyen Ghosn, kendisinin kaçışın Japonya ayağını koordine ettiğini, Taylorlar ve diğerlerinin de Japonya dışındaki Dubai, İstanbul ve Beyrut kısmını planladıklarını söylüyor.
Amerikan mahkeme kayıtlarına göre “suçlunun kaçmasına yardımcılık etmek” suçlamasıyla geçen yılın Mayıs ayında ABD’nin Massachusetts eyaletinde yakalanıp ülkeler arası anlaşmalar gereği Tokyo Savcılığı’nın talebiyle Japonya’ya iade edilen baba-oğul Taylorlar ise kefaletle serbest kalmış birinin kaçmasına yardım etmenin suç sayılmadığını savunuyorlar.
Zor şartlardaki insanları kurtarmakla ünlenerek “Captain America” (Yüzbaşı Amerika) lakabıyla anılan baba Taylor’ın, geçmişte International Security Corporation adlı güvenlik şirketi üzerinden, İran ve Afganistan’da Amerikan hükümeti için sözleşmeli olarak çalıştığı biliniyor.
Taylor’un sivil müşterileri arasında ise kaçırılan çocuklarını geri almak isteyen anne veya babalar da var. Taylor, kendisi de birkaç defa Amerikan adaletinin kurbanı olduğunu, işini kaybettiğini ve Carlos Ghosn’a da o yüzden yardım etmek istediğini söylüyor. Tutuklanmadan önce Vanity Fair dergisine verdiği bir mülakatta bu işin kendisi için bir tür “kamu hizmeti” ve “görev” olduğunu söylüyor.
Mahkeme belgelerine göre kaçıştan iki ay önce yani Ekim 2019’da Taylorlara 862 bin dolar tutarında bir para transferi yapılmış. Yine aynı belgelere göre Mayıs 2020’ye dek baba-oğula toplam 1,3 milyon dolar ödenmiş.
Ghosn’un kaçışından sonra Amerikan Associated Press haber ajansına yaptığı açıklamada, “Elimden geldiğince benim yanımda duran herkese parasal veya diğer şekillerde yardım etmeye çalışıyorum” demişti.
Kaçışta önemli rol oynadığı iddia edilen bir diğer isim ise Michael Taylor ile beraber 30 Aralık 2019’da İstanbul Havalimanı’nda pasaport kontrolü sırasında kamera görüntüsüne takılan George Antoine-Zayek. Ancak Zayek hakkında yapılmış bir suç duyurusu ve çıkarılmış bir arama emri yok.
KAÇIŞ OPERASYONU: O GÜN NELER OLDU?
Savcılığın iddianamesine göre Peter Taylor 28 Aralık 2019 günü Tokyo’ya gelip sabah 11:49’da Grand Hyatt Oteli’nin 933 numaralı odasına yerleşiyor. Aynı gün öğleden sonra Taylor ile buluşan Ghosn, sonraki gün elinde valizle çıkıp dikkat çekmemek için valizini o sabah önden yollatmak amacıyla, Taylor’dan odasının yedek anahtarını alıyor.
Aynı gün Michael Taylor ve Antoine-Zayek bir müzik etkinliğine katılan müzisyenler kılığında Türkiye menşeli bir havacılık şirketinin özel jetiyle Dubai’den Osaka’ya uçuyorlar.
Uçağın sabah 10:10’da Kansai Havalimanı’na indiği ve uçuşun bedelinin 350 bin dolar tuttuğu kayıtlara geçmiş.
Havalimanı yakınlarındaki Star Gate Oteli’ne 11:06 civarında check-in yapıp 4009 ve 4609 numaralı iki oda tutuyor ve bunlardan 4609 numaralı odaya yanlarında getirdikleri iki büyük müzik aleti kutusunu yerleştiriyorlar. Bu kutularda normalde devasa hoparlörler taşınıyor.
İki adam daha sonra Ghosn ile buluşmak için hızlı trenle Osaka’dan Tokyo’ya doğru yola çıkıyorlar.
Aynı gün 14:30 civarı Ghosn da evinden çıkıp, sık sık öğle yemeği yediği Grand Hyatt Oteli’ne gidiyor ve Peter Taylor’ın 933 numaralı odasına girip beklemeye başlıyor.
Öğleden sonra 15:24’te Tokyo’ya varan Michael Taylor ve Antoine-Zayek bir taksiyle Grand Hyatt’e ulaşıp odaya çıkıyorlar.
Bir süre sonra dört adam ellerinde valiz, odadan ayrılıyorlar. Daha sonra Peter Taylor gruptan ayrılıp Narita Havalimanı’na gidiyor ve Çin’e giden bir uçağa biniyor. Ghosn, Michael Taylor ve Antoine-Zayek ise Osaka’ya doğru yola çıkıyorlar.
Akşam 20:14 civarı bu üçlü Osaka’daki Star Gate Oteli’ne geri dönüş yapıyorlar,
Ghosn ve Antoine-Zayek büyük iki kutunun bulunduğu 4609 numaralı odaya geçerken Taylor da özel jetin beklediği Kansai Havalimanı’na gidip, bu tür özel charter uçuşların yapıldığı kısımdaki görevli müdür Kayoko Tokunaga’ya bavulların güvenlik aramasının yapılıp yapılmayacağını soruyor ve “Hayır” cevabını alıyor. Tokunaga’nın verdiği bu cevap belki de tüm planın en kritik noktasını oluşturuyor.
Ama Taylor zaten cevabı biliyordu çünkü önden araştırmasını yapmış ve gözüne kestirdiği beş havalimanından böyle büyük bir kutuyu x-ray’leyecek kadar büyük bir cihazı olmayan tek havalimanının Kansai olduğunu bildiğinden orayı seçmişti.
Taylor, Tokunaga’ya, uçuşun geciktiğini, İstanbul’da çok önemli bir toplantıya yetişmesi gerektiğini, mümkünse işlemleri hızlandırmasını söylüyor.
Tokunaga, polise verdiği ifadesinde Michael Taylor’ın işi hızlandırmak için bahşiş olarak kendisine lastik bantla tutturulmuş onlarca 10 bin yenden oluşan bir milyon yenden fazla (yaklaşık 9 bin 300 dolar) parayı kendisine uzattığını söyledi. Ancak Tokunaga, böyle bir bahşişi kabul edemeyeceğini söyleyip parayı iade ediyor.
Taylor’ın ifadesi de bunu destekliyor. Taylor paranın en azından yarısını alması için Tokunaga’ya ısrar ediyor, daha sonra Star Gate Otel’ne geri dönüyor.
“BELKİ KUTUNUN İÇİNDE HOŞ BİR BAYAN TAŞIYORLAR”
Aynı akşam 21:57’de Michael Taylor ve Antoine-Zayek’in 4609 numaralı odayı ellerinde iki büyük müzik kutusu da olmak üzere bagajlarıyla terk ettikleri, otel kamera kayıtlarına yansıyor. Ancak yanlarında Ghosn yok.
İddiaya göre Ghosn bu iki kutudan birinde saklanıyor.
22:20’de taksiyle vardıkları Kansai Havalimanı’nda havaalanı görevlisi Narukuni Kawada kendilerine bagajlarını çıkarırken yardımcı olmak istediğinde bu iki kutudan birinin çok ağır olduğunu fark ediyor ve kutu yaklaşık dört-beş kişinin yardımıyla taksiden çıkarılabiliyor.
Sabah Dubai’den geldiğinde de indirilmesine yardım ettiği kutunun akşam dönüşte çok ağırlaşmış olması Kawada’nın dikkatini çekiyor ama bir anlam veremiyor. Hatta her şeyden habersiz Kawada, yanındakilerle “Belki kutunun içinde hoş bir bayan taşıyorlar” diye şakalaşıyor.
Kutu, diğer bavullar ve hatta sırt çantaları bile x-ray cihazına da sokulmadan güvenlikten kolaylıkla geçip özel jetin kargo kısmına yükleniyor.
Tam uçağa bineceklerken bir havaalanı yetkilisi arkadan yetişip şirkette çalışanların bahşiş almasının yasak olduğunu söyleyerek Tokunaga’ya verdiği tüm parayı son kuruşuna dek Taylor’a geri iade ediyor.
Taylor’ın ifadesine göre pilotlardan sadece bir tanesi gizli görevi biliyor ama diğerinin haberi yok. Saat 23:10’da havalanan uçak Türkiye’ye doğru yola çıkıyor.
Dünyada Japonya ile karşılıklı suçluların iadesi anlaşması olan sadece iki ülke var: ABD ve Güney Kore.
Bu nedenle uçak, Taylor’ın isteğiyle yakıt ikmali tehlikesine karşı Güney Kore sahasını değil de Çin ve Rus hava sahalarını kullanıyor.
Uçuşta hizmet veren hostese de arkada oturan kişinin çok üst düzey VIP biri olduğu ve kesinlikle rahatsız edilmek istemediği söyleniyor. Hostes de bu emre uyuyor. Uçak 30 Aralık sabahı 05:26’da İstanbul’a iniyor.
Bir gün sonra, 31 Aralık 2019’da, Ghosn tüm dünyaya Lübnan’da olduğunu ilan etti.
Michael Taylor ise sekiz hafta kadar Lübnan ve civarında kaldıktan sonra Amerika’ya geri döndü.
NEDEN KAÇTI?
19 Kasım 2018’de iş gezisinden döndüğü Narita Havalimanı’nda “yıllık gelirini doğru beyan etmemek” ve “şirket fonlarını kişisel kazancı için kullanmak” suçlamasıyla gözaltına alınıp Tokyo Gözaltı Merkezi’ne götürülen Brezilya-Lübnan-Fransa pasaportu sahibi Ghosn, Suudi Arabistan’dan Umman’a, oradan da Brezilya’yı kapsayan suçlamalarla karşılaştı.
Sonrasında kefaletle serbest bırakılıp ev hapsine alınsa da “Japon savcıların yıldırma ve itiraf ettirme taktikleri” diye nitelediği baskılarına boyun eğmeyi reddettiğini söylüyor.
Japon yargı sisteminin, yargıyı geciktirmeye ve zanlıları bir anlamda rehin tutmaya yönelik tasarlandığını söyleyen Ghosn, “Sizi umutsuzluğa ve hatta intihar noktasına kadar getirip suçu kabul etmenizi bekliyorlar. Bu insanlık dışı bir uygulama” şeklinde konuştu.
Tutukluğunun Nissan-Renault-Mitsubishi ortaklığında, Fransız Renault’nun Nissan hisselerini alarak daha etkili olmasını engellemek isteyen Japonya hükümetinin politik bir oyunu olduğunu öne süren Ghosn, kendisini, ödenmemiş bir geliri beyan etmekle suçlamanın anlamsız olduğunu düşünüyor.
Bir yılın sonunda zanlı aleyhine davayı geciktirme ve taraflılıkla suçladığı Japon yargısına olan güvenini tamamen kaybetmiş.
25 Aralık 2019’da eşi Carole’la görüşme isteği sekizinci kez reddedilen ve bunun artık bir insan hakları ihlali olduğunu düşünen Ghosn, aynı gün ikinci bir kötü haber aldığını anlatıyor.
Davasına bakan hakim, Ghosn’un, hakkındaki iki suçlamadan önce birinden yargılanıp aklandıktan sonra diğerinden yargılanabileceğine hükmediyor. Şimdiye kadarki sürece bakınca bunun yıllar alabileceğini anlayan Ghosn bu haberle tam bir yıkıma uğradığını söylüyor.
“Böyle giderse en erken 80 yaşında hapisten çıkabilecektim” diyen Ghosn, hızla harekete geçmeye karar verdiğini anlatıyor.
29 Aralık 2019’da gündüz trenle geldiği Osaka Havalimanı’nda gece bir müzik aleti kutusunun içine gizlenip Dubai’den kendisini almak için kiralanan özel bir uçakla yola çıkan Ghosn, o gece İstanbul’a varacak ve oradan da bir diğer özel uçakla 30 Aralık’ta saat sabah 04:00 civarı Beyrut Refik Hariri Uluslararası Havalimanı’na varacaktı.
Fransa tarafından da hakkında yakalanma kararı çıkartılan Ghosn gibi eşi Carol da Interpol tarafından kırmızı bültenle arananlar listesinde.
Japonya ve Lübnan arasında suçluların değişimi anlaşması bulunmuyor ancak Ghosn, yakalanma korkusuyla Lübnan dışına çıkamıyor.
Günlerini spor yaparak, ailesine vakit ayırarak, üniversitelere ve özel şirketlere danışmanlık yaparak geçiriyor. Büyük kaçışın öyküsünün belgeselleştirilmesi ve hatta filme çekilmesi planlarının da olduğunu söylüyor.
Ghosn’a yardım etmekle suçlanan eski Nissan CFO’su Greg Kelly ise hileli bir şekilde Japonya’ya çağrılarak gözaltına alınmasından iki yıl sonra hala Tokyo’da yargılanacağı günü bekliyor.
Öte yandan Nissan-Mitsubishi-Renault ortaklığı geçen 12 ay içinde 40 milyar dolar zarar etti.
Bunun 17 milyar doları tek başına Nissan’a ait.