Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı’nda yaptığı konuşmadaki, “Utanmadan sıkılmadan sokaklara döküleceklermiş, meydanlara döküleceklermiş. Siz …
Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı’nda yaptığı konuşmadaki, “Utanmadan sıkılmadan sokaklara döküleceklermiş, meydanlara döküleceklermiş. Siz 15 Temmuz’u görmediniz mi? Nereye dökülürseniz dökülün, 15 Temmuz’da sokağa dökülenlere bu millet nasıl dersini verdiyse, siz de dökülün siz de aynı dersi alırsınız” ifadelerine Atatürkçe Düşünce Derneği’nden yanıt geldi.
“Demokrasi ile yönetilen ülkelerde halkın can ve mal güvenliğini korumak da, sokaklarda asayiş ve düzeni sağlamak da devletin asli görevidir” hatırlatmasının yapıldığı açıklamada, “Demokratik rejimlerde sokaklar, meydanlar halkındır ve özgürdür” ifadelerine yer verildi. ADD’nin açıklamasında şu ifadelere yer verildi:
“Demokrasi ile yönetilen ülkelerde halkın can ve mal güvenliğini korumak da, sokaklarda asayiş ve düzeni sağlamak da devletin asli görevidir. Devlet bu görevini anayasa ve yasalarla belirlenmiş kurallarla görevlendirilen kolluk gücü ile yerine getirir. Kamu düzenini ve asayişi bozan, halkın can ve mal güvenliğini tehdit eden kişi ya da grupları engellemek, yakalayıp bağımsız yargıya teslim etmek de yine güvenlik güçlerinin (polis ya da jandarmanın) görevidir. Demokratik rejimlerde sokaklar, meydanlar halkındır ve özgürdür.
“TEHDİT EDEMEZ”
Yurttaşların ülke sokak ve meydanlarında önceden izin almadan fikir ve düşüncelerini duyurmak için gösteri ve yürüyüş yapma hakkı da anayasa güvencesi altındadır. Hal bu ilken; görevi, konumu ve kimliği ne olursa olsun, hiç bir kişi ya da grup kendini güvenlik güçlerinin yerine koyup, sokak ya da meydanlarda anayasal haklarını kullanarak gösteri ya da yürüyüş yapacaklarını varsaydığı toplum kesimlerini – hem de adını belirttiği bir siyasi partiler birlikteliği adına – “ önüne katıp gidecekleri yere kadar kovalamakla ” tehdit edemez.
“ÜLKEDEKI BARIŞ VE HUZUR ORTAMINI YOK EDER”
Anayasa ve yasalarla yönetilen bir hukuk devleti, böyle bir tehdidi asla kabul edemez. Böyle bir tehdit; TCK 216. Maddede belirtilen “halkın bir kesimini diğer kesimi aleyhine kin ve düşmanlığa alenen tahrik etme” suçu oluşturur, toplumu böler, iç cephe birliğini bozar, ülkedeki barış ve huzur ortamını yok eder. Ekonomik krizin her geçen gün yurttaşlarımızı daha da zorladığı bir dönemde, toplumun bir kesimini böyle alenen tehdit etmek, kimseye yarar sağlamayacağı gibi, görmezden de gelinemez. Atatürkçü Düşünce Derneği; hükümetlerin geçici, devletin kalıcı olduğu bilinciyle, ülkemizdeki her kurumu, her kuruluşu ve her yurttaşı, Anayasa ve yasalara uymaya, demokratik hak ve özgürlüklere saygılı olmaya, kendini devlet sanma yanlışına düşmemeye davet etmeyi görevi saymakta ve bu görevini yerine getirdiğini kamuoyu ile paylaşmaktadır.
ATATÜRKÇÜ DÜŞÜNCE DERNEĞİ GENEL MERKEZİ“