Karar yazarı Oğuz Demir, “Cumhurbaşkanı kime sinyal verdi?” başlıklı bi yazı kaleme aldı. Demir yazısında, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın …
Karar yazarı Oğuz Demir, “Cumhurbaşkanı kime sinyal verdi?” başlıklı bi yazı kaleme aldı.
Demir yazısında, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, “Enflasyon noktasında da Ağustos’u geride bıraktığımızda düşüşü göreceğiz.” açıklamalarını ele aldı.
Yazıda, Erdoğan’ın açıklamalarının parti teşkilatlarına yönelik bir sinyal olabileceği ifade edildi.
Demir ayrıca, Erdoğan’ın Merkez Bankası’nı faiz indirimine zorlayarak ekonomik rahatlamayla önümüzdeki yıl erken seçim kararı alabileceğini söyledi.
Demir’in yazısının ilgili bölümü şöyle:
“Belli ki Cumhurbaşkanı Erdoğan’a Ağustos ayı ile birlikte enflasyonun düşüşe geçeceği söylenmiş.
Bir önceki yazıda da ifade ettim. Üretici fiyat endeksi, petrol fiyatlarının geldiği seviye ve döviz kurlarındaki durum enflasyonda yavaşlama bir yana önümüzdeki ay itibariyle yüzde 20’lere çıkacağımızı işaret ediyor.
Belki bir ihtimal ekim ve kasım aylarında yavaşlama olabilir. Ancak o da bir ihtimal. Bu da döviz kurlarının sakin bir seyir izlemesine bağlı. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın faizdeki ısrarı eğer TCMB tarafından ekim enflasyonu görülmeden (kasım ayından önce) bir faiz indirimi olarak karşılık bulursa o zaman bu “bir ihtimal” de ortadan kalkar.
Bu ihtimal ortadan kalkmasa da Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın beklediği kadar ciddi bir iyileşme yakın zamanda mevcut veriler ışığında zor.
Bir diğer önemli tartışmada Cumhurbaşkanının o programda kullandığı sinyalini verdiği yer ile ilgili oldu.
Dün Uğur Gürses ve Alaattin Aktaş oldukça güzel iki yazı ile sinayelin nereye gittiğine yanıt vermeye çalıştı. Sonuçta Cumhurbaşkanı TÜİK’e enflasyonu düşük tut sinyali mi verdi yoksa TCMB’ye faizleri indir sinyali mi verdi hala bilmiyoruz.
Ancak ben bu tartışmaya başka bir pencereden daha bakmak isterim.
Bence sinyalin gittiği belirli bir yerler parti teşkilatları da olabilir.
Yani Cumhurbaşkanı Erdoğan, TCMB’yi faiz indirimine zorlayarak geçici bir ekonomik rahatlamanın peşinde olabilir. Bu geçici rahatlamayı da önümüzdeki yılın ilk yarısında bir erken seçim kararı ile lehine çevirmeyi amaçlıyor olabilir.
Çok istediği erken faiz indirimlerinin kısa bir süre sonra ekonomide çok daha büyük sorunlar yaratacağını biliyor. Hal böyle olunca bu faiz indirim ortamının yaratacağı ucuz krediye ve artan tüketime dayalı yalancı ve geçici iyileşmeyi kullanmayı istiyor olabilir mi?
Diyeceksiniz ki işlerin ters gittiği bir dönemde böyle bir yola sapıp erken bir seçime gitmeyi ister mi?
Evet kendisi de sürekli seçimin 2023 Haziran’ında olacağını ifade ediyor. Ancak ekonomide ve son dönemde sorun yaşanan birçok alanda (salgın, yangın vs.) istenen sonuçları elde edemediğini de unutmayalım.
Nitekim benim kanaatim ekonomide yaşadığımız krizden çıkmak ve kalıcı bir düzelme sağlamak için mevcut gidişat ile 2023 Haziran’ından çok daha uzun bir vadeye ihtiyaç var! Dolayısıyla bu saatten sonra seçimin normal zamanının beklenmesi, AK Parti’nin durumu toparlamasından ziyade daha fazla oy kaybetmesine neden olacak gibi görünüyor.
Geçici bir ekonomik iyileşme yaratıp, üzerine bir seçime gitmek siyaseten daha az kayıp yaratabilecek bir strateji olabilir.
Dolayısıyla sinyali verdiği belli yerler, TÜİK ve TCMB kadar AK Parti teşkilatları da olabilir.”