Türkiye, son yılların en büyük diplomatik krizinin ertesinde, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve ABD Başkanı Joe Biden arasındaki kritik …
Türkiye, son yılların en büyük diplomatik krizinin ertesinde, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve ABD Başkanı Joe Biden arasındaki kritik görüşmeye odaklanmıştı ki 20 dakika sürmesi planlanan görüşme 1 saatten fazla sürdü.
Ardından, tam olarak neler olup bittiğini anlamamızı adeta olanaksız kılan kalın bir sis perdesinin ardında manşet savaşları başladı.
Havuz medyası, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıklamalarına istinaden “pozitif görüşme, ortak mutabakat, taze başlangıç, sıcak mesaj” gibi piyasalara umut pompalayan manşetlerle çıktı.
Beyaz Saray’dan yapılan açıklama ise bir yönüyle Erdoğan’ı yalanlamaktaydı.
Beyaz Saray, görüşmede ‘Libya seçimlerinin yanı sıra Doğu Akdeniz ve Güney Kafkasya’daki son durumun’ gündeme geldiğini belirtti.
Ancak Cumhurbaşkanı Erdoğan açıklamasında açıkça, “Bugünkü görüşmede, Doğu Akdeniz gündeme gelmedi. Gelmediğine göre, Sayın Biden’ın da benim de gündemimizde değil” demişti.
Basına kapalı bir görüşme olduğu için şimdilik gerçekte neler olup bittiğini bilmenin bir yolu yok.
Biz de bu sebeple görüşmenin Washington’dan nasıl göründüğünü anlayabilmek adına New York’taki St. Lawrence Üniversitesi’nden Doç. Dr. Howard Eissenstat ve Amerikalı Türkiye politikaları uzmanı Nicholas Danforth‘a çeşitli sorular yönelttik, tatminkar yanıtlar aldık…
“TÜRK HÜKÜMETİ KONGRE’Yİ HAFİFE ALIYOR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan ile ABD Başkanı Biden arasında, İtalya’nın başkenti Roma’daki G20 Liderler Zirvesi kapsamında düzenlenen toplantıya ilişkin görüşlerini sorduğumuz Eissenstat, görüşmenin ABD-Türkiye ilişkilerine dair köklü değişiklikleri işaret etmediğinin altını çizerek, “Türk hükümeti toplantıya mümkün olan en olumlu tepkiyi verdi, ancak [iki ülke arasındaki] en zorlu başlıkların ele alındığına dair bir işaret yok ve ABD’nin toplantıya ilişkin okuması hem S400’ler hem de insan hakları sorununa ilişkin vurgular göz önünde bulundurulduğunda ‘çok daha az olumluydu’. Özellikle, Türk tarafının, Biden yönetimi istekli olsa bile, F-16 anlaşmasının Kongre’den geçmesinin ne kadar zor olacağını muhtemelen hafife aldığını düşünüyorum” dedi.
“VAZGEÇMESİ ZOR SEÇİMLER…”
“ABD Türkiye’den ne istiyor ve Türkiye’nin ABD’den beklentileri neler? Hangi taraf hedeflerine ulaşmaya daha yakın?” sorusunu yönelttiğimiz Eissenstat’ın yanıtı şu şekilde oldu:
“Bence bu noktada her iki taraf da daha kolay bir iş ilişkisi istiyor. Sorun şu ki, her iki tarafın da yaptığı seçimler, ‘ABD’nin Suriye’de YPG’yi destekleme kararı, Türkiye’nin S400’leri satın alması’, vazgeçmesi çok zor seçimler. Ayrıca, F16 anlaşmasına Kongre desteği konusunda da kötümserim ve Halkbank davası sorunu da hala ortada. Her iki taraf da tansiyonun düşürülmesini isteyebilir, ancak bunun olacağından şüpheliyim.”
“BATI’DA ‘BEKLE GÖR’ YAKLAŞIMI HAKİM”
Eissenstat, toplantının ABD kamuoyunda, özellikle Türkiye ile ilişkilere ilgi duyan kesimler tarafından nasıl değerlendirildiğine ilişkin sorumuzu ise şu sözlerle yanıtladı:
“Şu anda (en azından Batı’da) algı, Erdoğan’ın dış politikada aldığı risklerin bedelini hissederek yalpaladığı yönünde. Batılı hükümetler Türkiye’nin istikrara kavuşmasını istiyor. Ancak Erdoğan, Türkiye’ye can simidi atılması ihtimalini oldukça zorlaştırdı. Bence genel tutum, ‘2023 seçimlerini bekleyelim ve ne olacağını görelim’ şeklinde.”
“AÇMAZ DEVAM EDİYOR”
Araştırmacı-Yazar Nicholas Danforth ise konuya ilişkin olarak Cumhuriyet.com.tr‘ye şu değerlendirmelerde bulundu:
“Garip, Erdoğan bu görüşmelerin olumlu olduğunu söyleyip duruyor, ancak ABD-Türkiye ilişkileri kötüleşmeye devam ediyor. Pek çok Amerikalı gözlemciye göre, Erdoğan ve Biden’ın geçen haftaki krizden sonra bir araya gelmeleri iyiye işaret. Her iki taraf da tüm önemli ikili meselelerde uzun süredir devam eden tutumlarını yinelemiş görünüyor. Biden’ın da belirttiği gibi, Kongre’nin onay sürecinden geçmesi gerekecek olan F-16’larda [olumlu] bir atılım olduğuna dair hiçbir kanıt yok. S-400 sorunu devam ediyor. Washington, Türkiye’nin onları rafa kaldırması ya da kurtulması konusunda ısrarcı; Ankara ise Washington’un bunu aşması konusunda ısrar ediyor. Böylece açmaz devam ediyor. Biden büyük olasılıkla [Erdoğan’a], Suriye’nin kuzeyinde icra edilecek olası bir harekâtın ABD’de güçlü bir tepkiye yol açacağını da aktardı. Yani bu gerçekleşirse, toplantının kesinlikle iyi gitmediği anlamına gelecek ve bu durumda Kongre, Türkiye’ye yönelik daha fazla yaptırım için güçlü bir baskı ile karşı karşıya kalacak…”