Gazetemiz yazarı bugünkü köşesinde “Eşik aşıldı, kurlar ve enflasyondan umut kesildi” başlıklı bir yazı kaleme aldı. Sağlam, Merkez Bankası’nın …
Gazetemiz yazarı bugünkü köşesinde “Eşik aşıldı, kurlar ve enflasyondan umut kesildi” başlıklı bir yazı kaleme aldı.
Sağlam, Merkez Bankası’nın Perşembe açıklanacak faiz kararından önce bankacıların ve iş insanlarının ekonominin gidişatı için “selin önünde akıntıya kapılarak gidildiğini” ifade ettiklerini dile getirdi.
“İş âlemi de bankacılar da özellikle dar ve sabit gelirli kesimin, pandemi sürecinin de etkisiyle, çok zor durumda kaldığının, yoksullaştığının farkında. Buna karşılık iktidar çevrelerinden pompalanan “asgari ücret, memur ve emekli aylıklarına yılbaşında yüzde 30-40 oranında yüksek zamlar verileceği” haberlerini de dikkatle izliyor” diyen Sağlam, iktisatçıların “2022 yılında en az asgari ücret zammı kadar enflasyon görmemiz kaçınılmaz” dediğini iletti.
Merkez Bankası’nın faiz kararını merakla bekleyen bir kesim olduğunu dile getiren Sağlam, bir bankacının “Dolar kurunun 10 TL’yi geçmesi nedeniyle, bu ay faiz indiriminden vazgeçileceği tahminini iletti” dedi.
Sağlam’ın yazısının tamamı şöyle:
Doların 10 TL’yi geçmesi, hem ekonomik hem siyasi gidişat açısından psikolojik eşiğin aşılmasına neden oldu. Piyasaların ve iş âleminin, enflasyon ve kurlar başta olmak üzere, ekonominin gidişatı konusunda umutlarını yitirdikleri artık açıkça görülüyor.
Hem işadamlarıyla hem bankacılarla konuştuğunuzda ekonominin gidişatı açısından artık tahmin yapılamaz noktaya gelindiğini açıkça görüyorsunuz. İşadamları göz göre göre varlıklarının eridiğini, “selin önünde akıntıya kapılarak gidildiği”ni belirtirlerken önümüzdeki döneme ilişkin tahmin yapmanın, karar almanın imkânsızlaştığını özellikle vurguluyorlar.
Bankacılar ise yönetimin son dönemde girdiği yolun sonunun felaket olduğunu, hem kendilerinin hem reel sektörün ülke ekonomisinin hızla gittiği duvarı gördüklerini ama bir şey yapamadıklarını belirtiyorlar. Özetle ekonominin çaresiz bir sürüklenme içinde olduğuna ekonomi içindeki aktörlerin de bu gidişatı korkuyla izlediklerine şahit oluyoruz.
Bu durum aynı zamanda, hangi kesime yakın olduklarından bağımsız olarak, iş çevrelerinin “ekonomide sorunun çözümünün artık siyasette olduğu” gerçeğini somut biçimde görmelerine neden oluyor. Yönetimin tavrının belli olduğunu, bu tavrın ekonomiyi “nereye kadar gideceğini göremedikleri bir erime süreci”ne soktuğunu, bunun çok açık olduğunu ifade ediyorlar. İktidarın daha önce olduğu gibi yanlışını görüp geriye dönme imkânının da artık kalmadığını belirten bir bankacı, “ekonominin serbest düşüşte olduğunu” söyledi.
Aynı bankacı, iktidarın para basmaktan çekinmeyeceğini artık gördüklerini, bunun da yüksek enflasyon-yüksek kur sarmalının iyice pekişmesine neden olacağını kaydetti. Bankacı, sorumuz üzerine, sorunun çözümünün ekonomik değil, siyasi olacağını artık herkesin kabul ettiğini söyledi.
İş âlemi de bankacılar da özellikle dar ve sabit gelirli kesimin, pandemi sürecinin de etkisiyle, çok zor durumda kaldığının, yoksullaştığının farkında. Buna karşılık iktidar çevrelerinden pompalanan “asgari ücret, memur ve emekli aylıklarına yılbaşında yüzde 30-40 oranında yüksek zamlar verileceği” haberlerini de dikkatle izliyor. Asgari ücrete yapılacak zammın enflasyona katkısının büyük olacağını hatırlatan bir iktisatçı, “Yüksek zam yüksek enflasyonla birleştiğinde bu zor durumdaki insanlara imkân sağlamak anlamına gelmez” dedi. Şu anda beklentilerin ekonomik gidişatı iyice belirler hale geldiğini hatırlatan aynı iktisatçı, “2022 yılında en az asgari ücret zammı kadar enflasyon görmemiz kaçınılmaz” dedi.
Aynı şekilde kurlardaki artışın enflasyona geçişkenliğinin çok hızlandığını hatırlatan iktisatçı, yılbaşından bu yana TL’nin değer kaybının yüzde 26 olduğunu hatırlatarak bu oranın çok büyüyeceğini söyledi.
Piyasalarda artık 2022 yılı için yüzde 35-40’lar seviyesinde bir enflasyon oranından söz edilmeye başlandı.
FAİZ İNDİRİLMESE DE FAZLA BİR ŞEY DEĞİŞMEZ
Piyasalar ekonomik gidişattan genel olarak umutlarını kesmiş olsalar da bu hafta Merkez Bankası’nın vereceği faiz kararını merakla bekliyorlar. Piyasadaki genel beklenti 0.50 ya da 1 puanlık faiz indirimi olacağı yönünde. Yılbaşından sonra daha zor olacağı için şimdiden daha yüksek faiz indirimleri yapılacağını tahmin eden piyasa oyuncuları da var.
Buna karşılık deneyimli bir bankacı, dolar kurunun 10 TL’yi geçmesi nedeniyle, bu ay faiz indiriminden vazgeçileceği tahminini iletti. “Ne kadar yanlış yolda olsalar da bu kadar yanlışı da artık yapamazlar” diyen bankacı, faiz indirimlerinin devam etmesi halinde dolar kurunun 11-12 TL’lere çıkmasının an meselesi olacağını, bunu göze alamayacaklarını zannettiğini söyledi.
İndirim olmadığı takdirde ise bir süre piyasanın yumuşayacağı ama çok radikal bir şey olmadıktan sonra yönün değişmeyeceği konusunda da neredeyse herkes hemfikir gözüküyor.
Faiz indirimi yapılmayacağını tahmin eden bankacı, sorum üzerine dolar kurunun düşeceğini, 9.5 TL’ler civarına ineceğini söyledi. Bunun ardından yine sorum üzerine “O zaman da 9.5 TL’den yeniden döviz alımları başlayacağını, kısa süre sonra yeniden 10 TL seviyesine çıkacağını” kabul etti.
Bankacılar ve işadamları, ekonomide bu tip süreçlerin sonunda “başka bir seviyede yeni bir denge oluşacağı” gerçeğini bildiklerini ama bunun ne zaman ve nasıl olacağı konusunda işaret göremediklerini söylüyorlar. İktisatçılar ve bankacılar, “Enflasyon ve kurların hangi seviyeye kadar çıkacağı” sorularını yanıtlayamıyorlar. Bırakın yanıtlamayı, tahmin bile yapamayacaklarını açıkça söylüyorlar.
Böylesine yoğun bir belirsizlik ikliminde iş yapmanın imkânı kalmıyor. O nedenle de pandemi sürecinde hiç görmedikleri kâr rakamlarına ulaşan bazı sektörlerdeki işadamlarının bile büyük kaygı içinde olduklarına şahit oluyoruz.
Bir de zaten hayat pahalılığı nedeniyle çok zor durumda kalan yoksul kesimlerin durumunu düşünün. Asgari ücret zammıyla yılbaşında ağızlarına sürülecek bir parmak balın, yoksul kesimlere çare olmasına imkân yok.