Ukrayna’nın doğusundaki Donbass Bölgesi’nde yer alan ve Rusya yanlılarının tek taraflı olarak bağımsızlığını ilan ettiği Donetsk Halk Cumhuriyeti …
Ukrayna’nın doğusundaki Donbass Bölgesi’nde yer alan ve Rusya yanlılarının tek taraflı olarak bağımsızlığını ilan ettiği Donetsk Halk Cumhuriyeti ve Luhansk Halk Cumhuriyeti’nin bağımsızlığı Rusya tarafından resmen tanındı.
Söz konusu karar dünya gündemine otururken, Putin yaptığı ulusa sesleniş konuşmasında, Rusya’nın sürekli tehdit altında olduğunu öne sürmesi dikkat çekti.
Söz konusu gelişmeleri Cumhuriyet’e değerlendiren Emekli Tuğgeneral Nejat Eslen, “Ukrayna, ABD’nin mi yoksa Rusya’nın jeopolitik nüfuz alanı içinde olacak?” diye sordu.
Dün gece tarihi bir dönüm noktası yaşandığını belirten Eslen, “Putin, ABD’nin liderliğini yaptığı otuz üyeli NATO’ya rağmen, Donbass hamlesini başlattı. Bu hamle, zaman içinde, sadece Karadeniz havzası için değil, küresel güç mücadelesi için de anlam kazanacak” dedi.
Biden’ın başkan seçildikten sonra, ‘Amerika geri döndü’ sloganı ile göreve başladığını anımsatan Eslen, “’Amerika’nın geri dönmesi’, küresel güç mücadelesi içinde ABD’nin Çin ve Rusya ile hesaplaşması anlamına geliyordu. ABD, Ukrayna gerilimini ise Baltık ülkelerinde, Polonya ve Romanya’da NATO tatbikatları yaparak, Yunanistan’ı üs gibi kullanarak başlattı” diye konuştu.
Bu krizin özünde Atlantik ile Avrasya arasında olduğunu kaydeden Eslen, krizin ABD ile Rusya arasındaki güç mücadelesinin yansıması olduğunu söyledi. Eslen’e göre asıl mesele; Ukrayna, ABD’nin mi yoksa Rusya’nın jeopolitik nüfuz alanı içinde olacak?
NATO’NUN GENİŞLEMESİ SONA ERDİ
Sovyetler Birliği’nin dağılması sürecinde, Rusya’ya, NATO’nun doğuya doğru genişlemeyeceği sözünü vermesine rağmen ABD’nin, bu sözünde durmadığını anlatan Eslen, şu ifadeleri kullandı:
“Rusya, 2008 yılında Gürcistan’ın, dün ise Ukrayna’nın NATO üyeliğini engellemek için hamle yaptı. Putin’in Donbas hamlesi ile NATO’nun genişlemesi de, Ukrayna’nın NATO üyeliği de sona erdi.
Putin dün geceki konuşmasında ‘ABD’nin Rusya gibi büyük bir ülkeye tahammül edemediğini, bu nedenle de Rusya’yı düşman gördüğünü’ ifade etti. Putin’in bu yargısı doğrudur. Çünkü, ABD, sadece Sovyetler Birliği’ni dağıtmayı değil, Rusya’yı bölmeyi de amaçlamıştı. Nitekim Z. Brzezinski Büyük Satranç Tahtası adlı ünlü kitabında, ‘En iyi Rusya’nın Avrupa Rusya’sı, Sibirya ve Doğu Rusya olarak üçe bölünmüş Rusya’ olduğunu ifade etmişti.”
Eslen, Rusya’nın Donbas bölgesi için Minsk mutabakatının uygulanması talebinin Batı tarafından ciddiye alınmamasının Biden’ın hatası olarak tarihe geçtiğini kaydetti.
“Biden’ın müzakerelerle Rusya’yı oyalamaya çalıştığını gören Putin, ayrılıkçı Donetsk ve Luhansk cumhuriyetlerini tanıyarak Donbas hamlesini yaptı” diye konuşan Eslen, “Putin’in bu hamlesi, ABD’nin liderliğini yaptığı otuz üyeli NATO’ya meydan okuma olarak değerlendirilecektir” dedi.
GÜÇ MÜCADELESİ DEVAM EDECEK
Putin’in söz konusu hamlesinin, NATO içindeki davranış farklılıklarını daha da belirgin hale getirirken ittifak içindeki dayanışma zafiyetini ortaya çıkardığının altını çizen Eslen, şunları kaydetti:
“Putin, ABD’nin liderliğini yaptığı dünya düzenini korumakta zorlandığını göstermiştir. Ukrayna krizi ile somutlaşan ABD ile Rusya ve Çin arasındaki güç mücadelesinin, yeni dünya düzeni ve yeni jeopolitik dengeler kuruluncaya kadar devam etmesini beklemek gerekir.
Karadeniz havzasında gelişen güç mücadelesi, NATO üyesi Türkiye’nin, ABD ile Kuzey komşusu Rusya, Atlantik ile Avrasya güç merkezleri arasında sıkışmasına neden olmaktadır. Ukrayna krizi, Montrö sözleşmesinin önemini kanıtlamıştır.”
Eslen, “Batının kuklası komedyen” olarak tanımladığı Ukrayna Devlet Başkanı Zelenskiy’nin yönetimindeki Ukrayna’da, liderliğin hatalarını ülke halkının ödeyeceğini belirterek, şu şekilde konuştu:
“Bütün bu gelişmeler, ‘En iyi strateji güçlü olmaktır; önce genel olarak, sonra kesin sonuç yerinde güçlü olmaktır.’ diyen Carl von Clausewitz’i bir daha haklı çıkarmıştır. Putin’in stratejisi de bu esasa dayanmıştır. Sözümüzü bir Temel fıkrası ile süsleyelim. Temel idama mahkum olmuş, asmaya götürüyorlarmış. Son sözün nedir diye sormuşlar Temel’e. ‘Bu bana ders olsun’ demiş. Bu da Batının kuklası Zelenski’ye ders olsun…”