Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, Taliban’ın yönetimi ele geçirdiği Afganistan’la ilgili “Libya benzeri bir anlaşma yapabiliriz” açıklaması …
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, Taliban’ın yönetimi ele geçirdiği Afganistan’la ilgili “Libya benzeri bir anlaşma yapabiliriz” açıklaması, Türkiye’nin Afganistan’da üstlenmek istediği rolle ilgili tartışmaları Kâbil Havaalanı’nın işletilmesinden farklı bir noktaya taşıdı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Bosna Hersek ve Karadağ ziyaretlerinin dönüşünde uçakta gazetecilere yaptığı açıklamalarla Afganistan konusunda da değerlendirmelerde bulunmuş, Afganistan’la Libya ile yapıldığı gibi bir anlaşma yapılıp yapılmayacağı sorusu üzerine “Aynı tür bir anlaşmayı yaparız. Yeter ki aynı şekilde karşımızda bir muhatap bulalım. Eğer aynı şekilde bir muhatap karşımızda olursa niye öyle bir anlaşma yapmayalım? Derdimiz problem çözmek” ifadelerini kullanmıştı.
Türkiye, iç savaşın yükseldiği ve Hafter öncülüğündeki “Libya Ulusal Ordusu” güçlerinin başkent Trablus’u kuşattığı dönemde Libya Ulusal Uzlaşı Hükümeti’yle (UUH) Askeri İşbirliği ve Danışmanlık Anlaşması ve Deniz Yetki Alanlarının Sınırlandırılması Anlaşması imzalamış, daha sonra Askeri İşbirliği Anlaşması uyarınca çıkarılan tezkereyle Libya’ya asker gönderilmişti. Türkiye, o dönem imzalanan anlaşmalar hakkında “Libya’nın BM’de tanınan hükümetiyle imzalandığı” vurgusunu öne çıkarmıştı.
Türkiye’nin Afganistan’la da 2003’te imzalanmış olan Askeri Eğitim İşbirliği Anlaşması bulunuyor. Bu anlaşma kapsamında Afganistan ordusuna mensup askerler Türkiye tarafından eğitilmişti. Ancak ülkenin adını “Afganistan İslam Emirliği” olarak değiştirmek isteyen Taliban öncülüğünde kurulacak yeni hükümetin, önceki Afganistan hükümetinin imzaladığı anlaşmalara bağlı kalması, yakın dönemde Türkiye’yle “Libya benzeri bir anlaşma” yapması beklenmiyor.
ÖYMEN: ACELE, ANLAŞILIR DEĞİL
Konuya ilişkin Cumhuriyet’e değerlendirmelerde bulunan emekli Büyükelçi Onur Öymen, Afganistan’daki durumun belirsizliklerle dolu olduğuna dikkat çekti.“Taliban’ın kuracağı hükümet dünyadan ne kadar destek görecek, bu belli değil. Afganistan’ın henüz nereye gideceği belli değil, ortada bir hükümet yok. Nasıl bir yönetim oluşacak, Kuzey İttifakı’nın durumu ne olacak belli değil. IŞİD’in ülkedeki durumu ne, tam olarak bilinmiyor. Bu kadar belirsizlik ortasında ‘Anlaşma yapabiliriz’ diye aceleyle ortaya çıkmak anlaşılır değil” dedi. Türk askerinin Afganistan’dan çekilmesinin tamamlanmasına karşın Türkiye’nin halen Taliban’la anlaşarak Kâbil Havaalanı’nın işletmesini üstlenme arayışı içinde olduğuna dikkat çeken Öymen, “Afganistan’da durum belirginleşmeden böyle tavırlarla ortaya çıkılırsa yarın Türkiye güç durumlarda kalabilir. ‘Zamana zaman vermek lazım’ derler. Belli konularda ön almanın faydalı olacağı değerlendiriliyor olabilir, fakat burada böyle bir tablo yok. Afganistan gibi belirsizliklerle dolu bir ülkede Türkiye’nin ön plana çıkmakta ısrar etmesinin sebebi anlaşılabilir gibi değil” diye konuştu.
ER: SIKIŞMIŞLIKTAN ÇIKIŞ ARAYIŞI
Emekli Tuğgeneral Ali Er de Afganistan’daki durumun Libya’dakinden çok farklı olduğuna işaret etti. “Şu an Taliban bile kendisini ‘geçici yönetim’ olarak tanımlıyor, ortada bir hükümet yok. ‘Libya benzeri anlaşma’ ifadesi aceleci yapılmış bir açıklama. Bu aceleciliğin arkasında ne var, asıl mesele burada” dedi. İktidarın, “Ne olursa olsun Afganistan’ın bir köşesinde yer alalım” şeklinde bir ısrar içinde olduğunu belirten Er, şu görüşleri dile getirdi: “Bu ısrardan şu anlaşılıyor; iktidar, dış politikadaki sıkışmışlıktan çıkışın bir aracı olarak Afganistan’ı görüyor. Henüz Afganistan’da yönetim kurulmadan ‘Anlaşmaya hazırız’ açıklamalarıyla Türkiye, kendisini Afganistan’da kilit bir konuma yerleştirmek istiyor. Bu, havaalanı işletmesiyle olabilir, Taliban’la anlaşmayla olabilir. Bunun üzerinden hem ABD ve AB başta olmak üzere Batı hem de Çin ve Rusya karşısındaki muhataplığını güçlendirme niyetiyle açıklayabiliyorum.”
Türkiye’nin bugüne kadar Afganistan’da tüm kesimlerle diyaloğu önceleyen bir siyaset izlediğini kaydeden Er, “Bundan vazgeçilip Taliban’ı önceleyen bir anlaşma arayışına girilmesi, bugün Afganistan’la gönül bağı olan tüm grupları dışlamak anlamına gelecektir. Bugün Pencşir Vadisi’nde Taliban’a karşı mücadele eden bütün gruplar var, sadece Taliban’ı muhatap almak Türkiye’nin Afganistan’daki güvenilirliğini yıpratacaktır” ifadesini kullandı.