İstanbul Sanayi Odası’nın Aralık ayı Meclis toplantısı geçtiğimiz gün yapıldı. Toplantıda gerçekleşen forumda TOBB-ETÜ Öğretim Üyesi ve TEPAV …
İstanbul Sanayi Odası’nın Aralık ayı Meclis toplantısı geçtiğimiz gün yapıldı. Toplantıda gerçekleşen forumda TOBB-ETÜ Öğretim Üyesi ve TEPAV Danışmanı Prof. Dr. Fatih Özatay ile Ekonomist Dr. Osman Cevdet Akçay, güncel gelişmeleri değerlendirdiler ve Merkez Bankası’nın bağımsızlığına vurgu yaptılar. Söz alan meclis üyeleri ise piyasalardaki dalgalanmalardan dolayı, yatırım konusunda çekingen olduklarını ve reel piyasalarda ticari kredilerin indirimlere rağmen yüksek kaldığını söylediler.
Toplantının açılış konuşmasını yapan Meclis Başkanı Zeynep Bodur Okyay, faiz indirim kararlarına rağmen piyasada kredi faizlerinin çok yüksek olduğunu hatırlatarak bankaların kredi vermekte zorlandığını dile getirdi. Faiz indirimlerin piyasalarda fiyat istikrarından vaz geçildiği algısını doğurduğu ve bu nedenle de işletmelerin fiyatlama yapamadığını söyleyen Okyay, “Bütün dünyada yüksek enflasyona karşı önlemler var. Bizim de bu önlemleri almamız gerek” dedi. Söz alan meclis üyeleri, belirsizlikten yakınırken yatırım yapmaktan çekindiklerini ve hala 2022 için bütçe oluşturamadıklarını dile getirdiler.
2 ay önce mantıklı adımlar atılsa piyasaların bu durumda olmayacağını söyleyen Merkez Bankası eski ekonomisti TEPAV Danışmanı Prof. Dr. Fatih Özatay, “Basılabilecek birçok düğme vardı ama yanlış düğmeye bastılar” dedi. Aylık mevduat sistemine alışmış yurttaşın en az üç aylık olan bu sisteme gireceği konusunda endişeler taşıdığını söyleyen Özatay, “Krizi durdurmak için basabileceğimiz bir sürü düğme vardı biz yanlış düğmeye bastık. Halbuki 2001 krizinden sonra biz çok güzel düğmelere başlayıp ilerlemiştik. Önümüzde örnek var, denedik ve başardık o dönem buna üzülüyorum aslında nasıl yapabileceğimizi biliyoruz” dedi.
ENFLASYON GÖRMEZDEN GELİNİYOR
Yani mevduat sistemini değerlendiren Özatay, “Yeni sistemin cazibesine kapılıp enflasyonu düşünmüyoruz. Sisteme güven sağlamak ve enflasyon beklentisini düşürmek çok önemli. Programın çok büyük riskleri var. Yapısal reformlarla desteklenmeli. Ülkenin CDS primi çok yüksek önce buraya odaklanılmalı ve yurt dışından kaynak girişinin azalmaması gerek” dedi. Politika faizi ve 10 yıllık tahvil faizi arasındaki farka değinen Özatay, 2001 krizi öncesi koşullarla 2 ay önceki koşulları karşılaştırın. Bütçe açığı çok daha düşük, kamu borcu çok daha düşük, bankacılık sektörü daha güçlü, peki ne bozdu sistemi? İstikrar adına yapacak fazla bir değişiklik yok. Para politikasında sorun var. Orada da bakın 2001’de biz Merkez Bankası’nı bağımsız yaptık. Merkez Bankası Başkanı ve yardımcıları yoksulluk yapmadığı sürece alınamazdı. Cumhurbaşkanlığı sistemiyle bu değişti. Şimdi sadece bunu değiştirsek , Merkez Bankası’nın kredibilitesi artar. Demek ki Merkez Bankası’na baskı olmayacak. Bunun dışında yapılması gereken reformlar da var. Rant yasası gerekiyor. 2018 krizinde neden birden krize girdik çünkü dışarıdan gelen döviz borçları hep konut sektörüne vs gitti. Orada bir rant var 3 katlı yere 10 kat dikebiliyorlar. Sanayicinin konuta kaymasını engelleyecektik. Bu çok da kolay bir şeydi. Böyle bir istikrar programı ülkenin risk puanını 200’lere çekebilirdi. Neden bilmiyor mu bunu yöneticiiler diyorsunuz. Yani kurumsal yapı bozuldu. Biz MB’de çalışırken birçok kurum bir araya gelir ve ortak akıl çıkarırdık. Ama şimdi müsteşarlar kalmadı, ortak akıl yok artık. Devlet Planlama teşkilatı çok önemliydi mesela bu da yok. İki ay önce buadımlar atılsa her şey çok daha kolaydı. Bu düğmeyi tercih etmedik başka bir düğmeye bastık” diye konuştu.
NEDEN 18 BEKLENDİ?
Yeni ekonomik sistemin gerekçelerin çok yanlış olduğunu söyleyen Ekonomist Cevdet Akçay ise, “Kredi Risk Primi (CDS) ülkeler için çok önemlidir. Faizler ve kuru kontrol etmeye çalışıyoruz ama CDS en zor kontrol ettiğimiz şeydir. Bankacılık için çok önemlidir. CDS artarsa döviz ihtiyacı artar umarım yöneticilerin bundan haberi vardır. Bu yeni çıkan ürünle de ilgili sorum şu ‘Bu niye şimdi çıktı?’ neden 18 beklendi? Çift haneye geldiğinde bunu yapsanız daha fazla etkili olmaz mıydı? Bence şöyle oldu pazartesi ve öncesinde yarı belkırana gidiyorduk. Ben mesela bazı atmlerden bir seferde 800 TL çekemiyordum. Ayrıca bankalarda şubelerde efektif çekmeler oldu, kasalara gitmeler oldu. Yönetim de haklı olarak panik oldu ve bunu devreye soktu. Bu sistem tercih ettiğimiz değil mecbur kaldığımız bir sistemdi ve mecburen uygulanan sitemler de hiçbir zaman güven vermez. Şu an döviz mevduatları çözmez bu, ama TL’den kaçışı yavaşlatabilir” diye konuştu.