Dünya gazetesi yazarı Alaattin Aktaş, “KKM hesabında nisan ayına dikkat!” başlıklı yazısında “Nisanda kur korumalı mevduattan yoğun bir kaçış …
Dünya gazetesi yazarı Alaattin Aktaş, “KKM hesabında nisan ayına dikkat!” başlıklı yazısında “Nisanda kur korumalı mevduattan yoğun bir kaçış olur mu, olursa bu para nereye gider?” diye sordu.
20 Aralık’ta açıklanan kur korumalı mevduat hesabında şimdiye kadar ne kadar para toplandığının bilinmediğinin altını çizen Aktaş, “Yetkililerimiz sağ olsunlar bölük pörçük açıklama yapmak dışında bu konuda resmi kanallarda herhangi bir veriye yer vermiyor. Ne Merkez Bankası’nın web sayfasında bir açıklama var, ne BDDK’nın. Toplam tutarın 200 milyar lirayı aştığı söyleniyor; ama bu tutarın ne kadarı TL cinsinden açılan kur korumalı mevduat hesabından oluşuyor, ne kadarı döviz tevdiat hesabından geçişle oluşmuş durumda, belli değil” dedi.
NİSAN AYINA DİKKAT ÇEKTİ
Aktaş, nisan ayına dikkat çekerken, “Bir tasarruf sahibinin ocak ayının başında sisteme girdiğini varsayalım. Dolar kurunu da ocak ayının ortalaması olan 13.52 düzeyinde dikkate alalım” deyip şöyle devam etti:
“Nisan ayına geldik. Bu tasarruf sahibi yüzde 4.25 faiz kazancı elde etti. Döviz kuru bu dönemde yüzde 4.25’ten fazla artmışsa, yani örneğin dolar 14.10’un üstüne çıkmışsa aradaki fark tasarruf sahibine ödenecek. Yok eğer kur artışı yüzde 4.25’in altında kalmışsa, tasarruf sahibi bu faizle yetinecek”
Aktaş’ın yazısının devamı şöyle:
ENFLASYON EZER GEÇERSE…
“Aslında enflasyonun bu faizi ezip geçtiği kesin. Baksanıza yalnızca ocak ayındaki TÜ- FE artışı yüzde 11.10. Şubat ve mart aylarının her birindeki artış herhalde yüzde 5’in altında kalmaz. Yani bu durumda yılın ilk üç ayındaki birikimli TÜFE artışı yüzde 21’i aşacak demektir. Bunun en iyimser oran olduğunu belirtelim. Bizim tahminimiz ilk çeyrek artışının yüzde 25’i zorlayacağı yönünde, onu da bir not olarak düşelim. Bu ilk tahminimiz, detaylı hesaplamayı daha sonra yapacağız.
4 Nisan’da mart ayının artışı açıklanacak ve ilk çeyrek oranı ortaya çıkacak. En iyi ihtimalle yüzde 21 dolayında, belki de yüzde 25’e ulaşan bir artış…
Döviz kuru da ne yapılıp edilmiş ve dolar bazında söylersek 14.10 dolayında tutulmuş.
Tasarruf sahibine “Buyur yüzde 4.25 faizini al” deniliyor. Hazine rahat; kur artmadığı, artması engellendiği için ek yük altına girmemiş.
Vatandaş, bir aldığı yüzde 4.25 faize bakıyor, bir yaşadığı ve resmi verilere yansıyan yüzde 21-25 arası enflasyona…
Bu durumdaki tasarruf sahibinin ilk yapacağı nedir?
Vade biter bitmez kur korumalı mevduat hesabından çıkmak olabilir mi?
Muhtemelen… Sistemden o dönemde ne kadar para çıkarılabileceğini bilmiyoruz. Çünkü dedik ya sisteme ne miktarda para girdiğini, vadenin ne olduğunu tam olarak bilmiyoruz; ama eline geçen yüzde 4 civarındaki faize ve enflasyona bakıp parasını çekmek isteyecekler muhtemelen olacaktır.
YA KUR ÇOK YÜKSELİRSE…
Birinci senaryo kur artışının faizle hemen hemen aynı düzeyde ya da daha aşağıda oluşacağına dönük. Faizin birkaç puan üstünde bir kur artışı olması da çok fark yaratmayacak; enflasyonun yüzde 25’i zorlayacağı bir dönemde kur artışı yüzde 4.25’lik faiz getirisinin 2-3 puan üstünde olsa bile bir hoşnutsuzluk doğacak ve tasarruf sahipleri kararsız kalacak.
Ama ya kur artışı birden hız kazanırsa…
Doları 13.50-13.60 dolayına hapsettik, bir süredir öyle gidiyor. Hani doların 6.85’te yatay tutulduğu dönem vardı ya, sanki şu dönem o günlerin benzerini yaşıyor gibiyiz. Yapay bir şekilde, baskı altına alarak, döviz arzı artmadığı halde talebi bir şekilde kırarak bunu aylar boyunca sürdürmek mümkün mü; zor.
Nisan ayı başına geldiğimizde kur artışı fiyat artışına yakın bir düzeyde gerçekleşirse kur korumalı mevduattan çıkan olmadığı gibi bu sefer söz konusu mevduata yoğun bir katılım yaşanacaktır. Sisteme girişin nisan ve mayıs gibi hızlanması, geride kalan dönemde yaşananların gelecekte tekrar edeceği beklentisine dayanacaktır. Ancak bir kez daha altını çizelim; kur korumalı mevduata döviz kuru yüksekken girmenin pek bir avantajı yok. Dolayısıyla “Kur yükseldi, sisteme girmek gerek” diye düşünenlerin, iki kere düşünmesinde yarar bulunuyor”