Oxfam verilerine göre dünyanın en düşük gelirli 73 ülkesinin toplam borcu 33,7 milyar doları aşmış durumda. Toplam aylık ödemeleri 2,8 milyar …
Oxfam verilerine göre dünyanın en düşük gelirli 73 ülkesinin toplam borcu 33,7 milyar doları aşmış durumda. Toplam aylık ödemeleri 2,8 milyar doları bulan bu yükün 25 milyar doları ticari bankalar, çok uluslu kuruluşlar ve yatırım fonlarından oluşan bir dizi yatırımcıya borçlanılmış durumda. Düşük gelirli ülkelerin sadece Dünya Bankası’na 4 milyara yakın borcu bulunuyor.
“Krizden önce birçok az gelirli ülke borç stresinin eşiğindeydi,” diyen Center for Global Development üyesi Scott Morris, bu ülkelerin bugün iflas etmeye yakın seyrettiğini vurguluyor.
Borç krizine saplanmış ülkelerin başvurabileceği yolların başında yüksek gelirli ülkelerden alınabilecek hükümet borçları, IMF ve Dünya Bankası benzeri çok uluslu kuruluşlar ve özel bankalar geliyor. Geçtiğimiz haftalarda G-20 toplantısında da yer verilen borç hafifletme tartışmaları bir sonuca ulaşamamış, az gelirli ülkelerin birçoğunu hayal kırıklığına sevk etmişti.
“ÜLKELER OLDUKLARINDAN ZOR DURUMDA KALMAMALI”
BloombergHT’ye konuşan Morris’e göre çıkış yolunu ararken ülkeler arasında ayrım yapmak önemli. “Uluslararası finansal piyasalara erişimi olan ülkeler bu erişimi korumaya çalışıyor. Ancak özellikle ikili borçlarda bu ülkeler olduklarından da zor durumda kalmamalı. G20 ülkeler kendi aralarında daha iyi koordine olmalı ve hem şeffaf, hem de durumu eskisinden daha iyiye götürebilecek çözümler bulmalı,” diyen Morris, düşük gelirli ülkelere sağlanan finansmanın da artması gerektiği görüşünde.
Dünya Bankası Başkanı David Malpass de 23 Temmuz’da Bloomberg International’a verdiği açıklamalarda benzer bir rota çizmiş, özellikle Çin ve ABD benzeri büyük borç verenlerin tüm alacaklarının geri aldıkları bir planın ihtiyaç halindeki ülkeleri borçlarının hafifletmediğini, sadece ertelediğini vurgulamıştı.
Morris özellikle pandemi sürecinin borç hafifletmeleri daha da kritik hale getirdiği görüşünde. Morris, “Kriz anında borçların hafifletilmesi bu ülkeler için özellikle koronavirüs sebepli sağlık harcamalarını yapabilecek, topluluklara sosyal ve ekonomik destek sağlanabilecek mali alan açabilir,” ifadelerini kullanırken, doğru şekilde yapılandırılmayan borçların ileride bu ülkelerin yeniden borçlanma kapasitelerini de sert bir şekilde engelleyeceğinin altını çiziyor.
Morris’e göre bu ülkelere çare olacak tek şey borç hafifletilmesi değil. Dünya Bankası, IMF gibi kuruluşların bu ülkelere sağladıkları finansmanları yüksek seviyelerde artırması şart.
Özellikle IMF bu konuda adımlarını sıklaştıran kuruluşlardan biri. IMF’den 23 Temmuz’da yapılan açıklamada, Genel Kaynaklar Hesabı ile Yoksulluğu Azaltma ve Büyüme Fonu’ndaki kaynaklara erişimin yıllık limitlerinde geçici artışa gidildiği belirtildi. Kurum, 13 Temmuz itibarıyla 72 ülkenin IMF’nin finansal desteğinden yararlandığı ve önümüzdeki aylarda başka destek taleplerinin de gelmesinin de beklendiği de kaydetti.
Peki ya alacaklılar? Pandemi düşünüldüğünde bile herkes borçlu ülkelerin yanında olunması gerektiği görüşünde değil.
21 Temmuz’da bir değerlendirme yayınlayan kredi derecelendirme kuruluşu Moody’s, Dünya Bankası ve Birleşmiş Milletler ortaklığında ilerleyen ve 5 ülke için borçları donduran bir planın bu ülke tahvillerine para yatıran yatırımcılara zarar verebileceğini savundu. Açıklamada Etiyopya, Pakistan, Kamerun, Senegal ve Fildişi Sahili’nden olşuşan 5 ülkenin notunun indirilebileceği uyarısında bulunuldu.
ŞEFFALIK FAKTÖRÜ
Morris, borçların ödenmesi ve hafifletilmesi kadar finansal piyasalarda şeffaflığın da gerekliliğinin altını çiziyor. “Şeffaflığın olmaması güvenli borç yönetimi için önemli bir engel,” diyen Morris, burda yükün hem alacaklılara, hem borçlulara düştüğünü ifade ediyor.
Morris dünyanın en büyük alacaklılarından biri olan Çin hükümetinin bu konuda kaydının kuvvetli olmadığını da vurguluyor.
Dünya Bankası Başkanı Malpass de özellikle hükümetler üzerinden verilen borçlarda şeffaflığın sağlanamamasının borç yönetimi için bir risk olduğu görüşünde.
Üstelik her destek de yerini bulmuyor. Jubilee Debt Campaign isimli düşünce kuruluşunun çalışmalarına göre IMF’in düşük gelirli ülkelere sağladığı yardımların yaklaşık 11,3 milyar doları ülkeleri rahatlatacak kritik servislere gitmek yerine özel sektöre borç sağlamış alacaklıları rahatlatmak için kullanıldı.