Dünyada 2 milyar kişi fazla kilolu, buna karşın 1 milyar kişi açlık sınırında yaşıyor. Küresel sera gazı salımının yüzde 20’sinden fazlası gıda …
Dünyada 2 milyar kişi fazla kilolu, buna karşın 1 milyar kişi açlık sınırında yaşıyor. Küresel sera gazı salımının yüzde 20’sinden fazlası gıda endüstrisi tarafından gerçekleştiriliyor ve üretilen tüm gıdaların üçte biri çöpe gidiyor.
2030 yılına kadar dünya nüfusunun 8.5 milyara ulaşması bekleniyor ve bu nüfusu desteklemeye elverişli olmayan mevcut gıda sisteminin küresel liderleri, küresel gıda sistemlerinin geleceğini yeniden gözden geçirmeye zorluyor. Deloitte ve Dünya Ekonomik Forumu (WEF), hızla büyüyen bu nüfusun iyi ve sürdürülebilir bir şekilde beslenmesinin küresel gıda sisteminde önemli değişiklikler gerektireceğini vurguluyor. Gıda atıgˆının azaltılması, verimli tarımsal üretim yöntemlerine gerekli yatırımların yapılması, dogˆal kaynakların korunması, iklim degˆis¸ikligˆi ile mücadele konusunda stratejiler gelis¸tirilmesi gerekiyor. Sürdürülebilir tarım uygulamaları herkesin yeterli, erişilebilir, sağlıklı bir gıdaya erişimi konusunda önemli yollardan biri olarak görülüyor.
1.3 MİLYAR TON ÇÖPE
BM Gıda ve Tarım Örgütü’nün (FAO) raporuna göre dünyada yılda 1.3 milyar ton gıda çöpe gidiyor, israf oluyor. Bunun parasal bedeli 1 trilyon doları buluyor. İsraf edilen bu miktardaki gıda doğru değerlendirilebilse dünya üzerindeki yaklaşık 1 milyar açlık çeken insanı doyurmak mümkün olur.
FAO’nun araştırmasına göre, Türkiye’de yılda yaklaşık 26 milyar ton gıda israf ediliyor, bunun finansal karşılığı 224 milyar lirayı buluyor. Türkiye, dünya genelinde kişi başına 93 kg/yıl gıda israfı ile en çok gıda israfının yapıldığı 10 ülke arasında maalesef 3’üncü sırada yer alıyor. Türkiye’de meyve ve sebzenin yaklaşık yüzde 25-30’u tüketiciye varmadan çöpe gidiyor. Gıda israfının yüzde 39’u üreticilerde, yüzde 5’i perakendecilerde, yüzde 14’ü yemek sektöründe ve yüzde 42’si evlerde gerçekleşiyor.
Boston Consulting Group’un araştırmasına göre ise gıda atığı miktarı bugünkü gibi artmaya devam ederse, gıda atığı miktarının 2030 yılında 2.1 milyar tona ve 1.5 trilyon dolar seviyesine ulaşacağı tahmin ediliyor. Yapılacak iyileştirici çalışmalarla, 700 milyar dolarlık bir kazanım fırsatı yakalanabileceği hesaplanıyor.
Sağlıklı ve sürdürülebilir beslenmeyi herkes için ulaşılabilir kılmak oldukça zorlaştı. Adil bir gıda dağılımı, gıdaya erişim hakkının olabilmesi ve israfın önlenmesi için tarımsal ürün planlaması yapılmalı, üreticinin doğru yöntemlerle desteklenip üretim süreçlerinde tutulması sağlanmalı. Üretilen gıdanın israfını engellemek sürdürülebilirlik açısından da önem taşıyor.
Tarım alanlarının daraldığı ve insan nüfusunun her yıl 85 milyon arttığı dünyamızda gıda israfı ve kaybı her zamankinden daha çok önem kazanmış durumda.
BÜYÜK SU İSRAFI
Doğal afetler, iklim krizini tüm ülkelerin ana gündem maddelerinden biri haline getirdi. Gıda israfı da iklim krizini tetikleyen önemli faktörlerden bir tanesi. Gıda israfı kaynaklı karbon emisyonu, toplam emisyonun yüzde 8’ini oluşturuyor. Dünyadaki su kullanımının büyük bir kısmı gıda üretimi için kullanılıyor, israf ettiğimiz her gıda ile birlikte suyu da israf etmiş oluyoruz.
NE YAPMALI?
DEVLET DESTEĞİ ŞART
– Su israfı birincil öncelikli. Çünkü su olmadan gıda üretimi söz konusu değil.
– Koronavirüs, iklim değişikliğinin sadece bir parçası. Bundan sonra kuraklık daha sık görülecek. Yağış rejiminde daha büyük değişiklikler, aşırı sıcak veya aşırı soğuk, sel, yangın felaketleri daha sık yaşanacak. Bu gelişmeler devlet destekli tarımsal üretimi zorunlu kılıyor.
– Türkiye açısından önemli sorunlardan biri tarımsal üretimde planlama sorununun bir türlü çözülememesi. İklim değişikliği ve su konusunu dikkate almayan hiçbir tarımsal planlama, üretim politikası başarılı olamaz.
– Orman politikasının mutlaka gözden geçirilmesi, ormansızlaşmanın yaratacağı sonuçlar dikkate alınarak bu konuda katı kararlar alınmalı.
– Gıda üretim aşamasında tüm tedarik zincirinin altyapısı iyileştirilmeli ve verimliliği artırılmalı. Tüketicinin bilinçlendirilmesi önemli adımlardan biri. Bu amaçla ilkokul ve ortaokul seviyesinde öğrencilere, tüketim alışkanlıklarının belirlenmesine yönelik eğitimler düzenlenmeli.
– Otel, restoran, kantin ve yemekhaneler gibi toplu tüketimin yapıldığı yerlerde kişinin gereksinimi kadar gıdanın alınması ve tüketilmesi konusunda bilgilendirici uyarılar yapılmalı.
– Özellikle enerji verimliliğini göz önünde bulunduran önlemler alınmalı, yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımını artırarak mümkün olan her alanda enerji tüketimi azaltılmalı.
– Gıda ve içecek sanayii çevreyle dost uygulamaları benimsemeli ve teşvik etmeli, döngüsel ve sürdürülebilir bir ekonomiye doğru adımlar atmalı.