Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu’na (DİSK) bağlı Emekliler Sendikası (Emekli-Sen), emekli maaşlarına yapılacak zammı protesto etti …
Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu’na (DİSK) bağlı Emekliler Sendikası (Emekli-Sen), emekli maaşlarına yapılacak zammı protesto etti. Emekli-Sen, “Emeklileri devletin sırtında kambur olarak gören iktidar, yükünü hafifletmek için emeklilerin cebindeki üç kuruşa göz dikmiştir” açıklamasını yaptı.
Emekli-Sen’in açıklamasında şunlar kaydedildi:
“Çektirenler bir avuç, çekenler öyle çok ki’ diyor şair. Bugün burada, çektiren bir avuç muktedire karşı çekenler olarak ve çekenler için bir aradayız. Bizlere yoksulluk ve açlık çektiren iktidara karşı 13,5 milyon emeklinin sesi olmak için buradayız. Bugün buradayız; çünkü emeklileri devletin sırtında kambur olarak gören iktidar, yükünü hafifletmek için emeklilerin cebindeki üç kuruşa göz dikmiştir. Bugün buradayız; çünkü biz emekliler her gün biraz daha yoksullaşırken iktidar, soframızdan bir dilim ekmeğimizi daha nasıl azaltacağının peşine düşmüştür. Bugün buradayız; çünkü cebimizdeki üç kuruşu sağlıkta katkı payına mı, bir dilim ekmeğe mi yoksa doğal gaz faturasına mı vereceğimizin hesabını yaparken iktidar, o üç kuruşu bizden nasıl geri alacağının hesabını yapmaktadır. Bugün buradayız; çünkü 13,5 milyon emeklinin hak arama mücadelesini engellemeye çalışan iktidar, emeklilerin sendikası DİSK Emekli-Sen’e kapatma davalarıyla saldırmaktadır.
“KOLAYSA SİZ GEÇİNİN”
Haykırıyoruz: Yıkılmak üzere olandır saldıran; yıkılacaksınız! Bugün en düşük emekli aylığı bin 500 lira iken Maliye Bakanı açıklıyor: Türkiye’de şehir merkezindeki kiralar ortalama 1261 lira. Ne var ki toplum tarafından güvenirliğini yitirmiş, bu ülkenin ‘resmi’ istatistik kurumunun çarşıda, pazarda gerçek enflasyonun yüzde 60’lara dayandığı bir ekonomik krizin tam ortasında gerçeklikten uzak veriler paylaştığını, geçtiğimiz ay ve dün açıkladığı enflasyon rakamlarında gördük. O nedenle ne TÜİK in aldatıcı, yapay ve elastik açıklamalarına ne de Maliye Bakanı’nın tespitine değil, kendi gözlerimizle gördüğümüz ve bizzat kendi yaşadığımız gerçekliklere, çarşıya, pazara ve şehir merkezindeki gerçek kiralara bakıyor ve görüyoruz ki ortalama kira fiyatları 2 bin 459 lira. A dan Z’ye her şeye yüzde 50, yüzde 130 zam geldi. Soruyoruz: Yoksulluk sınırının 10 bin liranın üstüne çıktığı bir kriz döneminde, bin 500 lira aylıkla bir emekli bir ay boyunca nerede barınabilir, ne yiyebilir, hangi doktora görünebilir, hangi tedaviyi karşılayabilir? Soruyoruz: Çift maaşlı ilk bakan olan ve aylık 65 bin lira maaş alan Maliye Bakanı, sadece bir ay bir emekli aylığıyla geçinebilir mi? Soruyoruz: Emekli aylığının 69 katı maaş alanlar, maaşlarına rekor zamlar yapanlar, aylık bin 500 lira ile geçinebilir mi? Haykırıyoruz: Kolaysa siz geçinin!
“BARINMAK İÇİN EKMEĞİNDEN, EKMEK İÇİN SAĞLIĞINDAN VAZGEÇMEK ZORUNDA BIRAKILAN EMEKLİLER AYAKTADIR”
Emeklilerin sorunları bugün başlamamıştır. Bu sorunlar on yıllardır piyasalaştırılan emeklilik ve sağlık sistemlerinin sonucudur. Hiçbir isyan, hiçbir mücadele, hiçbir örgütlülük boşuna değildir. DİSK Emekliler Sendikası’nın kökleri de işte bu özelleştirme, piyasalaştırma, yoksullaştırma politikalarına, 1990’lı yıllara dayanmaktadır. Ancak açıktır ki ülkemiz hiçbir zaman böylesi bir ekonomik kriz döneminden geçmemiş; emekliler, ekonomi politikalarını deney, halkı kobay olarak gören bir iktidar tarafından torba torba yasalarla iğneden ipliğe ve halkın temel ihtiyaçlarına yapılan fahiş zamlarla böylesine yoksullaştırılmamıştır. Bugün bıçak kemiğe dayanmıştır. Geçinmek için 35 yıllık alyansını satan, yaşamak için 60 yaşından sonra ikinci bir işte çalışan, barınmak için ekmeğinden, ekmek için sağlığından vazgeçmek zorunda bırakılan emekliler ayaktadır, bir aradadır, haykırmaktadır.
“EMEKLİLİKTE İNSAN ONURUNA YARAŞIR ÜCRET HAKKIMIZDIR”
Taleplerimiz açıktır, nettir: Emeklilikte insan onuruna yaraşır ücret hakkımızdır. Emekli ücretlerinin enflasyona değil milli gelire endeksli olması hakkımızdır. Emekli ücretleri arasındaki farklılıkların giderilmesi hakkımızdır. Emeklilikte yaşa takılanlar adı altında yaratılan sorunun çözüme kavuşturulması hakkımızdır. Sağlık hizmetlerinde katkı payının kaldırılması ve sağlığın kamusallaştırılması hakkımızdır. Kendimizle ilgili tüm politikalarda karar alma mekanizmalarında yer almak hakkımızdır. Tüm bunların gerçek anlamda yaşama geçirilebilmesi için sendikalaşmak hakkımızdır. Bu ülkenin emeklileri devletin sırtında bir yük değil, alın terinin karşılığını almak için bugün burada toplanan ve her gün haklı mücadelesini büyüten yurttaşlardır. Hakkımız olan için mücadele etmeye, emeklilikte insanca bir yaşamı daha yüksek sesle savunmaya, ülkenin dört bir yanını eylem alanına çevirmeye, yıkılmakta olanı yıkmaya, eşit, özgür ve demokratik olanı el ele kurmaya kararlıyız. Bir kez daha haykırıyoruz: Sadaka değil toplu sözleşme istiyoruz. Bir kez daha haykırıyoruz: Sendikamız meşrudur. Sendikamız vardır. Sendikamız var olacaktır. Bizler, biz emekliler, sömürü ve zulme direnme sorumluluğunu bin yıllardır toprağı ekenlerden, ekmeği üretenlerden, yarını elleriyle kuranlardan devraldık. Yağma yok, Disk Emekli-Sen var.”