Dışişleri Bakanlığı, Kıbrıs’ta konuşlu Birleşmiş Milletler Barış Gücü Misyonu’nun görev süresinin uzatılmasına ilişkin 2537 (2020) sayılı BM …
Dışişleri Bakanlığı, Kıbrıs’ta konuşlu Birleşmiş Milletler Barış Gücü Misyonu’nun görev süresinin uzatılmasına ilişkin 2537 (2020) sayılı BM Güvenlik Konseyi kararı hakkında yazılı açıklama yaptı. Açıklamada, “Kıbrıs’ta konuşlu Birleşmiş Milletler Barış Gücü Misyonu’nun (BMBG) görev yönergesinin altı aylık süre için yenilenmesine ilişkin 2537 (2020) sayılı BM Güvenlik Konseyi kararı bugün (28 Temmuz) kabul edilmiştir. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) Başbakan Yardımcılığı ve Dışişleri Bakanlığının sözkonusu karara ilişkin olarak yaptığı açıklamayı destekliyoruz. BMBG’nün Ada’daki varlığına dair Kıbrıs Türk tarafının rızasının yine alınmamış olması BM kural ve ilkelerine aykırıdır. Esasen BMBG’nün Ada’daki mevcudiyeti konusunda Kıbrıs Türk makamlarıyla yasal bir düzenleme yapması gerekmektedir. Bu eksikliğe rağmen, BMBG’nün Ada’daki faaliyetlerinin sadece KKTC makamlarının iyi niyetli yaklaşımı sayesinde sürdürdüğünü bu vesileyle bir kez daha hatırlatmak isteriz. Konseyin Ada’daki iki taraf arasında işbirliğine yönelik çağrılarda bulunurken, hidrokarbon kaynaklarının adil paylaşımı konusunu işbirliği alanlarından birisi olarak görmezden gelmesi düşündürücüdür” denildi.
Yazılı açıklamanın devamında şu ifadelere yer verildi:
“Daha önce de vurguladığımız üzere, Doğu Akdeniz’e ilişkin meseleler, Ada’nın eşit ortakları olarak Kıbrıs Türk ve Kıbrıs Rum tarafları arasında hidrokarbon kaynakları konusunda tesis edilecek bir işbirliğiyle çözülebilir. Aynı anlayışla, Konsey kararında işaret edilen askeri makamlar arasında doğrudan temas mekanizmasının KKTC Güvenlik Kuvvetleri Komutanlığı ve Kıbrıs Rum karşıtı arasında kurulması mümkündür. BM Genel Sekreteri’nin son BMBG raporunda (S/2020/682) da işaret edildiği üzere, iki taraf arasında etkin bir işbirliği tesis edilememesinin önündeki temel engel Kıbrıs Rum tarafının Kıbrıs Türk tarafını tanıma, bir başka deyişle eşit ortak olarak kabul etme endişesidir. Kıbrıs Rum tarafının bu zihniyeti, Ada’da elli yılı aşkın süredir çözüme dair çabaların akim kalmasının nedenidir. Kararda bir kez daha yer verilen Kıbrıs meselesinin çözümüne dair peşin hüküm içeren yazımlar da ne yazık ki Rum tarafını uzlaşmaz tutumunu sürdürme konusunda teşvik etmektedir.”