Düzce ve Erzurum depremlerinden sonra dün sabah saat 10.02’de Tokat’ın Niksar ilçesinde 4 büyüklüğünde bir deprem meydana geldi. Sarsıntıdan 1 …
Düzce ve Erzurum depremlerinden sonra dün sabah saat 10.02’de Tokat’ın Niksar ilçesinde 4 büyüklüğünde bir deprem meydana geldi. Sarsıntıdan 1 dakika sonra 3.5 büyüklüğünde bir deprem daha yaşandı. Peş peşe yaşanan depremlerin büyük depremlerin habercisi olup olmadığını, illerdeki depremlerin birbiri ile ilintisi ve deprem ölümlerinin ana sebebini uzmanlarla konuştuk. Depremlerin birbiriyle ilgisi olmadığı konusunda hemfikir olan bilim insanları, beklenen büyük Marmara depremi konusunda farklı görüşler dile getirdi.
‘2045 YILINDAN ÖNCE OLMAZ’
Prof. Dr. Övgün Ahmet Ercan: 2021 yılı depremsellik açısından olağanüstü dingin bir yıl. Türkiye bu kadar dingin olmaz. Türkiye’de büyük deprem demek 6.5’ten büyük depremler demek. Son günlerde olan depremler çok olağan depremler.
Türkiye birinci dereceden deprem ülkesi değil. Fakat ölümcüllük oranı olarak dünyada ilk beşe girer. Nedeni doğrudan doğruya yoksulluk. İnsanların, derme çatma güvensiz evlerde oturmaları. Ama ne yazık ki Türkiye’de ki siyasetçiler bunu yazgıya bağlarlar. 2045’ten önce Marmara’da büyük deprem olmaz. ‘Deprem kaderimizdir’ diye halka anlatırlar. Deprem kaderimiz değildir. Deprem takdiri ilahi de değildir.
‘ASLINDA BİZİM AYIBIMIZ’
Prof. Dr. Şükrü Ersoy: Bu depremler elbette büyük depremlerin ayak sesi ama direkt Erzurum depremi büyük depremi oluşturacaktır demek çok spekülatif olur. Ama o bölgede geçmişte depremler var.
Bizde maalesef beşi geçen her depremden sonra yapılarda hasarlar meydana geliyor. Yapıdaki hasarlarda depremleri sorumlu tutuyoruz ama bu doğru olamaz. Çünkü eğer bir binada iyi malzeme kullanılmışsa hasar görmez. Bu aslında biraz bizim ayıbımız. Bu kadar küçük depremlerde hasar görmesi, hele yaralanma hiç doğru değil. 10 yıllık bir dönem içerisinde kuvvetle muhtemel büyük bir deprem olabilir. Kendimizi ve ülkemizi buna hazırlamalıyız.