Afganistan’ı, dış politika öncelikleri arasında hayli uzak tutmuş Çin’in, söz konusu ülkeye ilişkin ciddi bir politika değişikliğine gittiği görülüyor. Bunda Çin’in Afganistan kaynaklı endişeleri elbette önemli bir rol oynuyor. Her ne kadar dokuz kişilik bir Taliban heyetini Çin’de ağırlayarak bir takım garantiler almış olsa da diplomasi deneyimi olmayan, anında karar değiştirmesi ile bilinen bir örgüt olduğunu unutmamak lazım Taliban’ın. Çin için başlı başına endişeye yol açan gelişme Taliban’ın Çin’in Sincan Uygur Özerk Bölgesi sınırındaki Badakhshan eyaletini ele geçirmesidir öncelikle. Bu Afganistan sınırındaki Wakhan koridorundan bir “terör gücü”nün yeniden canlanmak üzere olduğunu gösteriyor.
ŞİÖ ZİRVESİ
Her ne kadar Çinli uzmanlar bu koridordan Sincan’a girmenin kolay olmayacağını söyleseler de bunun gerçekleşmesi ihtimali elbette var. Afganistan’da durum Taliban lehine olumlu yönde seyrederse Çin’in buna yönelik önlemler alması (belki de başlamıştır) hiç de şaşırtıcı olmaz. Geçen haftalarda Çin Dışişleri Bakanı Wang Yi’nin Türkmenistan, Tacikistan, Özbekistan’ı ziyaretinin yanı sıra Şanghay İşbirliği Örgütü (ŞİÖ)-Afganistan Temas Grubu’nun Dışişleri Bakanları toplantısının Afganistan’da Taliban kaynaklı tehditlerin yükseldiği bir dönemde gerçekleşmesi rastlantı değil elbette.
ŞİÖ-Afganistan Temas Grubu toplantısı, örgütün 2005 yılında kurulmasından bu yana ilk kez Dışişleri Bakanı düzeyinde toplandı. Bu, Afganistan’daki durumun aciliyet gösterdiğini ortaya koyuyor. Afganistan’ın altı komşusunun ŞİÖ üyesi olduğunu anımsayalım. Bölgedeki önemli aktörler olan Çin ile Rusya’nın Afganistan sorununun barışçı çözümü için her zamankinden daha çok devreye girdiklerini görüyoruz. Dünyadaki etkili merkezlerin Afganistan’da Çin’e yönelik tehditleri sürekli olarak dile getirdikleri de sır değil. Ancak Çin yönetimi değilse de yönetime yakın olan Çinli uzmanlar sözü edilen tehdidin abartıldığı görüşünde. Tsinghua Üniversitesi Ulusal Strateji Enstitüsü Araştırma Bölümü Direktörü Qian Feng bunlardan biri. Global Times’a verdiği demeçte, koridorun Çin’i sınırlayan kısmının yaklaşık 90 kilometre uzunluğunda olduğunu (ki çok kısa) belirterek Çin’in buradan sızmaları engelleyeceği kanısında olduğunu ileri sürüyor. Ancak yaygın kanı, Afganistan’daki krizden kaynaklanan tehdit komşu ülkelere yayılmaya devam ederse “terör” gruplarının Orta Asya ülkeleri ile Pakistan üzerinden Çin’e girme olasılığının yüksek oluşu yönünde.
TALİBAN İLE DİYALOG HAMLESİ
Kimi Çinli uzmanlar da – belki de gerçekten böyle görmek istediklerinden olsa gerek -Taliban’ın 20 yıl öncekinden farklı olduğunu düşünüyorlar. Bunda muhtemelen Taliban sözcülerinden Suhail Shaheen’in Taliban’ın Çin’i Afganistan’ın “dostu” olarak gördüğünü, Pekin ile “mümkün olan en kısa sürede” yeniden yapılanma çalışmalarına yatırım yapma konusunda görüşmeyi umduğunu söylemesi de etkilidir. Sözcünün Çin’in duymak istediği şu açıklaması da yabana atılmamalı: “Taliban, bazıları daha önce Afganistan’a sığınan Uygur ayrılıkçılarının ülkeye girmesine artık izin vermeyecek.”
Taliban bunu sürekli tekrarlıyor her vesilede. Yakınlarda Rusya’ya giden bir Taliban heyeti de Moskova yönetimine Afganistan’ın başkalarına saldırmak için bir platform olarak kullanılmasına izin vermeyeceğine dair güvence verdi. Buradan çıkan sonuç; Taliban artık sadece Afganistan’ın iç sorunlarına odaklanacak. Öyle olup olmadığını da göreceğiz tabii.
Çinli analistlerin ilginç bir de gözlemi var. Afganistan’da Taliban’ın güç kazanmasıyla eski Sovyet ülkeleri üzerinden Rusya’ya, özellikle Çeçenistan’ın da bulunduğu Kafkasya’ya “terör” grupları sızabilir. Bu nedenle Rusya Çin’den daha fazla “tehdit” altında. Bu nedenle Rusya, beş eski Sovyet devletini içeren Kolektif Güvenlik Antlaşması Örgütü kapsamında Orta Asya’nın güvenliği için sorumluluğun büyük bir kısmını üstlenmiş durumda.
Afganistan’da durumu “iyi” sayılabilecek ülke ŞİÖ üyesi Hindistan. Bu ülke Afganistan’ı stratejik erişimini genişletmek için kullanmak istiyor. Kaosla, çatışmayla yıllardır boğuşan Afganistan’a son 20 yılda Hindistan 3 milyar dolar yardımda bulundu. Bu nedenle Kâbil hükümetiyle (her dönemde), bölgesel liderlerle, nihayet sivillerle iyi ilişkileri var. Ancak ilişkisinin pek de iyi olmadığı bilinen Taliban’la teması kurup ileri götürmeyi istiyor. Bunda “ezeli düşmanı” Pakistan’ın Afganistan’daki etkisinin de payı var.
Çin’in Afganistan’la ilgileneceği kesin görülüyor. Ancak bunun sadece ekonomik yardım çerçevesinde kalacağını belirtiyor Çin’e yakın kaynaklar. Çünkü hem Çin’in hem de Rusya’nın “müdahale etmeme ilkesi” bunda etken. Zaten Taliban da Çin’in bu yaklaşımından memnun olduğunu ifade etti çoğu kez. Yönetimi ele alması halinde Çin başta olmak üzere komşu ülkelerle iyi ilişkiler kurmak istediğini açıkladı Taliban birçok kez.
Ancak yine bazı Çinli analistler Taliban’ın hem hâlâ koruduğu “Ortodoks” çizgisinin hem de ülkedeki diğer aşrı grupların varlığının Sincan’ı etkileyebileceği olasılığının hesaba katılmasını istiyor. Çünkü Afganistan’da Taliban’ın bazı birimlerinde Doğu Türkistan İslami Hareketi mensupları mevcut. Çin’i Afganistan’da son derece başat rollerde göreceğimiz de artık kesin gibi.
İzmit'de Erkeklerin Aradığı Kadınlar Son Dakika Genel olarak erkeklerin diğer deyişle, Hepimizin hayatı kendine göre…
Galatasaray'ın deplasmanda Barcelona'yla 0-0 berabere kaldığı maçta ilginç bir istatistik ortaya çıktı.Kalesini gole kapatan Galatasaray,…
UEFA Avrupa Ligi son 16 turunda deplasmanda Barcelona ile karşılaşan Galatasaray, müsabakayı 0-0 berabere tamamlayarak…
Türkiye Varlık Fonu ile LYY Telekomünikasyon AŞ arasında Türk Telekom'un toplam sermayesinin yüzde 55’ini temsil…
UN Women ve UN Global Compact ortak inisiyatifi olan Kadının Güçlenmesi Prensipleri (WEPs) imzacısı olan…
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, katıldığı CNN International canlı yayınında Türkiye'nin Rusya ve Ukrayna arasındaki arabuluculuk…
Gezinme deneyiminizi iyileştirmek için çerezleri kullanıyoruz.