Gamze Taşcıer, Cumhurbaşkanlığı Yıllık Programı’nda yer alan, yalnızca kadınların gidebileceği üniversiteler kurulması planını yazılı bir …
Gamze Taşcıer, Cumhurbaşkanlığı Yıllık Programı’nda yer alan, yalnızca kadınların gidebileceği üniversiteler kurulması planını yazılı bir açıklamayla eleştirdi.
Taşcıer, Japonya’daki kadın üniversitelerini örnek gösteren Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a, “Dünyanın ekonomik olarak en gelişmiş üçüncü ülkesine gidip de sadece kadınların girebildiği ve geyşalık konusunda uzmanlık alanı olan üniversiteleri örnek almak akıl dışıdır. 80 yıl önce o günün koşullarında kurulmuş kadın üniversitelerini bugün Türkiye’de diriltmeye çalışmanın ardında karanlık bir zihin dünyası yatıyor” eleştirisinde bulundu.
“BAZILARININ YENİ SÖYLEMİ ‘O DA KARMA ÜNİVERSİTEYE GİTMESEYMİŞ’ OLACAK”
Taşcıer, bu modelin Türkiye’de kadınları ikinci sınıf insan haline getirme hedefinin bir parçası olduğunu belirterek şunları kaydetti:
“Dün pembe otobüs isteyen zihniyetin bugünkü hedefi de pembe üniversitelerdir. Kadınlar için ‘bu saatte dışarıda ne işi vardı, tek başına otobüse binmeseydi, etek giymeseydi tecavüze uğramazdı, hamileyken sokağa çıkmasaydı’ diyen bu aklın asıl amacı, kadını toplumsal hayattan soyutlamaktır. Kadınlar şiddet gördüğünde piyasaya çıkan bazılarının yeni söylemi, ‘o da karma üniversiteye gitmeseymiş’ olacaktır.
“AKP İKTİDARININ ARKA PLANINDA KADINLARI İKİNCİ SINIF İNSAN HALİNE GETİRMEK VAR”
Adım adım kadınlar ayrıştırılıyor. Kadına yönelik şiddetin sorumlusu sanki kadınlarmış gibi bizi toplumdan dışlayarak, sorunun kaynağına yönelik hiçbir çözüm üretmeden sonuca çare arayışına girmektir bu.
Erdoğan hem yükseköğrenimde fırsat eşitliğinin sağlandığını söylüyor hem de kadınlar için özel üniversite kurmak istiyor. Hamam mantığıyla üniversite açılmaz. Kadınlar toplumsal hayattan soyutlanmaya çalışılıyor. Burada bir çelişki var. Bugün Türkiye’de kadınların eşit koşullarda üniversite eğitimi alması önünde bir engel mi var? Ama buradaki hedef başka. AKP iktidarının zihinsel arka planında, kadınları ikinci sınıf insan haline getirmek var. İstanbul Sözleşmesi’nden keyfi ve hukuksuzca çekilme kararı da bunun bir tezahürüydü.”