CHP Genel Başkan Yardımcısı partisinin Mersin İl Başkanlığı önünde, CHP Genel Başkan Yardımcısı Oğuz Kaan Salıcı, CHP Mersin Milletvekili Alpay …
CHP Genel Başkan Yardımcısı partisinin Mersin İl Başkanlığı önünde, CHP Genel Başkan Yardımcısı Oğuz Kaan Salıcı, CHP Mersin Milletvekili Alpay Antmen, CHP Mersin İl Başkanı Adil Aktay ve diğer ilgililerle basın açıklaması yaptı.
Yarın patisinin Mersin’de düzenleyeceği mitingle ilgili konuşan Ağbaba, şunları söyledi:
“MAFYAYA TESLİM OLMUŞ DEVLET İÇİN BU MİTİNGİ YAPIYORUZ: Yarın bir miting gerçekleştireceğiz. Umudun meydanında milletin sesi yükselecek. Bu mitingi ne için yapıyoruz? Kimlerin sesi olacağız? Her gün binlercesi kapanan, yaşam mücadelesi veren esnaflar, yaşam mücadelesi veren esnaflar, insanca yaşayabilmek için bir asgari ücret bekleyen işçiler, milyonlarca işsizimiz, işsiz gençlerimiz, orta direk olmaktan çıkıp yoksullaşan memurlar, yıllardır söz verip tutulmayanlar, 3600’ü bekleyenler, sağlık görevlileri, infaz koruma memurları; dün fırına gidip ekmek parası olmadığı için bileklerini keserek intihara teşebbüs eden yoksullar, hakları gasp edilen Emeklilikte Yaşa Takılanlar, nafakasını sokaktan sağlayan sokak emekçileri, ev emekçileri, kağıt toplayıcıları, moto-kuryeler, barınamayan KYK borcunu ödeyemeyen öğrenciler, pandemide açlığa, ölüme terk edilen sanatçılar, kadro bekleyenler, taşeronlar, atama bekleyen öğretmenler, 900 lira maaşla ölüme terk edilen engelliler, hiç geliri olmayan hanelerde yaşayan 3 milyon 276 bin çocuk, çiftçiler, hayvancılar, emeği hiç görünmeyen ev kadınlara ve mafyaya teslim olmuş devlet için biz bu mitingimi yapıyoruz.
ERKEN SEÇİM MİLLETİN TALEBİ: Erken seçim sadece partimizin değil milletin talebidir. Günlerden beri milletvekillerimiz Mersin’in sokaklarında geziyoruz. CHP’ye AK Parti’ye, geçmişte MHP’ye, HDP’ye, İYİ Parti’ye oy veren herkesin ortak fikri erken seçim. Genel başkanımız tarafından halkımızın bu ortak talebi göz önünde bulundurularak inatla, ısrarla erken seçim yapmak istemeyen Cumhur İttifakı’nı bir kez daha uyarmak; erken değil hemen seçim isteğimizi tüm Türkiye’ye duyurmak için ilk mitingimizi, yarın 13.00’te Mersin Tevfik Sırrı Gür Stadı’nın yanındaki alanda gerçekleştireceğiz.
AKP’NİN KORKUSUNU ANLAMAK MÜMKÜN: Cumhuriyet Meydanı’nda yapmak isteğimiz; birkaç ay önce AKP Genel Başkanı aynı meydanda miting yapmıştı, AKP’nin valisi ve ‘suç işleri bakanı’ tarafından engellendi. Meydan engellenebilir, ama bilinsin ki Mersin’in her meydanı bizim için meydandır, halkımızla buluşmak için bir alandır. AKP’nin bu korkusunu anlamak mümkün. 19 yıldır yönetmiş oldukları koltukları kaybetmek üzere.
ERDOĞAN KABİLE REİSİ MİYDİ?: Ülkenin üzerini saran Cumhur İttifakı kara bulutlarını dağıtmak için ne gerekiyorsa yapmaya devam edeceğiz. Hangi siyasi görüşten olursa olsun bütün Mersinlileri milletin sesine ses olmak için Tevfik Sırrı Gür Stadı yanındaki alana davet ediyoruz. Bu mitingi en çok da Cumhur İttifakı için yapıyoruz. Cumhur İttifakı’na milletin sesini duyurmak için yapıyoruz. Erken seçimin bir kabile devletinde olabileceğini söylüyordu, hemen hatırlatmak isteriz ki; 1 Kasım 2018 seçimlerinden hemen sonra 24 Haziran’da bir erken seçim yapıldı. O zaman Türkiye bir kabile devleti miydi? Ya da Recep Tayyip Erdoğan, kabile reisi miydi?
TÜİK’İN KAPILARI DEMOKRASİ’YE KAPANDI: Önemli bir yoksullaşmayı hep beraber yaşıyoruz. ENAG Grup, Türkiye’nin en güvenilir enflasyon açıklayan grubu; kasım enflasyonunu yüzde 58,6 olarak açıkladı. Yani halkın gerçek enflasyonu 58,6, TÜİK’in bugün açıkladığı enflasyon rakamı ise 21,31. TÜİK verilerinde dahi bu son 36 ayın en yüksek enflasyonu. ÜFE ise yüzde 54,62 ile rekor kırmış durumda. Fark 33,1. TÜİK, mucizeler yaratmaya devam ediyor. Bugün Genel Başkanımız Sayın Kemal Kılıçdaroğlu Türkiye’de yaşayan her vatandaşın hakkı olduğu gibi, TÜİK’le görüşmeye gitti. Maalesef TÜİK’in kapıları kapandı. TÜİK’in kapıları demokrasiye kapandı, liyakate kapandı. Türkiye’nin geldiği nokta bu. Türkiye maalesef TÜİK’le beraber demokrasinin de liyakatin de devlet kurumlarının ne hale geldiğini de gösteriyor.
SOYLU MİLLİ GÜVENLİK SORUNU: Ne demişti Nazım Hikmet? ‘Hiçbir korkuya benzemez halkını satanın korkusu.’ TÜİK’in kapılarının kapatılması sadece kendi korkusu değil, TÜİK’e talimatla iş yaptıranların da korkusudur. ‘Suç işleri bakanı’ da bugün bir tweet atmış. CHP’yi suçluyor. Ne PKK ne DHKP-C ne organize suç örgütleri kalmış. Demiş ki; ‘Mekan basmaya gitmez.’ Mekanın da mekan basmaya gitmenin de ne anlama geldiğini bilirsiniz. Tam da ağzına yakışan bir söz söylemiş. Tam bir mafya ağzıyla konuşmuş.İçişleri Bakanı bugün Türkiye’nin en büyük milli güvenlik sorunudur. Hepimizin güvenliğinden sorumlu bir bakan Türkiye Cumhuriyeti’nin en büyük siyasi partisinin liderine bu şekilde tweet atabiliyor. Niye attığını biliyoruz. Suç işleri bakanı kendi karanlık geçmişi unutulsun diye bunları söylüyor. Sezgin Baran Korkmaz’ın uçağına bindiğini, baskısı ve tehditi ile genç yaşta intihar eden polis müdürü Hakan Çalışkan’ı, Sedat Peker’e verdiği korumayı, Özışık kardeşleri Sedat Peker’e aracı yaparak Sedat Peker’le barışmak için yalvardığını unutturmak için yapıyor bu suçlamaları. TODEX’teki 2 milyar dolarlık yolsuzluğu unutturmak, vermiş olduğu şu fotoğrafı unutturmak için yapıyor. Türkiye’de ne kadar mafya, namussuz varsa bu ilişkilerini unutturmak için yapıyor. Hadsiz Süleyman, saygısız Süleyman. Daha da başka bir şey demiyoruz.
MANDACI ÇİN’İ ÖRNEK ALAN ERDOĞAN’DIR: Bir TÜİK’in açıkladığı rakamlara bakıyorsunuz bir de her gün artan döviz, enflasyon… Diplomasız baş ekonomistimiz bugün yeni model olarak Çin’i göstermiş. Çin modeli ucuz iş gücü demektir. Çin’de hatırlarsanız bir kase pirince bir işçiyi bir gün çalıştırabilirsiniz. Türkiye’de bugünkü kurla beraber asgari ücret 205 dolara kadar düşmüş. Dünyanın en büyük ucuz iş gücü olarak bilinen Çin’de ise ortalama asgari ücret 385 dolar. Çin ile aramızda neredeyse bir asgari ücret kadar fark var. Baş ekonomistin vadettiği büyüme modeli ucuz emek cenneti olmak, emekçilerimizin yabancılara köle gibi çalıştırılması modelidir. Türkiye’de yaşayanların yabancıların kölesi olması, kölelik modelidir. Mandacı diyor ya, en büyük mandacı Çin’i örnek alan Recep Tayyip Erdoğan’dır.
SANKİ 19 YILDIR ÜLKEYİ ‘BAY KEMAL’ YÖNETİYOR: Yüzde 60’a yakın enflasyonun olduğu ülkede zengini zenginleştirmeye, fakiri daha da yoksullaştırmaya çalışıyor. Enflasyon daha da yükselecek ve kıtlık başlayacak. Bu Çin modeli değil TL’nin değer kaybetmesi ile Venezuela modeli, ya da en yakışan Bangladeş modeli olabilir. Bir de ‘biz zor olanı seçtik 6 ay sonra meyvelerini yiyeceğiz diyor. Sanki 19 yıldır iktidar CHP zihniyeti. Sanki 19 yıldan beri ülkeyi ‘Bay Kemal’ yönetiyor. 19 yıldan beri yönetiyorsun 6 ay daha sabır diyor. Bu artık yönetememek değil bilinçli olarak ihanet etmektir. TÜİK’in kapılarının kapatılması da devlete de demokrasi ve devlet tarihine de ihanettir.
HERKESİ BEKLİYORUZ: Türkiye’yi maalesef yokluğa yoksulluğa mahkum etmeye çalışan bir siyasetle karşı karşıyayız. Bunların hepsi kendinin de söylediği gibi bilinçli yaptığı şey. Türk lirası tarihimizin en değersiz, itibarsız günlerini yaşıyor. Türkiye’ye Bulgaristan’dan İran’dan ucuzluk almaya gelen insanlar var. Türkiye’yi yoksulluğun satıldığı bir ülke haline dönüştürmüş durumda. Bugün savaş ve yıkım içindeki Afganistan para birimi karşısında da paramız değer kaybediyor. Yarın Mersin’de hava güzel, herkesi bekliyoruz. Örgütümüz, il başkanımız, Büyükşehir Belediye Başkanımız Vahap Seçer ve belediye başkanlığımız ev sahipliğinde yarın burada olacağız.”